13 Kasım 2013 Çarşamba

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 180

Taat-i âmme günah-i hâsegân
Vuslat-ı âmme hicab-ı hâs dân
 (Hazreti Mevlana, Mesnevi 2.inci cilt 2816 inci beyit açıklaması)

“ Avamın (Hakikate tam erememiş, birliğin derin hakikatinden haberi olmayan) taati (Allah’ın emirlerini yerine getirmek), Tanrı’nın has kullarının günahıdır.
Avamın vuslatı (Ulaşma, kavuşma), Allah’ın has (Katışıksız, en iyi cinsten, saf) kullarının vuslatına nispetle perde olduğunu bil.”

Avamın taati taklit ve riyadır.
( Aşağı insanların ibadetleri taklit ve iki yüzlülüktür.).
Tanrı’nın has kulları nezdinde günahtır.

Avamın vuslatı gönülle, aşk ile değildir.
Allah’ın kapısının has kullarına perdedir.

Avamın ibadetleri, mabudun (Tapılan varlık) huzurunda kerim (Şerefli ve izzetli. Muhterem, cömert, müsamahakâr.) kimselerin ibadetleri gibi olur mu?

Avamın taati cehl (Cahillik, bilmezlik, ilimden mahrum olmak.)iledir, gafletledir (Dikkatsizlik, endişesizlik, vurdumduymazlık. En mühim vazifeyi düşünmeyip, Cenab-ı Hakk'a itaat gibi işleri bilmeyip, başka kıymetsiz şeylerle uğraşmak. Nefsine ve hevesâtına tâbi olarak Allah’ı ve emirlerini unutmak.).

Has kulların taati açıkça basiretledir (Hakikati kalbiyle hissedip anlama. Kalpte eşyanın hakikatlerini bilme ), görüşledir.

Candan ve gönülden olmayan tespih, zikir manasız lâfızdan (Söylenen sözden) ibarettir.
Duygusuz bir ibadetten ibarettir.

                                            ***
Neler öğrendik:
1.    Allah’ın birliğine inanmış, her şeyi bir araya getirip birleştirebilen katışıksız bir insanın erdeme ermiş olduğunu öğrendik.
2.    Kendini geliştirmemiş, yenilememiş, değiştirmemiş bir kişi ne kadar Allah’ın emirlerini yerine getirse de erdem sahibi olanın en alt seviyesinde kalacağını öğrendik.
3.    Duygu dolu olarak ibadet etmemiz gerektiğini öğrendik.
                                             *                                      
İşte böyle yaren,
Allah’ın emirlerini taklit ederek yapmak da güzeldir.
Daha güzeli bilerek ve bilinçli yapmaktır.

İbadette amacımızın Allah’a ulaşmak ve Allah ile buluşmak arzusunda olmalıdır.

Yani bizi beğenecek, kabul edecek, mükâfat veya ceza verecek, kendine yaklaştıracak olan Allah’tır.

İbadet ederken kendimizi halka beğendirmek amacı güdecek olursa bu ibadetin faydası ahrete gitmeyen bir sonuçla sonuçlanır, yani dünyada mükâfat veya cezası verilir.

Yaren mükâfat ümidinden geç, ceza korkusundan geç, buralarda kalmak bizim için ayıptır.

Amacımız Allah’a kavuşmak olmalıdır.
RAVLİ MEVLANA İBADET yazarak Googleden  büyüklerimiz nasıl ibadet yaptıklarını öğrenmemiz gerekmektedir.
                                                *
RAVLİ                     


Popüler Yayınlar