Lâfz ki ayet bi
dil-ü can der zebân
Hemçü sebze i tun
büved ey dostân
(Hazreti Mevlana, Mesnevi 2.inci cilt 2840
inci beyit açıklaması)
“ Ey dostlar; gönülsüz (İsteksiz) ve cansız (Hareketsiz)
dile gelen lâfız (Ağızdan çıkan söz),
süprüntülükte biten ot gibidir.”
Nice kimseler vardır ki,
diliyle sevgi ve iştiyakından (Özleminden)
bahseder ama gönlünde buğz (Sevmeme. Birisi hakkında
gizli ve kalbi düşmanlık hissetme. Kin, husumet.) ve nifak (Ara açmak,
bozgunculuk yapmak) vardır.
Diliyle sana dostlukta misak (Anlaşma, sözleşme. Yeminleşme, verilen söz.) ve ahdi (Vaat etme) vardır, gönlüyle düşmanlığa çalışır.
İşte bundan ötürüdür ki bu
misak (Anlaşma, sözleşme. Yeminleşme, verilen söz.)
gevşektir.
Dilindedir, gönlünde doğru
değildir.
Misak (Anlaşma, sözleşme. Yeminleşme, verilen söz.),
doğrulukla olursa ahde vefa gösterilmekle ( Sevgi ve
dostlukta devam edende) bal ve süt gibidir.
Şu halde ahmak kimselerden
asla vefa (Dince ve akılca lâzım gelen şeyi yerine
getirip yapmasını) isteme.
İstersen, sefa ehlinden (Temiz, saf, gönlü şen
olandan )iste.
***
Neler öğrendik:
1.
İsteksiz,
hareketlerle desteklemeyen söylenen sözün değeri olmadığını öğrendik.
2.
Yüz yüze iken sevgi
ve övgü sözleri söyleyenin davranışlarına bakmamız gerektiğini, söz ve
davranışları birbirini doğrulamıyorsa böyle kimselerin bozguncu olduğunu ve
böyleleriyle iş ve dostluk yapılamayacağını öğrendik.
3.
Temiz, akıllı,
din ve aklın gereğini yapan kişilerle yakınlaşmamız gerektiğini öğrendik.
*
İşte böyle yaren,
İşbirliği, arkadaşlık,
dostluk yapacağımız kimselerin sadece sözlerine bakıp güven duymamızın yanlış
olacağını, yaşam tarzına bakarak sözüyle uygulamasının aynı olanı tercih
etmemiz gerekir.
İkiyüzlü davranarak aldatmayı
seçenlerin alışkanlık ve ustalık haline getirdikleri; duymak istediklerimizi
bize söyleyip inandırdıklarını sonra bizden alacaklarını alana kadar tatlı ve
inandırıcı sahte sözlerle dostluğa devam ettiklerini, alacaklarını aldıktan
sonra bizden uzaklaşacaklarını öğrendik, anladık.
*
RAVLİ