(Hazreti Mevlana Tanrı’nın huyunu anlatıyor)
240- Ne mahalle, ne mahalle;
Bir
toz dumandır kalkmış, fakat bambaşka bir toz, bir başka çeşit tozmada, gene kalkmış,
gene tozumuş, ne sevdadır (Güçlü sevgi) bu
Tanrım.
Ne
tuzak var, ne zincir, neden hepimiz de bağlıyız öyleyse?
Ne
bağdır, ne zincirdir ayaklarımızdaki Tanrım.
Şu
gönül tavalarındaki nakış, resim, ne nakış, ne biçim resim;
Görülmemiş
bir şey, görülmemiş;
Yücelerde
nakşedilmiş Tanrım.
Susun,
susun da yayılmasın sır;
Çünkü
sağı da ağyâr (Yabancı) tutmuş, solu da Tanrım.
Gelin,
gelin, gül bahçesi yeşerdi, güller açıldı.
Gelin,
gelin sevgili geldi çattı.
Gelin,
bir uğurdan bütün canları da Güneşe (Şems’i Tebrizi
Hazretlerine) teslim edin, cihanı da;
Kılıcını
bir hoş, bir güzel çekti o.
O
çirkine gülün ki nazlanmadadır;
O
dosta ağlayın ki sevgiliden ayrılmıştır.
Deli,
bir kere daha zincirden boşandı diye şehre bir sestir düştü, bütün şehir
birbirine girdi.
Ne
gündür, ne gündür, ne biçim kıyamet günüdür bu gün?
Yoksa
insanların günah-sevap defterleri mi göklerden uça-uça geldi?
Davulları
dövün, başka hiçbir şeycikler söylemeyin;
Gönlün,
canın da yeri mi, zaten can da kaçıp gitmiş.
***
DİVAN-I
KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1.
Şems’i Tebrizi
Hazretlerinin ve Mevlana Hazretlerinin bulunduğu yere gelmesiyle iki büyüğün
bir araya gelmesiyle oluşan sevincin artıp yoğunlaşacağını öğrendik.
2.
Sevincin kötü
gözlerden saklanması, teşhir edilmemesi gerektiğini öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Sırrın yabancılardan saklanması gerektiğini öğrendik,
anladık.
Yaren bu yazılarla sayısız sırrı her nerde olursanız
olun, ne zamanda olursanız olun yararlanmanız için size ulaştırıyorum.
Suç işlemiş günahkârı herkes kabul etmez fakat
Mevleviler işlediği günahın farına varıp samimiyetle tövbe edenleri Allah’ın
emri gereği kabul ederler ve görünen doğruyu değil hakikati
göstererek ve inceliklerini anlatarak paylaşırlar, güzel insan
olmalarına yardım ederler.
*
RAVLİ