(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini
anlatıyor)
3370.
Benim şarabım (Sarhoş eden) aşk ateşidir, hem de
Tanrı elinden sunulmadadır;
Canını
böyle bir ateşe odun etmiyorsun ha, yaşayış haram olsun sana.
Söz,
dalgalanıp duruyor amma onu dudakla değil de canla, gönülle anlatmak daha iyi.
Şarapla
sarhoşsan neden coşup köpürmezsin?
Şarabın
yoksa ne diye haber vermezsin?
Can
Mesih’inden üç-dört kadeh içtiysen niçin dördüncü kat göğü aşmazsın?
Sarhoş
olduğun kişiden ne diye ayrılırsın?
Başına
sersemlik veren adamdan niçin kaçınıp çekinmezsin?
Güneş
gibi niçin külahına yana eğmezsin?
Ay
gibi kendi ışığından ne diye kemer kuşanmazsın?
Evveline
evvel olmayan güzellik güneşi, kılıç vurdu mu lâ’l madeni gibi neden canını,
gönlünü o kılıca siper etmezsin?
Şeker
kamışı gibi sen de o nefesi güzel lâ’l dudakların lezzetini tattıysan ne diye
ona dönmezsin, ne diye dünyayı şekerlerle doldurmazsın?
Bulut
gibi sen de o denizden gebe kaldıysan ne diye ona benzemezsin, ne diye
yeryüzünü incilere gark etmezsin?
Bir
gül bahçesine benzeyen yüzünden gül yüzlüler coşup duruyorlar, namussuzun biri
değilsen niçin bakıp görmezsin?
***
DİVAN-I
KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1.
Tanrı şarabının
bir damlasının bile aşk ateşi meydana getirdiğini öğrendik.
2.
Aşk ateşi olana
Tanrı şarabı ikram edildiğini öğrendik.
3.
Canın gıdasının
Tanrı şarabı olduğunu bu şarabı istememiz, aramamız gerektiğini öğrendik.
4.
Aşk anlatılmak
için değil yaşanmak için istendiğini öğrendik.
5.
Tanrı şarabından
içenin göklere aşması, bu şarabı ikram edenle iyice sevgi ve dostluk
bağlılığını kurması, ona hizmet etmemiz gerektiğini, onun uğrunda tehlikelere
karşı kendimizi kalkan etmemiz gerektiğini öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Din
ölçülerine göre doğruluk, dürüstlük olamayan kişi nur yüzlü kişilerin
yüzlerindeki nurları göremeyeceğini, o güzel insanları da kendisi gibi namussuz
gibi göreceklerini ve buna göre davranacaklarını öğrendik, anladık.
*
RAVLİ