12 Nisan 2012 Perşembe

ÇELEBİ ŞEMSEDDİN EMİR ABİD HAZRETLERİ VE ŞIMARMAMAK

Bu toprağa mensup olan bu kul (Eflaki) hikâye eder ki:
Biz (Çelebi Âbid ve dostları), Uc vilayetleri seyahatinde Lâdik şehrine yaklaşmıştık, arkadaşların arasında Said adında hizmet eden bir derviş vardı.

Bu derviş, arkadaşların sohbetinde uzun zaman bulunmuş ve çok hizmetler de etmişti.
O, birdenbire küstahlığından şeyhimiz hakkında bir takım şeyler söyledi ve bana dönerek:

“ Eflaki hazır ol, senin de helvanı yiyeceğim; bu günlerde öleceksin.
Ben ârif’e (Bilen, bilgili, anlayan kişi) bile çarpmış kimseyim.
Ârif’e mensup olanlar da ne oluyor?” dedi.

Ben, onun bu sözüne cevap vermeğe uğraşmadan atımı sürdüm.
O anda, Çelebi Âbid, bu dervişe:

“ Şimdi, ârif’e mensup olanlardan biri de benim. 
Sana diyorum:
“ Senin ömründen üç gün kalmıştır, fazla değil.
Senin helvanı Eflaki pişirecek” buyurdu.

O günü biz Lâdik şehrine ulaşır ulaşmaz bu derviş hastalandı ve üçüncü günü öldü.
Çelebi:
“ Bunun teçhiz ve tekfinini (Ölünün yıkanıp, kefenlenmesi işi) yapmalı, helvasını pişirmeli.
Uzun zaman bize hizmet etmiştir.

Fakat terbiyesizliğinden bizim yumuşaklığımıza güvenerek bir latife yapmak istediyse de, Tanrı’nın gayreti harekete geldi.
Bir kaza okunun darbesini yedi.       

İnşallah imanla gitmiştir “ dedi ve çok ağladı.
Sonra:
Hiç kimse velilere yaptığı hizmetinin çokluğuna ve onların sohbetindeki yakınlığına güvenip öğünmesin, edep ve terbiye yolundan çıkmasın, yoksa başını ve sırrını yele verir” buyurdu.

ŞİİR:
Ayağını kilimine göre uzatan,
Yükünü kelim’in (söz) tarafına götürür
(Küçükler büyüklerin yanında saygılı olursa güzel birikimlere sahip olurlar)

Hususiyle hakikatin özü, şeriatın canı olan bu tarikatta (Yolda) gafil yaşamanın, Tanrı’nın emirlerinden habersiz olmanın heva ve hevesi serbest bırakmanın büyük tehlikesi vardır.
Bundan Tanrı’ya sığınırız” buyurdu ve şu beyitleri okudular:

Ey (Hakikatten) nasibi olmayan gönül!
Sen Behram’dan ve sana lütuf ve ihsanda bulundukları vakit de padişahlardan kork.

(Behram Merih (Mars) yıldızıdır.
Güneşe en yakın gezegendir.
Bu yıldız kişiye tesir ettiği zaman, neşeli, atılgan, eğlenceye düşkünlük, kuvvet, hainlik, öfkelenme, utanmazlık, inat ve baş olmak isteği verir.
Şans gibi gözükse de kötü ve yerinmiş özelliklerdir.)

Padişahların lütuf ve ihsanı seni şımartırsa da,
Sen vakitsiz şımarıklıktan kork”

                                       ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
                                       ***
Neler öğrendik:
1.    Kendini başkasından üstün görüp büyüklenmenin yanlış sonuçlar erdiğini öğrendik.
2.    Hizmet ettiğimiz kişilere güvenerek benliğimizi azdırmamamız gerektiğini öğrendik.
3.    Başkası için büyük laflar ettiğimizde kaza okunun bize dönebileceğini öğrendik.
4.    Bilgili olmanın başkasından üstün olmak anlamına gelmediğini öğrendik.
5.    Her şartta edep ve terbiyeden çıkmamamız gerektiğini öğrendik.
6.    Talih bizi iyi bir yere, iyi kişilerin arasına soktu ise küstah (Sıra, saygı tanımayarak ortaya atılan) olmamamız gerektiğini öğrendik.

Bize gösterilen sevgi ve saygıdan veya verilen değerden yüz bulup yersiz aşırı davranışlarda bulunmanın yanlış sonuçlar verdiğini öğrendik, anladık.

Sevinç duymak iyi, şımarmak yanlış.
                                     *
RAVLİ

Popüler Yayınlar