MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D418

Ben, beni canı yerine koyan kişiye kulum (Aşırı derecede bağlanırım, yardım ederim);

Bağ gibi, bostan gibi beni yem-yeşil, ter-ü (Çok) taze bir hale getirene köleyim (Kendisini yetiştirene aşırı derecede bağlı olarak hizmet edenim).

Bir solukta tutar, beni dünyaya gösterir, meşhur eder;

Bir soluktaysa kendi gibi izinin tozu belirmez bir hale kor.

                            ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                                    ***

Neler öğrendik;

1. Allah dostu, sevgili Şems Hazretleri Mevlana Hazretlerini kendi canının yanına Mevlana Hazretlerinin canını koyduğu için Mevlana Hazretleri kendisine aşırı derecede sevip bağlandığını öğrendik.

2. Şems Hazretleri istediği zaman kişiyi meşhur edeceğini, isterse saklayıp gizlediğini öğrendik.

                                 *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D417

Aşık (Aşırı sevgi ve bağlılık duyan), sarhoş (Müzik aleti çalmaktan fazla mutluluk duyan) bir çalgıcı isterim;

Senin meyhane (Tekke) mahallende ayak diresin (Davranışını sonuna kadar sürdürsün, kendi tutumundan şaşmasın).

Şah (Başkan) ister olsun, ister olmasın;

Yarabbi (Ey Allahım) sen, o adamı ver bana ki bu eldendir, bu çeşittir.

                            ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                       ***

Neler öğrendik;

1. Mevlana Hazretleri aşık veya müzik aleti çalmaktan çok zevk duyan kişi istediğini, aşk tekkesinde kalmaya ısrarla isteyen olanı istediğini öğrendik.

2. Mevlana Hazretleri ister başkan ister başka bir işte olsun kararla bu yolda yürüyecek kişileri kendine yetiştirmek, uygunluktan olgunluğa, olgun olanı hayvani bir hayata mahkum olmuş aklını kurtararak dirilten, bolluğa ulaştıran bakışa sahip olmalarını sağlamak, aşkı öğretmek için istediğini öğrendik.

                           *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D416

Miske benzeyen iplerin (Güzel kokulu saçların) Ay'a perde (Görüşe engel) oldu mu, nice perde altında oturanlar, yollarını azıtır (Azgın duruma gelir, ölçüyü kaçırır)-gider.

Çene topağındaki kuyuyu Yusuf görse, vallahi o iple bu kuyuya iner-gider.

                          ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                     ***

Neler öğrendik;

1. Allah dostu sevgili Tebrizli Şems Hazretlerinin güzel kokulu saçlarının etkisiyle doğru işler gibi gösterip yanlış işler yapanların yanlışlığını ortaya çıkarıp bu kişilerin yeni yöntem ve yol arayışına sevk ettiğini öğrendik.

2. Allah dostu sevgili Şems Hazretlerinin yolu kuyu dibinde olsa bile güzel Yusuf peygamberin bile Şems Hazretlerine aşık olup saçıyla bu kuyuya ineceğini Mevlana Hazretlerinden öğrendik.

3. Şems Hazretlerinin aşk yolunun kolayca anlaşılamayacağından çok aklın korkacağını, fakat görüş sahibi olup güzellik arayanların Şems Hazretlerine sevgiyle bağlanıp önerdiği yoldan gideceklerini öğrendik.

                       *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D415

Melhemimizi (Yaramızın üstüne koyduğumuz iyileştirici ilacı) aşkta (Aşırı sevgi ve bağlılık duygusunu) bulmuşuz biz;

Her solukta kanımızı aşka saçmışız biz.

Her solukta (Nefes alışta) aşktır (Aşırı sevgi ve bağlılık duygusu) eşimiz-dostumuz;

Her solukta aşktır (Aşırı sevgi ve bağlılık duygusunu) soluk alan bizden;

Her soluğumuzda aşk, kendi soluğunu bulur.

                           ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                         ***

Neler öğrendik;

1. Dert, üzüntü, acı ve başka ruhsal hastalıkların ilacının Allah dostuna aşırı sevgi ve bağlılıkla iyileşme olacağını, hazretin sözlerini dikkate almamız gerektiğini öğrendik.

2. Her nefes alıp verdikçe aşkın gücünü içine çekip dışarı verenlerin aşkı ile dost olarak yaşadıklarını, başka eş-dost aramaya ihtiyaç duymadıklarını öğrendik.

3. Mevlana Hazretlerinin nefesiyle çıkan her sözü içselleştirenin aşkı kendi soluğunda bulacağını öğrendik.

4. Allah dostlarının kendilerine yaklaşıp saygı duyarak sevgiyle bağlananların faydasını anlayacağı ve anlamayacağı çok iyiliklerle karşılaşacağını, kişi ne kadar yaklaşırsa o kadar sağlıklı yaşam özelliklerini tanıyıp kazanım sağlayacağını öğrendik.

                                 *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D414

Zati (Kişiye özel) bağlanmıştık, bir başka bağ (İlgi, ilişki) çıka-geldi;

Zati (Doğrusunu istersen) aşıktan (Aşırı sevgi ve bağlılık duyan), bir başka dert (Üzüntü) de geldi.

Saçlarının (Allah dostu, sevgili Şems Hazretlerinin) halkasına tutulmuştuk;

Boynumuza bir başka kement daha geldi takıldı.

                           ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                      ***

Neler öğrendik;

1. Mevlana Hazretleri özel bir ilgi ile Allah ve dini gerçeklerle aşkla uğraşırken başka bir uğraşının geldiğini öğrendik.

2. Mevlana Hazretlerinin Allah dostu, sevgili Şems Hazretlerini aşırı severek ve bağlanarak başka bir sıkıntılar içine girdiğini öğrendik.

3. Şems Hazretlerinin Mevlana Hazretlerinin yanından habersiz ayrılınca Mevlana Hazretlerinin bu ayrılık uzayınca özlem sıkıntısı içine girdiğini, aşkın tüm boyutlarıyla etkisini yaşayarak sevenlerine aşkı öğrettiğini öğrendik.

                 *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D413

Nasılsın, hoş musun der (Allah dostu, sevgili Şems Hazretleri), gülmeye koyulur.

Dirilen ölü nasıl olur?

Onun yolu, dağınıklık yolu değil amma bugün darmadağın (Çok dağınık ve karışık) sözler söyleyeceğim ben.

                                ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                            ***

Neler öğrendik;

1. “Ölmeden önce ölünüz” hadisinin hakikate ulaşanların ölüp aşkla dirildiklerini, bir müddet sevdadan ötürü kendilerini kaybedeceklerini, sonra öz varlığını bulup kendilerine geleceklerini öğrendik.

2. Aşk yolunun dağınıklık yolu olmadığını, yolcunun yol zahmetinden bir zaman aklının gördüklerinin gerçekle ilgisini kurmakta zorlanacağını, yaşadıklarını doğru kabul edip değerlendiremeyeceğinden aklında dağınıklık göreceğini, bir zaman sonra gördüklerinin ve yaşadıklarının gerçek olduğunu kabul edip sakinleşeceğini, aklının toparlanacağını öğrendik.

                                 *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D412

Nerede çayıra-çimene, bağa-bahçeye layık (Nitelikleri, özü, hareketleri, davranışlarıyla bir şeyi elde etmeye hak kazanmış olan) ayak;

Nerede selviyi (Düzgün ve uzun vücudu), yasemini seyretmeye layık (Nitelikleri, özü, hareketleri, davranışlarıyla bir şeyi elde etmeye hak kazanmış olan) göz?

Ayak da, göz de birer ciğeri yanmış aşık (Aşırı sevgi ve bağlılık duyan, vurgun, tutkun kişi);

Fakat sen bana, yanmaya (Isı, ışık veren konuma geçmeye) layık (Nitelikleri, özü, hareketleri, davranışlarıyla bir şeyi elde etmeye hak kazanmış olan) birini göster.

                              ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                         ***

Neler öğrendik;

1. Mevlana Hazretleri mum gibi yanıp, kendini ısı ve ışığa dönüştürecek, çevresine ısı ve ışık verecek kişileri aradığını, öğrendik.

                       *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D411

Derler ki;

Güzelim cennet olacak;

Orada arı-duru (Saf,  Tanrı şarabı, tertemiz) şarab içilecek, kara gözlü huriler bulunacak.

Mademki işin sonu böyle olacak;

Biz, şimdiden şarap kadehini elimize almışız;

Sevgiliye el atmışız.

                         ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                      ***

Neler öğrendik;

1. Cennette vaat edilen saf, tertemiz Tanrı şarabı ve kara gözlü hurileri beklemeyen Mevlana Hazretleri dünyada iken Tanrı şarabını içmeye, sevgili ile bir arada olmaya kavuştuğunu öğrendik.

                          *

(Cinselliğin dünyada olan üreme aracı olduğunu, ahrette cinsellik olmayacağını fakat güzelleri ve güzelliklerin vereceği hoşa giden duygulanmanın, hoşlanmanın, zevkin ahrette de olacağını anladık, doğrusunu Allah bilir)

                         *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D410

Söyle dedin;

Fakat dil (İnsanların düşündüklerini ve duyduklarını bildirmek için kelimelerle veya işaretlerle yaptıkları anlaşma, lisan), nereden mahrem (Gizli olan, herkese söylenmeyen, herkesçe bilinmemesi icap eden, sır olan) olacak?

Dil değil, dünyada ne varsa hiçbiri mahrem (Gizli) olamaz.

Adem'in toprağına karılan o soluğu söylemeye, vallahi (Allah hakkı için) imkan yoktur.

                                   ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                               ***

Neler öğrendik;

1. Duygu ve düşünceleri bildirmeye yarayan anlatım aracı dilin her şeyi bilecek kadar kişiye yakın olmadığını öğrendik.

2. Dil dediğimiz gönlümüzün, yüreğimizin sırları bilecek kadar yakın olmadığını öğrendik.

3. İnsan oğlunun soluğuyla söylediklerinin büyüklüğünün, sırlara yakınlığının ne kadar olduğunu bilmeye, söylemeye imkan olmadığını öğrendik.

4. Kalbimizde oluşan duyguları kelimelerle söyleyen dilimizin aklımızın iletişim için düzenlemesinin içinde sınırlı olduğunu, bu bakımdan gönlümüzün sırı olmadığını öğrendik.

                              *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D409

Dedim ki;

Gönlüm (Kalpte oluşan duygularımın kaynağı), küçüklüğünden görünmüyor;

Pek büyük gamları (Üzüntüleri), nasıl oluyor da sığıyor oraya?

Dedi ki;

Gönlü gözle kıyaslamak (Karşılaştırmak, oranlamak, örneksemek, mukayese etmek), göze bakmak gerek;

Göz de küçük, fakat büyük şeyleri gömüyor mu, büyük şeyler, sığmıyor mu göze?

                              ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                          ***

Neler öğrendik;

1. Mevlana Hazretleri duyguların kaynağını, görünmemesine rağmen çok büyük olduğunu ve büyük işler yaptığının merak ettiğini öğrendik.

2. Görünmeyeni görünen bir şeyle kıyaslayarak aklın anlaması sağlandığından Mevlana Hazretleri gözün yapısı ve işlevi ile açıklama yaptığını öğrendik.

                     *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D408

Dedim ki;

Gönlüm (Kalpte oluşan duyguların kaynağı), onun (Şems Hazretlerinin) gamına (Güvensizlik içinde bulunduğunu sanarak tedirgin olma duygusuna, kötü bir şey olacakmış düşüncesiyle ortaya çıkan ve sebebi bilinmeyen gerginlik duygusuna, olması istenilmeyen olaylardan doğan ruh gerginliğine) alıştı;

Gamını (Onun üzüntüsünü) elde edebilirsem ne mutlu.

Kendine gel a aşık (Aşırı sevgi ve bağlılık gösteren) gönül (Kalpte oluşan duyguların kaynağı), onun gamını kucakla, bas bağrına (Samimiyetle kendine yaklaştır);

Gözünü yumup açarsın da bir de görürsün ki onun gamı (Şems Hazretlerinin üzüntüsü), o (Kendisi) olmuş gitmiş.

                           ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                      ***

Neler öğrendik;

1. Mevlana Hazretleri Şems Hazretleri için kötü bir durumla karşılaşacağı endişesine düşerek onu koruyamayacağı mesafede olduğu için endişe duyduğunu öğrendik.

2. Kendi kendine telkin vererek sevgili Şems Hazretlerine endişe duymaktan vazgeçmeyip daha çok bu duyguya sarılmak gerektiğini öğrendik.

3. Sevilene duyulan endişenin kavuşma, buluşma yolunu açacağını öğrendik.

                      *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D407

Dedim ki;

Derdin arttıkça artıyor, geldikçe geliyor;

Ne mutlu o cana ki bu derde ulaşır dedi.

Dedim ki;

Gönlüm kan oldu, gözden akıyor;

Dedi ki;

Akmış, akmamış, bana ne?

Sence bu bir şey.

                         ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                    ***

Neler öğrendik;

1. Mevlana Hazretleri Allah dostu sevgili Tebrizli Şems Hazretlerinin habersiz ayrılması yüzünden, göremediğinden Hazretle çok ilgilendiğini, üzerinde çok düşündüğünü, çok önem verdiğini, bu yolla kavuşacağını sandığını öğrendik.

2. Mevlana Hazretlerinin özlem sorununu önemseyip üzüntü konusu yapmasının Şems Hazretlerini etkilemediğini öğrendik.

                        *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D406

Gemi denizde akar gider de karşıdaki kamışlığı seyreden, sanır (Gibi gelir) ki kamışlık gidiyor.

Tıpkı bunun gibi dünyadan göçüp gidiyoruz da sanıyoruz ki dünya gidiyor.

                       ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                   ***

Neler öğrendik;

1. Gözümüz gördüğü görüntüye daha önce algıladığına benzettiğini, beynimizin bu sanı görüntüyü aklımızın tersine çevirerek düzelttiğini, doğru algının sağlandığını öğrendik.

2. Araç içinde dururken yandan geçen aracın hareketliliğini içinde bulunduğumuz aracın hareketi olarak algıladığımızı, beynimizin yanlış, ayrımlı veya değişik algıladığını buna gözbağı, illizyon, yanılsama dendiğini öğrendik.

3. Dünyanın ömrü ile dünyada kalma ömrümüzü zaman açısından çok farklı olduğunu, bu hakikati görüp algılama ve duyu yanılmasına girmememiz gerektiğini öğrendik.

                                     *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D405

Hocam (Akıl öğreten, öğüt veren kişi), uyku (Dış uyaranlara karşı bilincin, bütünüyle veya bir bölümünün yittiği, tepki gücünün zayıfladığı ve her türlü etkinliğin büyük ölçüde azaldığı dinlenme durumu), sana çullandı mı (Saldırdığı zaman), kimseye bırakmam ki seni uyandırsın, kaldırsın.

Fakat aşk (Aşırı sevgi ve bağlılık duygusu), seni elma ağacını silker gibi silker de uykunu, yaprak gibi uçurur gider.

                               ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                            ***

Neler öğrendik;

1. Aşkın kişiyi uykuya dalmaya bırakmadığını, sevgisi ve bağlılık duygusu olmayanın da gerçeği görmemek için kolayca uykudan uyanmayacağını, uykuya sığınacağını öğrendik.

                           *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D404

(S. 338) Yaz, boyuna yakıp yandıran bir tandır (Yere çukur kazılarak yapılan bir fırın) olmaz;

Fakat ansızın kapımdan giriver (Allah dostu, sevgili Tebrizli Şems Hazretleri), işte o vakit yaz gelir, ısınırım ben.

Soğuk da boyuna soğuk olmaz, kara-kış sürüp gitmez;

Fakat söz verir de gelmezsen soğuk, odur işte.

                         ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                     ***

Neler öğrendik;

1. Soğukluğun aşırı sevilen bağlanılan sevgilinin kendisini sevenin yanına gelmesini uzatmasıyla soğukluğun oluşacağını öğrendik.

2. Sevilen duygudan, sevgiden yoksun, yakın ve içten olmadığı, ilgisiz olduğu zaman seveninde kalıcı soğukluğun olacağını öğrendik.

3. Mevsimsel soğukluğun ve sıcaklığın döngü halinde sene boyunca değiştiğini öğrendik.

                    *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D403

Oyunlar edip (Kurnazlıkla aldatmasan) de bizden kaçmasan noolur (Yalvarırım, lütfen, rica ederim)?

Bizi bırakıp gitme zarını oynamasan noolur

(Yalvarırım, lütfen, rica ederim)?

Sensiz dudaklarımız kup-kuru, gözlerimiz yaş içinde.

Bizim kurumuzla-yaşımızla uzlaşsan (Aramızda düşünce veya çıkar ayrılığını, karşılıklı ödünlerle kaldırarak uyuşsak) noolur

(Yalvarırım, lütfen, rica ederim)?

                           ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                       ***

Neler öğrendik;

1. Allah dostu, sevgili Şems Hazretlerinin habersiz ortadan kaybolmasına Mevlana Hazretlerinin çok üzüldüğünü, kendisine ihtiyaç olduğunu, çok sevdiklerini, gelmesini isteyip beklediklerini öğrendik.

                         *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D402

Dayansam gönül (Kalpte oluşan duygularımın kaynağı), gamından (Üzüntüsünden) daralır (Sıkışır);

Derdimi açsam haset eden (Kıskanan), savaşa kalkışır.

Sakınayım (Olabileceği düşünülen kötülüklere karşı önlemler alayım) da şişeye taş değmesin (Kalp kırılmasın) derim;

Aşkımdan (Aşırı sevgi ve bağlılığından) mı utanıyorsun der.

                        ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                     ***

Neler öğrendik;

1. Mevlana Hazretleri kendisinin öz eleştirisini yaptığını, kendi kendine duygu, düşünce ve davranışlarını dışarıdan bir kişinin kendisini değerlendiği gibi öz eleştirisini yaptığını öğrendik.

                       *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D401

Beden öldü mü baş üstünde yeri olur;

Fakat insan diriyse başına ayağına kasdederler (Yaralamaya veya zarar vermeyi istediklerini, kötü niyet taşıdıklarını).

Dedim ki;

Beni külhanilere (Kabadayılarla, serserilerle) eş-dost ederler;

Hayır-hayır dedi;

Sarhoş olursan, ele-güne (Herkese, yabancılara) gösterirler, söylerler seni;

O kadar.

                      ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                   ***

Neler öğrendik;

1. Kişi ölü gibi davranınca saygı ve sevgi göreceğini öğrendik.

2. Kişi canlı olarak davranınca onu sindirmeye, itaat etmeye, kullanmaya zorladıklarını, itiraz edince de zarar verici davranışlarda bulununacaklarını öğrendik.

3. Mevlana Hazretleri kendisinin külhanda yaşayan olsam durumum ne olur diye öz eleştiri yapınca kendisine sarhoştur diye herkese gösterecekler kanısına vardığını öğrendik.

                               *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D400

Cefada bulunursan (Zahmet ve sıkıntı verirsen) ahdin (Antlaşmanın) ne değeri kalır;

Zehir ( Fizyolojik görevleri bozan ve miktarına göre canlıyı öldürebilen madde) sunarsan balın kıymeti mi olur?

Halka göre çalışıp çabalamak, güzel bir iştir amma bence çalışmanın, çabalamanın ne değeri olabilir ki?

                              ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                           ***

Neler öğrendik;

1. Allah dostu sevgili Tebrizli Şems Hazretlerinin Mevlana hazretleri arasında anlaşma olduğunu, ayrılığın zahmet ve sıkıntı vermemesi gerektiğini öğrendik.

2. Ayrılığın zehir gibi etkisi olduğunu, yaşanmış güzel günlerin tadının kaybolacağını öğrendik.

3. Aşksız çalışıp çabalamanın değerinin az olacağını öğrendik.

                          *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D399

Güneş, gecenin karanlığını nasıl giderirse uyku da gelince onun yanıp kavrulan gönlü (Kalpte oluşan duyguların kaynağı), uykuyu giderir.

Gözyaşları gelir de uyku, bir türlü gelmez;

Gelirse sele kapılıp gideceğinden korkar.

                          ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                         ***

Neler öğrendik;

1. Aşık kişinin sevdiğini beklemeye başlayınca gözüne uyku gelmeyeceğini, sevdiğinin yolunu gözleyeceğini öğrendik.

2. Aşık sevdiğinin geçikmesi halinde gözyaşlarının artacağını öğrendik.

                      *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D398

Gönülle (Kalpte oluşan duyguların kaynağıyla), gözle bir işim olmasa bile gizli sevgilimle buluşunca işim, onlara düşer.

O gönül, o göz, kulağıma düşsün diye gönül kanıyla göz yaşını yağmur gibi yağdırır-dururum.

                            ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                        ***

Neler öğrendik;

1. Mevlana Hazretleri gözle olmasa bile duygularıyla Allah dostu sevgili Şems Hazretleri ile buluştuğunu, güç, zor, çetin işleri Şems Hazretlerinin yardımı ile başardığını öğrendik.

2. Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerinin fiziksel gelmesini o da olmazsa kalbinde oluşan duygularıyla kendisinin yanına gelmesi için gözyaşları döktüğünü, böyle davet ettiğini öğrendik.

                          *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D397

Seni görüp de deli-divane (Çılgın) olmayan kafirdir (Acımasız, zalim kimse);

Senin yüzünden, candan olmayan cansızdır.

Senin yüzünden tümden deli-divane (Çılgın), rezil-rüsva (Toplum içinde ayıplanacak duruma düşmüş) olmayan (Toplum içinde ayıplanacak bir duruma düşmek) akla (Düşünme, anlama ve kavrama gücü), Aklı-küll (Doadaki uyum, uzlaşma) bile olsa akıl demem ben.

                           ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                      ***

Neler öğrendik;

1. Allah dostu, sevgili Şems Hazretlerini görenin, bir şekilde tanıyanın sevip, saygı duyup bağlanacağını, bunları görüp-anlayıp da hareketsiz kalanın nasipsiz olacağını öğrendik.

2. Şems Hazretlerini sözle değil kişinin özüyle, canıyla sevmesi, özünü, canını Hazrete taşıması gerektiğini öğrendik.

3. Şems Hazretleri yüzünden Mevlana Hazretlerinin öğretisi ile tümden kişinin anlayışını, yaşayışını değiştirmesi, kendisini toplumun değerlerinin baskısından kurtarması gerektiğini öğrendik.

4. Mevlana Hazretlerin en ince noktaya kadar açıklayıp öğrettiği, kendisinin yaşayarak bizim de faydalanmamızı istediği davranış biçiminden kişi etkilenmiyorsa o kişide düşünme, anlama, kavrama gücü olmadığı ortaya çıkacağını öğrendik.

                      *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D396

İşim, gülle, fesleğenle düzelmedi;

Yayım dedim, kalkanıma rastlamadı.

Üç kanatlı ok (Zırh delmede ve avcılıkta kullanılan ok ucu) gibi o yaydan fırladım uçtum;

Gamının (Üzüntünün) yücelerine vardım da üç kanadım da bir fayda vermedi-gitti.

                          ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                     ***

Neler öğrendik;

1. Mevlana Hazretleri kendisinden habersiz ayrılan Allah dostu, sevgili Tebrizli Şems Hazretlerine ulaşamadığını, dünyada, yücelerde ok hızıyla aradığını yine de bulamadığını öğrendik.

2. Allah dostu isterse kendisini göstereceğini, seven ne kadar özlemle arasa bulamayacağını öğrendik.

                   *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D395

Elif (ﺍ) gibi boyun, aşktan büküldü, cim'e (ﺝ) döndü;

Senin (Allah dostu, sevgili Tebrizli Şems Hazretleri) bulunduğun yerde güzellik, ikiye bölündü.

A can, a cihan (Evren), senin arta kalan güzelliğini gönül aldı, bende kalanının da peşine düştü-gitti.

                          ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                     ***

Neler öğrendik;

1. Mevlana Hazretleri Allah dostu sevgili Şems Hazretlerine olan aşırı sevgi ve bağlılığı ile üzgün, kırılmış, acınacak ve yardım bekler bir duruma geldiğini öğrendik.

2. Şems Hazretleri güzelliğini alıp götürdüğünü, Mevlana'nın bu aşkı da peşine düştüğünü öğrendik.

                        *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D394

Gam (Üzüntü), hiç padişahların kullarının (Aşırı derecede bağlanmış, boyun eğmişlerin) üstüne gelebilir mi?

Orada, boyuna gülen bahtlar (Gelecekteki olayları kaçınılmaz bir biçimde belirleyen iradenin insan ve toplum için çizdiği yaşayış biçimi, kader,talih), devletler (Tanrının yetkili kıldığı, sırlarını bağışladığı, ilmiyle kudretiyle desteklediği, yetki verdiği kişinin sözlerini doğru çıkardığı, isteğini kendi isteği olarak gerçekleştirdiği, diğer insanların kabul ederek boyun eğdiği, erdeme ve ölümsüzlüğe kavuşturmaya, insanları yönlendirme ve yöneltme makamı) döner dolaşır.

Neşeden (Mutlu olmaktan doğan ve dışa vurulan sevinçten) de üstün, bambaşka bir şey vardır;

O şey sarhoşların mahmur (Ağır, değeri çok olan, gösterişli) başlarında döner durur.

                          ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                     ***

Neler öğrendik;

1. Allah dostu sevgili Tebrizli Şems Hazretlerine, Mevlana Hazretlerine sevgiyle bağlanıp, gösterdikleri hakikat yolunda yaşayanların başlarına üzüntü gelmeyeceğini, çeşitli olaylar yaşasalar bile üzüntünün üstlerinde hakimiyet kuramayacağını, morallerini bozamayacağını öğrendik.

2. Allah dostu büyüklerimizin kendilerine aşırı sevgiyle bağlanıp hizmet edenlerin kaderlerinin değişeceğini, sahiplenilen kişiler olacağını öğrendik.

3. Allah dostu büyüklerimizin kendilerine aşırı sevgiyle bağlanıp hizmet edenlere neşenin üstünde kalıcı huzur ve sevinç verileceğini öğrendik.

4. Allah dostu büyüklerimizin kendilerine aşırı sevgiyle bağlanıp hizmet edenlerin zevkten sarhoş olduklarını, sarhoşluklarını, başların ve bakışlarının sıradan insandan farklı, saygı uyandıran görünüşü olduğunu öğrendik.

                            *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D393

Bayram (Sevinç ve neşe) geldi, senden bayramlık (Armağan) alacak bayram;

Senin Ay'ının harmanından (Toplu olarak bulunan yerden) bayramlık alacak.

İşte geliyor, yüzünü Ay'a döndürecek, bakacak;

İşte geliyor, fakat yeni Ay'ı eve götürmeye değil.

                         ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                     ***

Neler öğrendik;

1. Şems Hazretlerin Ay yüzlü olduğunu, kendisine bakana sevinç ve neşe verdiğini, bayram gibi armağanlar verdiğini öğrendik.

2. Şems Hazretlerine kendisine sevgi ve saygıyla bakıldığı zaman hazretin kişiyi evine değil yücelere götürdüğünü öğrendik.

                     *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D392

Ezeli (Başlangıcı belli olmayan zamanda) aşk yoktu sende (İnsanda);

Adem çalıştı da onu, zurnanın duygularıyla örttü, gizledi;

Zurnan (Ağaçtan yapılan, iki karış boyunda, ağız bölümü yayvan, keskin bir ses çıkaran nefesli çalgı), çoktan beri senin dudaklarının şarabını içti de dudaklarından sarhoş oldu;

Coştu köpürdü.

                        ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

***

Neler öğrendik;

1. Sıradan bir insanda Allah'a sevgi ve bağlılığı görülmediğini, sonradan oluşan aşırı sevgi ve bağlılıkların Allah dostları tarafından sonradan öğretildiğini öğrendik.

2. Allah dostlarında öncesizlik de öğrenmiş oldukları aşkın olduğunu öğrendik.

3. Sıradan insanın çalışmalarıyla aşırı sevgi ve bağlılığı zurnanın duygularıyla gizleme yoluna gittiğini öğrendik.

4. Bazı çalgıların sesine gizlenen aşırı sevginin uyarısının insanları hoşa giden etki ile kendinden geçirdiğini öğrendik.

                 *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D391

Aşk (Aşırı sevgi ve bağlılık duygusu) odur ki halkı neşelendirir;

Aşk (Aşırı sevgi ve bağlılık duygusu) odur ki neşe muştulukları (Sevindiren haber, müjde) verir.

Bizi ana doğurmadı, o aşk doğurdu (Ortaya çıkmamıza yol açan sebep oldu);

Yüzlerce rahmet, yüzlerce aferin o anaya.

                      ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                 ***

Neler öğrendik;

1. Aşkın kişiyi neşeli duruma getirdiğini, şenlendirdiğini, keyiflendirdiğini öğrendik.

2. Aşkın devamlı sevindiren haberler alarak hafif sarhoşluk, çakırkeyiflik verdiğini öğrendik.

3. Mevlana Hazretlerinde aşk sonradan olmadığını, başlangıcı belli olmayan zamanda Allah'ın aşktan yarattığını, oldurduğunu, alemlere rahmet olarak dünyaya gönderdiğini öğrendik.

4. Aşkın rahmetiyle dünyanın devamlı tazelendiğini, sayısız doğum yaptığını öğrendik.

                       *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D390

Aşık (Aşırı sevgi ve bağlılık duyan, tutkun kimse) gerek ki ya gidip şarap (Tanrı şarabı, helal şarap) içsin (Sarhoş olsun), yahut akıl perdesini, utanç perdesini yırtsın.

Bense nereden şarap içeceğim, içsem bile başımda akıl kalmadı ki;

Neyi götürecek?

                      ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

               ***

Neler öğrendik;

1. Mevlana Hazretleri üzüm şarabı içmediğini, akıl dışında bir davranış yapmadığını, ruh dünyasında oluşan çekinme duygusunu zorlayıp yok etmediğini öğrendik.

2. Aşkın insanı normal davranışlara bırakmadığını, aşkın aklı ve utanma duygusunu yok etmeye, etkisiz kılmaya uğraştığını öğrendik.

                         *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D389

Aklım, yüz kez başımdan gitti, gene geldi;

Ne vaktedek (Zamana kadar) aşka düşenlerin şarabını (Tanrı şarabından, Helal şaraptan) içip duracak?

İşten-güçten de kaldım, işsizlikten de;

Bakalım bu işin sonu, nereye varacak?

                             ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                       ***

Neler öğrendik;

1. Mevlana Hazretleri aşkın verdiği hoşa giden etki ile aklının sevdiğinin yanına gidip kendinden geçtiğini, sonra aklının tekrar başına geldiğini öğrendik.

2. Aşka düşenlerin akıllarının sevdiği ile birlikte olmak isteğinden başka bir iş yapmak istemediklerini öğrendik.

                       *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D388

Sabah oldu, aydınlık çağı geldi;

Geceleri uyanık geçirenlere ayrılık zamanı erişti.

Bekçi gibi bekleyip duran göz, uykuya daldı;

Şekerlemeye daima hevesinin zamanı erişti artık.

                      ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                       ***

Neler öğrendik;

1. Mevlana Hazretleri uyanık olarak gece Allah dostu, sevgili Tebrizli Şems Hazretlerinin gelmesini veya hayalinin gelmesini beklediğini, gelen olmayınca, güneş aydınlatmaya başlayınca uykuya daldığını öğrendik.

                               *

RAVLİ