28 Aralık 2016 Çarşamba

DİVAN-I KEBİR 3 CİLT 1630 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Tebrizli Tanrı Şems’ine aşık olmayı anlatıyor)

1630. Ne tuhaf ki ağaçlar gebe kaldı, fakat tıpkı Meryem gibi hani, ne sevgilileri var, ne kocaları.

Binlerce defa yeşilliği yaktı-yıktı (Yok etti) sonra gene bezedi (Süsledi);
Bizimle ne aşkı var, ne arayıp-tarar ki?

Bizim varlığımız da onunla diri, yeşilliğinin varlığı da;
Onun ne de latif (Yumuşak, hoş, ince bir güzelliği olan), ne de zarif (Görünüş ve biçim yönünden çekiciliği olan) bir vücudu var.

Neden diken silahtar olmuş, neden bulut suratını ekşitmiş?
Kızıl gülün yüzlerce düşmanı var da o yüzden.

Ayna önünde (Kendini görüyorsun), terazi elinde (İstediği kadar veriyorsun);
İster sus, ister söyle;
Ancak sevgili, dedi-koducu (İnsanları çekiştiren, kınayan) bir huyu var, çok söylüyor diye benden (Mevlana Hazretlerinden) kaçmada.

Bahçede kızıl gülün bir hay-huyu var;
Ağzımı koklayın diyor, ne kokuyor?

Bana bir kadeh sundu da şarap içer misin dedi gül;
İçerim elbette, ne diye içmeyecekmişim?
Benim de ağzım var, boğazım var.

Zaten ”Rableri suvarır (Tertemiz bir içki içirir)” (İnsan suresi 21) lezzetindeki gayb şarabını içmek için boğaza ne hacet?
Ağızsız-boğazsız içegör (İçmeye devam et) o şarabı.

Ululuğunun güneşine (Büyüklüğünden meydana gelen ışık ve sıcaklığına) and olsun ki zerre-zerre her şey, aşk yüzünden kafdağının altında bir sağrak (Büyük bir kadeh), bir kabak (Kabaktan yapılmış, şarap servis etmeye yarayan kepçe) saklamada.

Güle sordum, kime gülüyorsun dedim;
Cevap verdi, dedi ki:
“İki kocalı (Madde ve mana) çirkine”
                         ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                         ***
Neler öğrendik;
1.    Her an bir güzelliğin yok olduğunu, başka bir güzelliğin meydana geldiğini, bu gidiş ve gelişlerin sebebe bağlı olmadan olabileceğini öğrendik.
2.    Güzellerin ve güzelliğin düşmanının her zaman olabileceğini öğrendik.
3.    Tebrizli Tanrı Şems’inin kıyamete kadar yetkili ve etkili olduğunu öğrendik.
4.    Özünde kişinin ne varsa kokusunun da, sözünün de, görünüşünün de özünde olanı göstereceğini öğrendik.
                              *                                 
İşte böyle yaren;
Hem madde ile hem mana ile göze ve kulağa hoş gelmeyen beraberlik içinde olan kişinin gülünecek duruma düşeceğini öğrendik, anladık.
                               *                                                          

RAVLİ

DİVAN-I KEBİR 3 CİLT 1620 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Tebrizli Tanrı Şems’ine aşık olmayı anlatıyor)
1620. Bir doğan kuşusun ki gözünü o kapatmıştır senin, gene onun eli açar ancak, fakat seni, keklik gibi her yana da koşturur durur.

Yardım eşiğinden bir döşeğe sahip olanın uykusuna kul-köle (Sevgi ve dostlukla bağlanıp hizmet edeyim);
Çünkü o, hiç de uykuya dalmaz, uyuyup kalmaz.

Bir ceylanda aslan yüreği oldu mu binlerce ceylanı aslandan kurtarır.
Avcının içi, bir kuş sevdi de benimsedi mi binlerce tuzağa düşmüş kuş, tuzağından kurtulur, uçar gider.

Tebriz’de olan, Şemseddin’e tutulan gönül, gökyüzünün padişahı Ay kesilir de gökte at sürer.

Bahçede kızıl gülün bir hay-huyu var;
Ağzımı koklayın diyor, ne kokuyor?

Bahçedekilerin hepsi de sarhoş, fakat gül kadar değil;
Çünkü her biri kadehle içmiş, onunsa testisi var.

Mademki yıl, zevk yılı, neşe yılı;
Gün, çalgı-çağanak günü, ne mutlu bana da, benim gibi zevki-işreti huy edineni de.

Ay yüzlü ebedi bir sakisi olan (İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan) ne diye bizim gibi gelip de gül meclisinde (Mevlevi tekkesine gelip de) oturmaz, orayı yurt edinmez?

Bahçedekilerin hepsi de Tanrı şarabını içiyor, fakat aralarında boğazı olan hiç kimsecikler yok.
                         ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                         ***
Neler öğrendik;
1.    Taze av yapacak özelliklere sahip olduğumuzu öğrendik.
2.    Uykuda olmadığımızı, gözümüzün kapatıldığını, başımızdaki örtü çıkarılınca taze av yapacağımızı öğrendik.
3.    Cesur yürekli birinin binlerce masumu koruyabileceğini öğrendik.
4.    Şems Hazretlerine aşkla tutulan gönlün yücelere çıkıp oraların yöneticisi olabileceğini örendik.
5.    Gül ağzının gül koktuğu gibi bizim ağzımızdan çıkan sözlerden ne olduğumuzun anlaşılacağını öğrendik.
6.    Mevlevi topluluğunun da Tanrı şarabı içmiş kimselerin topluluğu olduğunu öğrendik.
                              *                                 
İşte böyle yaren;
Şems Hazretlerini Mevlana Hazretleri Mevlevi topluluğuna davet ettiğini ve burada oturmasını istediğini, fakat Şems Hazretlerinin ziyaret ederek bu hasreti dindirmeye çalıştığını öğrendik, anladık.
                               *                                                          
RAVLİ


Popüler Yayınlar