(Hazreti Mevlana aşkı ve Şems Hazretlerini anlatıyor)
420- Neden yazıklar olsun diyor?
Çünkü
Yakup’tur o (Babadır), Ay yüzlü güzelim
Yusuf’tan (Oğlundan) ayrılmıştır.
Naza
kalkışır da yıldızlar yağdıracağım diye göklere
yücelirse güneş ona, var ol, yaşa dese değer.
Beni
can yayım yerinden sürüp çıkarmış amma neden ettin bu işi demek haddim mi (Yetkim yok), gücüm-kuvvetim mi var?
Aşkın
elestüsüne belâ (İmtihanı var) diyene tanık,
evet demiştir, aşkta yüz binlerce belâ (Sıkıntı ve
imtihan) var.
Belâ
incidir (Şekli değiştirilmeyen hakikat mücevherini elde
etmek zorluklarla, sıkıntılarla, imtihanlarla doludur ama kazancı eşsizdir),
inci, seni daha da çevikleştirir, daha da tez canlı eder;
Hele
o denizin bulunmaz eşsiz incisi olursa.
Onun
güverciniyim (Hızlı ve uzun zaman yol alabilen, evcil,
haber götüren-getiren kuşuyum) ben;
Beni
sürse, kovsa bile evinin damının çevresinden başka nereye uçabilirim?
Onun
gölgesine sığındım da dünyaları ışıtan kesildim;
Devlet
kuşunun gölgesi kimin başına düşse o, padişah olur, saltanat bulur.
Davet
yeter, bırak daveti de duaya başla;
Mesih
bile dördüncü kat göğe dua kanadı ile ağdı.
Tertemiz
canına and olsun ey cömertlik (El açıklığı),
ihsan (İyilik etmek, iyi davranmak), vefa madeni
(Her türlü sevgiyi içinde bulunduran, sevgi dostluk
bağlılığı olan), sensiz sabredemiyorum (Yerimde
sessiz duramıyorum), a aziz (Sevgide üstün
tutulan) dost, gel.
Sabrın
da yeri mi?
Sabır
Kafdağı (Yücelerde de) da olsa ayrılık güneşiyle
kar gibi erir, yok olur.
***
DİVAN-I
KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1.
Sevgi ile
bağlanmanın babanın oğluna olan sevgisi gibi hiç azalmayan, kopmayan bir sevgi
olduğunu, ayrılıkta bu sevginin daha da güçleneceğini öğrendik.
2.
Mevlana
Hazretleri Şems Hazretlerinden aldığı haberleri bize ulaştırdığını öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Mevlana Hazretlerinin Şems Hazretlerinin ayrılığıyla
çok üzüldüğünü, onu çok özlediğini sessizce bekleyemediğini öğrendik, anladık.
Olacak veya gelecek olanı telaş göstermeden beklemenin
insana çok sıkıntı verdiğini, ancak bekleyen ve kavuşma isteğini kaybetmemiş
sevgi ve dostluğu devam ettirenin kişiyi çektiği sıkıntıları uygunluktan
olgunluğa taşıdığını öğrendik, anladık.
(Hamur ateş görmedikçe pişmez,
yenmek için sofraya konmaz)
*
RAVLİ