(Mevlana Hazretleri Tebrizli Tanrı Şems
Hazretlerini anlatıyor)
3220.
Sır perdelerine sahip olanlara bir haber ilet;
Bir
Ay (Şems Hazretleri) yüzünden gökyüzünün
perdeleri yırtıldı gitti.
Bir
gece, bütün yıldızlar uyumamıştı, o güneşin yüzünü görmek için oturmuştular.
Gayret
çavuşu (Kutsal sayılanları yabancıların saldırmasını
önlemeye çalışan) geriye döndü, geldi, her birine ateşlerle dopdolu
feryatlar ederek sakının dedi, sakının (Kötülüklerine
karşı önlemler alın);
Geceleyin
akrep, eğri-büğrü, onun sarayının kapısını örten, tehlikelerle dopdolu olan
perdenin kıyısında- bucağında gezerken.
Ululuk
kapıcısı kahır (Yok etme, ezme, perişan etme, mahvetme)
gazını döktü de bir kıvılcımla yakıverdi onu.
Yazıklar
olsun, bahtımın gözleri aydın olmak için ne olurdu, kapısının toprağından bir
eser bulsaydı da sürme gibi gözlerine çekseydi;
Çekseydi
de o kuvvetle, güneşin, Ay’ın bile göremediği o gözle bir baksaydı.
Nesritâir
(Yüksekte uçan geniş kanatlı), onun kolu-kanadı bağlıdır dedi
de bu güvençle heveslendi, o yana uçtu.
Derken
bir sinek onun uçsuz bucaksız şeker kamışlığından uçtu Nesrifâir’in (Sinek kanatlının) peşine düştü de yetişti, başını
yarıverdi.
***
DİVAN-I
KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1.
Şems
Hazretlerinin saklı sırları uygun ve olgun olanlara açıkladığını öğrendik.
2.
Sırları korumakla
görevli kişinin sırları kapatmaya uğraşırken sırları gizleyen perdeleri Şems
Hazretlerinin yaktığını, dostlara sırlara ulaşmaları için yardım ettiğini
öğrendik.
3.
Şems
Hazretlerinin sırlarını görmek için kalp gözü olması gerektiğini öğrendik.
1.
Alçaklarda
hareket edene sineğin bile etkili olduğunu, zarar verebileceğini öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Şems
Hazretlerinin söylediği, Mevlana Hazretlerinin de ne manaya geldiğini
detaylarıyla anlattığı sırları, bu öğretilenleri yanlış amaçla kullanmaya
kalkışanların takip edileceklerini, en kaybolunabilecek, saklanabilinecek yere
gitseler bile bulunup başlarının belaya sokulacağını öğrendik, anladık
*
RAVLİ