19 Haziran 2017 Pazartesi

DİVAN-I KEBİR 4. CİLT 480 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
                              
480. A kardeş, kendine bir bak, ne biçim bir kuşsun, bir anla şunu.
Padişahın elinde yetiştiysen kendini doğan say (Padişahın eliyle beslediği, leşe konmayan, taze av avlayıp yiyen avcı kuş).

Kim kendiliğinden bir ortak peydahlarsa (Sevdiğini paylaşmaya razı olursa) o adamı doğan (Avcı) sayma;
Dünyada onun da Tanrı gibi bir misli (Benzeri), bir ortağı yoktur, bunu böyle bil.

Katrelere (Damlalara), zerrelere (En küçük katı parçalara) bak, hepsi de sarhoş, kol açmışlar, oynuyorlar, bu oyun, öyle bir güneşin yüzünden ki gökteki güneş bile onun bir kadehi.

Padişahın kıblesini (Sıkıntılı bir durumda yardım isteyip olmasını bekleyeceğin yer) bulduysan devlet-ikbal kıblesi kesil (Baht açıklığına, yüksek makama, iyi duruma ulaşmış olarak başkalarına yardım edecek duruma gelirsin);
Kadehinden  (Tanrı şarabından) iki yudumcuk içtiysen bahtı-devleti sana eş-dost olmuş bil.
Dedim ki:
“ A iksir (Madeni altına çeviren), bakırı nasıl altın yapıyorsun?
Göster.”
Yüzünü gönül sarraflarına (İnsanların karakterini çabuk anlayacak duruma gelmiş kimseye) çevirdi de dedi ki:
“ Altın maskarasına (Eğlendirici, sevimli, güldürücüye) bakın”

Ona dedim ki:
“ İbrahim’in kuşunu nasıl dirilttin?”
Dedi ki:
“ Kolunu-kanadını kır yol da bak nasıl uçarsın”

Dedim ki:
“ Gönül kuşunun, ta başlangıçta kanatları vardı”
Kendine gel dedi, kafesi kırda başlangıcı olmayan başlangıca (Öncesizliğe) bak.

Solukdaşın (Daima beraber olduğun arkadaşın), sırdaşın (Güvenilir kişi) yok da ondan böyle soluğun çıkmıyor, daralmış kalmışsın;
Gözünü açta (Farklılıkları görüp anlayabilecek ve birbirinden ayırabilecek göze sahip ol da) her an bir solukdaş gör, her dem bir solukdaş (Her an beraber uyumlu olunacak arkadaş).

Canın, yanıp yakılarak, yalvarıp yakararak birkaç soluk aldı ya;
Bunları İsa’nın soluğu (Hastayı iyileştiren, ölüyü dirilten nefes) gibi Tanrı kapısında diri bil, Tanrı’yla uzlaşmış (Her konuda birbirine uyumu) gör.

Toprak gibi hor-hakıyr  (Aşağıda) ol, toprak gibi ayaklar altına döşenmeyi iş edin;
Toprak, horlandıktan sonra yeşilliklere kavuşur da yücelir.
                             ***  
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Yüksek olgun bir kişinin elinden beslenen, ona yakın olan, onun emirlerini yerine getiren olursak büyük bir istekle padişahın davranışlarını izleyen, saklananı bulup ortaya çıkartan, bilinmeyeni tanıtan kimse olacağımızı öğrendik.
2.    Kendimize yakın ve eşit kimselerle beraberliğimizden uzun süreli fayda sağlayamayacağımızı, kendimizden çok üstün kimse aramamız gerektiğini öğrendik.
3.    Şems Hazretlerinin doğadaki en büyük ve en küçük parçaların bile etkilendiği, sevinç içinde görevlerini yaptıklarını öğrendik.
4.    Doğru insanı, doğru önderi bulursak hamlıktan kurtulup olgunlaşacağımızı, bir zaman sonra örnek aldığımız kişinin ruhsal yapısına uyum sağlayacağımızı, onun gibi davranmaya başlayacağımızı öğrendik.
5.    Daha değerli hale gelmemiz için alışık olduğumuz araçları yok edip Allah dostunun rahatça yönlendirdiği kişi olmamız gerektiğini öğrendik.
6.    Görünen ayak ve ellerimizden daha etken ve hızlı gönlümüzün olduğunu, gönlümüzle öncenin de öncesine ta varoluşumuza kadar geri dönüp sonra bu güne gelmemiz, aşamaları görmemiz gerektiğini öğrendik.
                               * 
İşte böyle yaren;
Mevlana hazretlerinin bizlerin beğenilen ve istenilen kişi olgunluğuna ulaşmamız için kendimizi başkalarından aşağıda görmemiz, bu durumu sindirmemiz ve bu durumdan güzel ürünler verebilecek konuma gelmeyi amaçlamamız gerektiğini öğrendik, anladık.
                               *
RAVLİ


Popüler Yayınlar