18 Mart 2012 Pazar

MEVLANA, ARİF ÇELEBİ, UMUR BEY

Emirlerin meliki, savaş erlerinin kahramanlık örneği, ikinci Hamza,         Rabbani Gazi Bahaeddin Umur Paşa (Tanrı ona yardım edenleri kutlu kılsın) kaç kereler, deniz ortasında çok korkunç tehlikeler ve huzursuzluk içinde kalmıştı.

Böyle tehlikeli ve sıkışık vaziyette iken Hazreti Mevlana’yı besbelli olarak görmüş, Mevlana Hazretlerinin suyun üstünden gelerek geminin baş tarafını mübarek eliyle tutup, o suya batıp yok olma korkularından kurtarmıştır.

Umur Bey, bir kaç defa kâfirlerle savaşırken Arif Çelebi’yi kâfirlerle savaşta harp ettiğini, düşmanları yere serdiğini, kırıp geçirdiğini defalarca görmüştür.

O biricik emir ‘Umur Paşa’ kendi itikadına dayanıp daima savaş ile uğraşırdı.
Nihayet, en son anında şehit olup saadet ehlinden sayıldı.

Derler ki, Umur Paşa, bir gece Çelebi Hazretlerini rüyada gördü.
Çelebi Hazretleri, ona şu beyti okuyup manasını buyururdu:

ŞİİR:
“ Her kim bizim koruma beratımızı kaftanının yakasında taşırsa,
Kuruda (Karada) denizde nereye giderse gitsin kahraman olur ve saygı görür.”

İşte bu rüyadan sonra Umur Bey karar verip Sakız adasını fethetti.
Orada o kadar sakız çıkardılar ki anlatılamaz.

Sakız adasını haraç kesip kendi mülkü yaptı.

                                       ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
                                       ***
Tahsin Yazıcı ve Feridun Nafiz Uzluk (Nur içinde yatsınlar) tercümeleriyle)
                                          *
Neler öğrendik:
1.    Mevlana Hazretlerinin kâfirlerle savaşanlara yardım ettiğini öğrendik.
2.    Arif Çelebi Hazretlerinin savaşanların arasına katılarak kâfirlerle savaştığını öğrendik.
3.    Mevlana Hazretlerinden ve hanedanından bir işaret alanın kahraman olacağını ve saygı göreceğini öğrendik.
4.    Mevlana ve hanedanının bu dünyanın uzak bir tarafında olması veya ahrette olmasının yardım etmeleri için engel teşkil etmediğini öğrendik.

İşte böyle yaren,

Tanrı erleri uzakta da olsalar, ahrette de olsalar Tanrı izni ile vücut bulup kendisine bağlı olanlara yardım ederler.

Anı:
Babam anlatırdı:
“ Afyon Karahisar Yunan ordusu tarafından işgal edildiği zaman işgalciler hep korku içinde kendileriyle savaşan sarıklı ve cübbeli askerleri çocuklara sorarak aramışlar. 

Savaşlarımızın çoğunda galip gelmemize yardım etmişlerdir.
Tanrı erlerinin Tanrı izni ile vücut bulup savaşlara katıldığını öğrendik.

Yapılan savaşlar incelendiği zaman, orantı yapıldığında, gerek asker sayısı gerekse de silah ve malzemede çok büyük farklılıklar olmasına rağmen zaferler elde edilmiştir.

İman gücünün ve erenlerin yardımı ile Tanrı takdiri olmuştur.
Bu görüşü zafere sahiplenme olarak algılanmaması gerekir.

Bir zaferin elde edilişinde katkı sunulan kalem olarak görülmeli ve sonuç almak için önemsenmelidir.

Yaşadığımız bu günler öncesinde Tanrı inancı olmayan komutanların olmasıyla din ve devlet düşmanı terör örgütü sindirilemedi.

Dinsiz imansız, kendi çıkarını her şeyin üstünde gören, düşmanla işbirliği yapmaktan çekinmeyen komutanlar etkisiz hale getirilerek başarılar sağlanmaya başladı.

Bu yazdıklarımı kendim yaşadım.
Başka bir görüşün taşıyıcılığını yapmadan yaşadığım ve inandığım için yazıyorum.

Cesur, yiğit, dinini ve devletini önemseyen, milletine hizmet etmeyi kendine amaç edinmiş subaylar bir şekilde ordudan uzaklaştırılarak yeteneksiz, becerisiz, kullanılmaya her an hazır, korkak kişiliksiz subaylar seçilerek terfi ettirildi ve ordunun üst seviyelerine geldiler.

Tanrı bu millete acıdı da yardım etti.
“ Türklerin övünülecek günleri yakındır” müjdesini verdi de yiğit kişiler akıllarıyla tekrar din ve devletin millete mutluluk vermesi için yetkili hale geldi. (Başbakan Ecevit’in hasta olup hastaneye yattığı gün müjde geldi)

Dünyanın çavuşluğu artık Türk milletine Tanrı tarafından verildi.
Gelecek günler bu sözü inşallah doğrulayacaktır.
                                             *
RAVLİ




Popüler Yayınlar