5 Şubat 2012 Pazar

ULU ARİF ÇELEBİ VE ŞARAP VE YAĞMUR

Çelebi Hazretleri “ Lazık” (Denizli) şehrine teşrif buyurmuştu.
Birkaç gün o diyarın kibarları ile zevk sürmüştü.

Bir kıtlık vaki olup asla yağmur yağmadı.
Bütün halk yağmur duası için dışarı çıktılaşsalar da mümkün olmadı.

Bitkiler, tamamıyla kurumaya yüz tutup güneşin hararetinden yanmıştılar.
Şehrin bütün ahalisi söz birliği ederek elbette bu şehirden gitmeliğiniz lazımdır.

Arkadaşlarınızın terbiyesizliğinden dolayı bütün sahralar yanıp kıtlık oldu, yüce Tanrı gazap ederek yağmur göndermiyor Çelebi Hazretlerine karşı ayaklandılar.

Çelebi pek ziyade hiddet ederek:
“ Ey münasebetsiz adamlar!
Bizimle e dostlarımızla ne işiniz vardır?
Maksadınız yağmur yağması ve yağmurun faydasını elde etmek ise siz işinize gidin, biz Hüdavendiğarımızdan (Mevlana Hazretleri) ki o yeşil denizin su başısıdır, susamış bu topraklar için yağmur isteriz “ buyurdu.

Derhal bütün dostlar ve emirler atlara binerek şehrin dışında bir pınar başına gittiler.

Tavas Kal’esi emiri biricik Emir Şecaeddin İlyas beyin bağına gittiler.
O halis müritlerden idi.

Arifane işrete meşgul olup ansızın kalkıp bir tepecik üstünde mübarek başını açtı, kıbleye karşı rükûa (Eller ile diz tutarak eğilmek) vardı.

Tam bir mahviyet ve büyük edeple münacata başladı.
Bir saat sonra:
“ Yarab-i-baran!
Ber seri taran baran”

“Yağmur Tanrısı, dostlar başı üzerine yağmur yağdır” diye bağırdı.

Hemen o saat göklerin dört yanından büyük bulutlar peyda oldu.
Şimşekler çakmaya başladı ki anlatılamaz.

Seller akmaya başladı, bağların karıkları su ile ağzına kadar doldu.
Bütün dostlar o yağmurun çokluğundan gül bahçesine yuvarlanıp aferinler okudular, bu kadar Tanrı’ya yakınlığa hayret ettiler.

ŞİİR:
“ Teninde nefsi ölen kimsenin fermanına, güneş de,
Bulutlar da boyun eğer.

Seller, ırmaklar onun muradı üzere akar,
Yıldızlara arzusuna göre hüküm eder.

Nereye dilese baş sağlığı haberi yollar,
Nereye istese kutluluk bağışlar.”

Mesnevi 1. Cilt 185/3004)
Mesnevi 3.Cilt 108.1886-1888)

Böylelikle gece vakti bütün dostlarla ata binerek o yağmur suyunu şehre getirdi.
Kadın, erkek şehrin halkı bütün sadakatle, karşılamaya dışarı çıkıp baş koydular, istiğfar edip özürler dilediler.

Kötü yaradılışlarından naşı cüret ve münafıklık eden birkaç kişi kısa vakitte perişan ve biçare oldular asıllarından, nesillerinden eser kalmadı.

Âşıklar, şevk ucundan o zevki istemek için bölük-bölük geldiler.
İyilik etmeyi can gerdanına üstüne bağlayıp baş koyarak mürit oldular.

                                        ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ Şark İslam Klasikleri 29
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
                                      ***
Neler öğrendik:
1.    Çelebi Hazretleri şarap içip eğlendiğini öğrendik.
2.    Alçak ve edepsizlerin halkı kuraklığın sebebini Çelebiden olduğunu sanmalarını ikna ettiğini öğrendik.
3.    Tanrı’ya dua ederek ve Mevlana Hazretlerinden isteyerek yağmur yağdırdığını öğrendik.
4.    Nefsini öldüren kişiye güneşin ve bulutun itaat ettiğini öğrendik.
5.    Nefsini öldürenin istediği yere matem, istediği yere şenlik verdiğini öğrendik.

 RAVLİ MEVLANA VE ŞARAP konularını yazdığımım google’dan okumalısın.
                                    
İşte böyle yaren,

Bir eksiklik, bir kusur, bir yetersizlik oldu mu alçak ruhlu insanlar Tanrı erlerine hücum etmek için bahane bularak saldırırlar.

Kişiler kendilerinde hata aramadıkları için, yakınlarından da menfaatleri kesilmesin diye din adamına hücum ederler.

Din adamının kusuru, yanlışı, hatası, günahı elbette ki olacaktır.
Bunun karşılığını Tanrı verir.
Affeder veya cezalandırır.

Din adamının yanlışlığına karşılık vermek kişilere düşmez.
Tanrı’ya bırakmak doğru olur.

Ama aşağılık kişiler bahane arayarak hücum ederler derslerini alarak mahvolurlar.

Tanrı erini sahipsiz sananlar perişan olurlar.
Din ile dünya işlerini birbirine karıştırmamak gerektiğini bir daha düşünmeliyiz ve önemini anlamalıyız.
                                                 *
RAVLİ

Popüler Yayınlar