Gûş an kes nuşed
esrar-ı Celâl
Kö çu sûsen sad
zeban uftad lâl
(Hazreti Mevlana, Mesnevi
3.inci cilt 21inci beyit açıklaması)
“ İclali (Büyüklüğünü kabul edip, hürmet edilen) olan sırları,
süsen çiçeği gibi yüz dili olduğu halde susup söylemeyen kimsenin kulağı
işitir.”
Sultanın sırrını veziri
söylemez, belki can ve gönlünde saklar.
Şahın sırlarını onun hadem ve
haşemine (Hizmet edenler, emri altında bulunan halk)
söylese bu günahından ötürü şah ona öfkelenir.
Bundan ötürü arifler, Hakkın
sırlarını, ehil olmayanlardan gizlerler.
Bu cihan âşıklarının, Hak
âşıklarının sırlarını anlamaları layık değildir.
Bu cihan da, bu cihanın
âşıkları da bakiy (Ebedi) değillerdir.
Hak âleminin ehli (Usta) olanlar, fanilikten (Yok
olmaktan) kurtulmuşlardır.
***
Neler öğrendik:
1.
Sırları sırrın
değerini bilen, sırra saygı gösteren, yerinde, zamanında, uygun kişiye
bildirene verildiğini öğrendik.
2.
Sırra kendini
hazırlamayan kişinin sır söylense bile duymayacağını, anlamayacağını, faydaya
çeviremeyeceğini öğrendik.
3.
Sırları canımızda
ve gönlümüzde saklamamız gerektiğini öğrendik.
*
İşte böyle yaren,
Sır, sırra uygun yapıda
olmayana verilmez.
RAVLİ SIR yazarak Googleden
okumalısın.
*
RAVLİ