Ey hunuk cani ki
ayb-ı hiş did
Her ki aybî goft ân
berhod harid
(Hazreti Mevlana, Mesnevi 2.inci cilt 3034
inci beyit açıklaması)
“ Ne mutlu ki o kimseye ki
kendi ayıbını görür.
Kim ayıptan bahsederse onu
kendi üstüne alır.”
Her türlü bulanıklıktan
temizlen.
Dostun visaline (Sevdiğine kavuşmak için) hazırlan.
Onun visaline iştiyakın (Özlemin) yoksa hicran (Uzaklaşma.
Ayrılık. Ayrılıktan gelen keder, acı, sızı)
hapsinde kalmışsın demektir.
Ayrılığa nasıl sabrediyorsun?
Demek ki sende yâre kavuşma
arzusu yok.
Öyle güzel bir yüzün, öyle
bir güzelliğin temaşasından mahrum bir kuyu içindesin.
Sendeki bu hal nedir?
Bu fani evin verdiği nefsanî
zevkleri terk etmek sana güç geliyor da, Allah’ın cemalini görmekten yoksunluk güç
gelmiyor.
***
Neler öğrendik:
1.
Başkasının
ayıplarını görmenin, bu ayıplardan söz etmenin, bu ayıpları başka alanlara
taşımanın yanlış bilgi toplama olduğunu, rahatsız edici ve huyu bozucu
birikiminden uzak durmamız gerektiğini öğrendik.
2.
Kendi ayıbını
gören kişinin başkalarının ayıplarını görmeye ilgi duymayacağını öğrendik.
3.
Kendi duyuş,
davranış ve seçimleriyle iyi huylu olmayı hedeflemiş kişinin başkalarıyla
uğraşacak zamanı bulamayacağını öğrendik.
4.
Başkalarının
ayıplarını görmenin bizi rahatsız edeceğini, moral değerlerimizi bozacağını,
kötü örnekler olacağından katı davranışlara yönlendireceğini, inanılır ve
güvenilir kimse kalmadı diye güvensizliğe neden olacağını ve de bunların
tesiriyle aklımızın bulanacağını, bu bulanıklıktan kolayca
temizlenemeyeceğimizi öğrendik.
5.
Dikkatimizi ve
çalışmamızı Allah’a ulaşmak için uygun duruma gelmek amaçlı olursa;
uğraşılarımızla bulanıklıklardan kurtulabileceğimizi ve önemsiz olan çevre
ayıplarının ve kendi ayıplarımızın ikinci dereceye düşeceğinden bulanıklık
etkisinin gittikçe kaybolacağını öğrendik.
*
İşte böyle yaren,
Her şeyden önce huyumuzu
bozmamamız gerekmektedir.
Kendi kendimize huyumuzu bozmamamız
ve çevrenin bizim huyumuzu kolayca bozmaması için uyanık ve seçici olmamız
gerekliliğinin farkında olmamız gerekmektedir.
*
RAVLİ