3990.(
Mevlana Hazretleri Allah dostu Şems Hazretlerini
özleyişini anlatıyor)
A
yüzünü sevgilinin güzelim yüzünde gören (Allah’ın
güzelliğini Allah dostunun güzel yüzünde gören kişi), pek büyük, apaydın
bir ayna elde etmişsin sen.
A
gönül, her an yaprak gibi ne diye titrer, çırpınırsın?
Muzaffer
bir Kubâd’ın eteğini elde etmişsin.
A
göz, her an ne diye ağlarsın?
Mesih
(İsa) peygamberin sürmesine (Doğruyu olduğu gibi görmeye yardım eden sürmesine)
ulaşmalısın.
On
sekiz bin âlem senin olsa sevgilinin yüzü yoksa pek aşağılık, pek hor-hakıyr (Hakir) bir şey elde etmişsin ancak.
Gökyüzünün
kır atını bile geçecek kudretin var, ne diye tembelleşmişsin, ne diye eşek
huyuna sahip olmuşsun.
Sus,
bir başka dille söyle, bir yeni tarzda söze giriş;
Şu
eski vadide ne diye sözlerini tekrar eder durursun?
Gökyüzüne
bir uğultudur düştü;
A
Ay, ne diye oturmuşsun diyorlar;
Diyorlar
ki:
Otağı,
otağ yerini nurlandır, ne diye oturup kalmışsın?
A
her şeyden haberi olan, a her şeyi bilen güzel, şu donmuş-buz kesilmiş olanlar,
belki de seni, senin ateşini bilmezler, fakat sen ne diye oturmuşsun?
Yolda
ateş yiyenler var, yol başında bekleyip duruyorlar seni;
Sen
aptal akıllılarla (Ön yargılarla, tutkularına
bağlanmışlarla, sanılarla değerlendirme yapanlarla) ne diye oturup
kalmışsın?
Gönül,
ormandaki aslan, fakat başı sensin o aslanın;
Gönül
Tanrı ordusu, ordunun başbuğu, padişahı sensin, ne diye oturmuşsun yani?
***
DİVAN-I
KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
**
Neler
öğrendik;
1.
Hak dostlarının yüzünü
ayna gibi görenlerin merak ettikleri sevgilisini de o yüzde görebileceğini,
bunun güzel bir davranış olduğunu öğrendik.
2.
Sevdiğimizin
hoşgörüsüne güvenerek ve sığınarak bakanların görünebilecek yönlerimizi açıkça
bize göstermesinin, söylemesinin bize aydınlık verdini öğrendik.
3.
Güzel ve çirkin
görünümümüzü bize göstermesinin bize aydınlık, doğru tercih imkânı verdiğini, doğruyu
olduğu gibi görme, doğru yolda ilerleme olanağını verdiğini öğrendik.
4.
Peşinen Allah’ın
güzellikleri Âdemoğluna verdiğini, ancak bu özelliklerimizi Hak dostlarının
yüzlerinde, onların sözlerinde bulabileceğimizi ve de gereğini yapabileceğimizi
öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Aptal akıllılarla oturup vakit geçirmenin, bekleyiş
içinde olmanın doğru olmadığını, Gönül ormanına yani gönül-ü bilenlerin,
yücelerde halka yapıp toplantı yapan Hak dostlarının yanına hareketlenmemiz,
kişileri ve yolları bilmemiz gerektiğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ