11 Nisan 2012 Çarşamba

ÇELEBİ ŞEMSEDDİN EMİR ABİD HAZRETLERİ VE UĞURSUZLUK

Tâc-ı Kızıl’ın oğlu, emirlerin kendisiyle övündüğü Zahireddin, bir zaman Konya’nın hâkimi olmuştu.
Hükümeti idare etmek ve halka bakmakta eşi yoktu.

Bir gün bu toprağa mensup olan kul (Eflaki) Çelebi Âbidle birlikte, adı geçen bu adamı ziyarete gitmiştik.
Bu adam. Çelebi’ye baktı, Çelebinin bıyıklarının biraz uzun olduğunu gördü.

Buna kızarak:
“ Bu uzun bıyıklarını niçin kesmiyorsun?
Sen sipahi şeyhi misin? Dedi.

Çelebi Âbid de:
“ Benim bıyıklarım uzundur, fakat senin de hırs gözüne perde gelmiştir.
(Kişinin sahip olduğu değerlerini görmeyip kendi görüş ve düşüncesinde aşağılamak için kusur bulmak) (Hakikati görme kuvveti olduğu halde kendi egosunun üstün gelmesi)

Bu bıyığı kısaltmak çok kolaydır, ama senin gözündeki hastalığın dermanı yoktur.” Buyurdular.

Bunun üzerine Zahireddin son derece utandı ve hiçbir söylemedi.
O sırada da onun için şişte bir kuş kızartmışlardı.

Tam o esnada biri kapıdan içeri girdi ve Şeyh Hasan Timurtaş’dan acayip bir haber getirdi.
Bunun üzerine hemen Zahireddin’in rengi değişti, hiç yemek yemeden atına bindi, Çelebi’den özürler dileyip himmet (Gayret) talep ettikten sonra geçip gitti.

O günü Perşembe idi.
Pazartesi günü onun ağzından merhametsiz bir ok yarası aldığına ve cehaletten kurtulup kendi ayağına balta vurduğuna (Yani) bu dünyadan geçip gittiğine, ettiğinin cezasını kendi kendinden bulduğuna dair bir haber geldi.
(Yüce Tanrı’nın rahmetine ulaşsın)

ŞİİR:
“ Varlık iddiasında bulunan, varlığından geçmiş bir veliye çattı:
Kendi eliyle kendi gözüne diken soktu.

Ey kendinden geçmiş velilere Zülfikar (Kılıç) çeken kimse, dikkat et!
Sen onu kendi vücuduna vuruyorsun”

Mesnevi 4.Cilt s. 403/2137-2138)

“ Ey saf yürekli kişi sen kendi kendine saldıran aslan gibi,
Kendine saldırıyorsun”

(Mesnevi 1.Cilt. S. 81/1323)

İşte bundan anlaşılıyor ki Tanrı erlerinden yüz çevirmek onların sözlerine, dediklerine itiraz etmek uğursuz ve çok tehlikelidir.

ŞİİR:
Benden şu garazsız sözü işitiniz:
Tehlikeden kaçmak farzdır

                                       ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
                                       ***
Neler öğrendik:
1.    Ziyarete gelene eleştirici gözle bakarak eleştirmemek gerektiğini öğrendik.
2.    İlle de kendi görüşümüzün doğru olduğunda direnmemek gerektiğini öğrendik.
3.    Karşılaştığımız kişinin görünen değeri olduğu gibi görünmeyen değerlere sahip olduğumuzu öğrendik.
4.    Tanrı eri karşısında bir yanlışlık yaparsak, o erin kahır okunu hedef olmuş oluyoruz ki hemen özürler dileyerek gönlünü almalıyız, yok böyle yapmazsak mahvoluruz.
5.    Velileri eleştirmenin uğursuzluk verdiğini öğrendik.
6.    Değerli kişiyi görüp anlamamız ve buna göre saygı göstermemiz gerektiğini öğrendik.

İşte böyle yaren,

Velileri, ermişleri, erenleri, dervişleri küçük görmek, aşağı görmek, kendini onlardan üstün görmek uğursuzluğa neden olur.

Bu kişiler kendilerini Tanrı’da yok ettikleri için bu davranışın Tanrı’ya yapılmış olur ki kısa bir sürede cezalanırsın.

Çünkü tanrı intikam alıcı olduğundan sevdiği bu kulların aşağılanmasına hoş görmez ve karşılığını verir.

Bu kişilerden saygı ve sevgi ile bahsedersek bize iyilik, şans, talih, bereket getirdiklerini gördük inandık.

Bu kişiler ister yaşayan olsun, ister ahrete gitmiş olsun onlardan bahsederken çok dikkatli olmamız gerektiğini öğrendik, anladık.
                                            *
RAVLİ

Popüler Yayınlar