7 Mayıs 2015 Perşembe

DİVAN-I KEBİR 1 CİLT 2960 İNCİ BEYİT

2960. (Tebrizli Tanrı Şemsiye hitap)
Yel (Rüzgâr), yeryüzündeki örtüyü kapıp kaçtı mı nerde bir ölü varsa canlanır, harekete gelir.

Ey pılısını-pırtısını, pılımızdan, pırtımızdan (Benim malım, senin malın diye kendini bizden) ayıran, savaşı bırak da uzlaşma yoluna gel, nazdan (Şımarık davranmaktan), öfkeden (Saldırganlıktan) vazgeç artık.

Ey bize kutlu talih gibi doğan, muradımızı veren;
Bir neşe sabahı, o Keykubad (Roma kralının kullandığı) kadehini, o koca sağrağı (Büyük kupayı) bize sundun da içtik (Ruhumuza bolca Allah sevgisi verdin, sır verdin, Allah nuru saçtın, kendine âşık ettin);

Derken düşünce, ayrılık vadilerine düştü, sarhoş oldu, kendinden geçti, tortulu şarabın bile böylesine olur, cana canlar katarsa arı-duru şarabın nasıldır acaba?

Sen bizim güneşimizsin, doğup da dağ ardından çıktın mı şu donmuş, buz kesilmiş dünya nasıl da coşar, nasıl da köpürür.

Dün gece dudaklarını açtın da ballar, şekerler saçtın, bir güzel vaatte bulundun, biz de günleri saymaya koyulduk.

Aşkının verdiği sarhoşluk, şaraptan da üstün, afyondan da;
Yüzün, güneşten de parlak, aydan da.

Ey her avı avlayan aslan, ayıplarını arayıp da gönlü çer-çöp (Çalı-çırpı) gibi ateşlere yakmayı reva görmezsin elbette.

Şu dünyadayım amma tama (Yemeğe) düşüp de yarım yufka ekmeğini yassıltıp yuvarlak hale getirmeye, çekip uzatarak büyültmeye fetva (Dine imana uygunluk) vermedi gönlüm.

Ey dost, ne vaktedek neden yüzün sarı deyip duracaksın?
Mizacım safrâvi (Huyum saf, hırçın ve zayıf yaratılıştayım), coşup kaynıyorum da kendi coşkunluğumdan zerde (Safranla pişirilen bir çeşit pirinç tatlısı) gibi sararıyorum.
                             ***   
DİVAN-I KEBİR1 MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             ***
Neler öğrendik:
1.    Şems Hazretlerinin ölü gönlü canlandırdığını öğrendik.
2.    Mevlana Hazretlerine Şems Hazretlerinin Allah sırlarından söylediğini, bu sırların Mevlana Hazretlerini zevkle kendinden geçirdiğini, gönül kabının büyüklüğüne göre verilen sırları yeterli bulmadığını, sırların kaynağını özlediğini, bir araya gelmek istediğini öğrendik, anladık.
                                *
İşte böyle yaren;
Allah sırlarının kaynağı olan Şems Hazretlerini süt veren bir anne olarak Mevlana Hazretlerinin gördüğünü, süt çocuğunun annesini araması gibi Şems Hazretlerini aradığını öğrendik, anladık.
                                 *                

RAVLİ

Popüler Yayınlar