6 Mart 2012 Salı

ULU ARİF ÇELEBİ VE VELİLER ALEYHİNDE KONUŞMAK

Bu hikâyeyi anlatan bunun yazarı Eflaki’dir.
Bir gün Tebriz’den çıkmış Sultaniye’ye gidiyorduk.

Tebriz’in fazıllarından (Erdemli) bir ulu, yani Kırşehirli Şihabeddin Makbulü (Tanrı rahmet etsin)  Gazan Hanın kubbesinde emniyeti sağlayan amir bizimle yoldaş olmuştu.

Hikâyeler anlatarak gidiyorduk.
Birdenbire, Çelebi Hazretleri, atların seyisine kızdı, sövüp saydıktan sonra geçip gitti.

Şihabeddin Muid’in gönlü incindi ve:
“ Böyle ulu bir kişiye, bu gibi hafiflikler yakışmaz, fakat Rum (Anadolu) sefihleri (Cahilce davranan) meşhurdur” dedi.

Ben biçare itiraz ederek:
“ Velilerin davranışını cehalet sanıp, veliler aleyhinde fena söz söylemek, ipsiz-sapsız (akla yakın olmamak veya birbirini tutmamak) konuşmak uygun değildir” diye susturdum.

Hemen o ulu kişinin atı serkeşlik ederek kendisini simsiyah bir bataklığın içine attı.
Baştan aşağı çamura battı ki az daha boğulacaktı.


Bir de gördüm ki Çelebi koşarak geldi ve ona:
“ Mevlana Şihabeddin!
Rum sefihlerine dalaşmak doğru değildir” dedi.

Şihabeddin feryat ederek kalkıp baş koydu, elbiselerini değiştirdiği gibi  ahlakını da değiştirmeğe çalışıp arkadaş ve mürit oldu.

Kuran-ı Kerim’in muhakkıklarca (Hakikati araştırıp meydana çıkaran soruşturucular) sermaye olan Şeyh Necmeddin-i Daye’nin tefsiri nüshasını, Çelebi hazretlerine bağışlayıp hadden aşarı hizmetlerde bulundu.

Çelebi de bu tefsiri vaizlerin sultanı Kastamonulu Mevlana Alâeddin’e (Tanrı rahmet etsin) verdi.
O zamana kadar o tefsirin nüshası Rum ülkesinde yoktu.

O sultanın bereketiyle duyuldu ve yayıldı.

                                       ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
                                       ***
Tahsin Yazıcı ve Feridun Nafiz Uzluk (Nur içinde yatsınlar) tercümeleriyle)

Neler öğrendik:
1.    Velilerin bizim algılayamadığımız davranışlara tepki verdiğini öğrendik.
2.    Bazı kişilerin sadece söz ile anlayıp kavrayamadığını, sözün bazı kişiler için anlamak için yeterli olmadığını, bir eylemle beraber daha iyi anlaşıldığını öğrendik.
3.    Velilerin normal dışı davranışlarıyla kalıcı bir güzelliği bize sunduğunu ve aklımızda kalacak duruma getirdiklerini öğrendik.

İşte böyle yaren,

Büyüklerin bir kötü gözüken davranışının nasıl iyiliğe ve yararlığa dönüştüğünü öğrendik, anladık.

Hiçbir olan olaya, olay sırasında yorum yapmanın yanlış sonuçlar verdiğini bilmemiz ve sonuç oluşana kadar sabırla ve dikkatlice gözlememiz ve sonrasında karar vermemiz gerekiyor.

“ Görelim Mevla neyler, neylerse güzel eyler” diyen büyüğümüzün sözünü aklımızda tutmalıyız.

Doğru görüş: bakarak gördüğün değil, oluşan sonuçlara göre olur.
Tanrı sanatının ne yaptığını doğru görmek için sonucu beklemek gerektiğini öğrendik, anladık.
                                          *
RAVLİ

Popüler Yayınlar