29 Haziran 2017 Perşembe

DİVAN-I KEBİR 4. CİLT 670 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Allah dostuna âşık olanın sıkıntıdan korkmadığını, cesur olduğunu anlatıyor)
                              
670. Birisi tutar da ateş sönmeye yüz tuttu derse inanma;
Sen (Allah dostu olan) ne dumansın, ne ateş;
Her an tedbir (Önlem almış) ve tasarruf sahibi (İstediğin gibi kullanabileceğin yetkiye sahip) ölümsüz dirisin, söyle bu sözü.

A benim çırpınıp uçan gönlüm, niceye-dek şu yıkık bedende kalacaksın?

Doğan kuşuysan (Asil bir yapın varsa) uç o yana (Sevgiliye doğru git);
Yok, baykuşsan (Karanlıkta av yapan kuş musun) söyle bari.

Âşıklar nerde, uyku nerde?
İş böyle amma gene de dün gece rüyamda gördüm;
Kâbe’nin içinde, o mihrap (Yön) nerde diye aranıp duruyormuşum.

Amma şu bildiğimiz Kâbe’de değil, canların Kâbe’sinde;
Karanlık gecede oraya varsan mum nerde, Ay ışığının da sözü mü olur dersin.

O Kâbe, öylesine bir nurdan kurulmuştur ki parıltısından canın da nurlanır, bütün dünya da;
Fakat nerde canda o ışığa tahammül (Dayanma gücü)?

Tekkesi (Toplu olarak yaşanılan yer) tamamıyla nurdan, döşemesi akıl, bilgi;
Sufileri başsız-ayaksız (Allah’ın emirlerini yerine getirirken benlikleri olmayan);
Nerde ayak parıltısı (Parlaklık yok), nerde nalın tıkırtısı (Ses yok)?

A bahtı (Talihi) yaver (Hizmet eden) kişi, içinde gizli bir tacın-tahtın var;
Hem öyle bir taç, öyle bir taht ki nerden Keykubad’ın (İran padişahının), Sencer’in (İran padişahının) aklına gelecek, nerden Suhrâb’ın (İran padişahının) vehmine (İhtimalleri akla) düşecek.

A gönül kuşu, güzelliğinin bahçesinde uçadur, orası eminliktir, orda ne tuzak vardır, ne sapan taşı.

Şu iğreti bedeninin içinde, bağışlanmış (Karşılık beklemeden verilmiş) bir define var;
O verdikçe veren cömert kişinin şu bağışını canında ara.

Balçıktan (Vücudunun etkisinden) kurtuldun mu hemencecik gönül bağına girersin;
Bundan böyle de orada müzikten, rakstan (Danstan), halis, arı-duru şaraptan başka bir şey yoktur.
                             ***  
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Allah ve Allah dostlarına yakınlaşmak isteğinin kişide hiçbir zaman azalmayacağını, yok olmayacağını öğrendik.
2.    Vücuda bağlı yaşantıda kalanların gece karanlıkta avlananlar gibi olacağını, bu davranıştan daha iyisinin padişah elinde yaşayan ve emriyle ışıklı bir ortamda av yapan kişi olacağını öğrendik.
3.    Padişahların bile hayallerine gelmeyen bir tacımızın tahtımızın, hazinemizin, ordumuzun olduğunu, bunun farkına varmamız gerektiğini öğrendik.
4.    İçimize yönümüzü dönünce Kâbe’nin içimizde nurdan ışıklı olduğunu, bunun adının can olduğunu, canın bu nurlu ışığına herkesin kaldırma, katlanma gücü olmadığını öğrendik.
5.    İsteğimizi amaca döndürerek vücudumuzu düşünmekten kurtulup gönül bağına girmemiz, orada tehlikesiz, sakıncasız, emniyetli ve sevinç içine bir yaşama kavuşacağımızı öğrendik.
                            * 
İşte böyle yaren;
Vücudun istek baskısından kurtulursak gönül âlemine gireceğimizi, gönül âleminde müzik, dans ve Tanrı şarabı olduğunu, bunlarla yaşamaya devam edebileceğimizi öğrendik, anladık.
                               *
RAVLİ


Popüler Yayınlar