MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D328

Buluşma kârını (Kazancını) elde etmedikçe bir ziyan (Zarar) gelmez sana;

Andolsun (Bir işin yapılmasına veya yapılmamasına niyet edildiğinde söylenilen söz) canına, bir zahmet (Güçlük) erişmez canına.

Her solukta (Her nefes alış-verişte) gönülde (Kalpte oluşan duygaların kaynağında) ol, gönlüne başka şey getirme de kem gözler (Baktığı kimseye zarar veren veya nazar değdiren göz, kötü göz) erişmesin diye seni korkutmadadır o.

                    ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                  ***

Neler öğrendik;

1. Allah dostu, sevgili Tebrizli Şems Hazretleri ile buluşmanın kazancını elde edene zarar gelmeyeceğini öğrendik.

2. Mevlana Hazretleri, Allah dostunu sevip bağlanmakla, onu sevgili gibi hassas yaklaşımında bulunmasının canına güçlük gelmeyeceğini öğrendik.

3. Aşık kişinin aşık olduğu Allah dostunu kalbinde oluşan duyguların kaynağında tutmasıyla, gönlüne başka bir şey sokmaması gerektiğini çünkü böylece kem gözlerden sakınma sağladığını öğrendik.

                      *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D327

Sarhoşluğun (Mutluluğun) narası (Haykırışı, bağırması) gökyüzünden geliyor;

Sarhoşluk (Allah'ın sevgiyle bağlı olana verdiği sarhoşluk), gökyüzünden nara ata-ata geliyor.

Onun (Allah dostu, sevgili Şems Hazretlerinin) narasından can da coşup köpürüyor (Duygu ve düşünceleri güçlü bir tepki ile dışarı vurmak, galeyane gelmek, heyecanlanmak, içten içe kaynamak, aşırı duygulanmak), cihan da;

O cihandan can (Yaşam) geliyor, cihan (Dünya) geliyor.

                         ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                         ***

Neler öğrendik;

1. Şems Hazretlerinden haykırışla birlikte aşıklara gökyüzünden sarhoşluğun geldiğini öğrendik.

2. Bu haykırışı duyanların kendinden geçerek duygularını ve düşüncelerini dışa vurduklarını, istenmeden sözler söylediklerini öğrendik.

3. Şems Hazretlerinin haykırışı ile aşıklara yeni baştan can geldiğini, yeni dünya yaşamı kapılarının açıldığını öğrendik.

                        *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D326

Şaşılacak şey şu ki sevgili (Sevilen, aşık olup bağlanılan kimse), gönlüme (Kalbimde oluşan duygularımın kaynağına) sığmada;

Binlerce bedenin (Canlı varlığın) canı, şu bedene sığmada.

Bir buğday tanesine binlerce harman (Başakların biçildikten sonra toplanan sap ile samanın ayrıldığı yere) sığmada;

Yüzlerce âlem (Dünya, evren) iğne yordamına (Uygun olan davranış biçimine) sığmada.

                          ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                          ***

Neler öğrendik;

1. Şaşılacak yaradılış düzeni olduğu, insan gönlüne sevgi ile Allah ve dostlarının sığdığını öğrendik.

2. Binlerce bedenin candan sevgi ile insanın gönlüne girdiğini öğrendik.

3. Bir buğday tanesinin içinde binlerce harman oluşacak kadar sevginin sığdığını öğrendik.

4. Yaratılmış dünyaların iğne ile işlenelerek bir yere sığdırıldığını öğrendik.

                                       *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D325

Bu sarhoş (Fazla mutluluk duyan), başka bir şarapla (Tanrı şarabıyla

 helal şarapla) dönüp duruyor;

Kırba (Ağzı dar, altı geniş, deriden yapılmış kap) boş amma şarap, başta fır dönmede.

A muhtesip (Zabıta), sarhoşuna kamçı vurma, ne kadar döversen o kadar daha sarhoşça dönmeye başlar.

                         ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                          ***

Neler öğrendik;

1. Mevlana Hazretleri insan katkısı olmadan olmuş, helal şarap, Tanrı şarabının tesiriyle kendini bilemeyecek duruma geldiğini, başının döndüğünü öğrendik.

2. Mevlana Hazretlerini sarhoşluktan hiç kimsenin kurtaramayacağını, müdahale etmekle daha da sarhoş olacağını öğrendik.

                        *

RAVLİ MEVLANA VE TANRI ŞARABI yazıp googleden okumalısın.

                        *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D324

Şu olaya (Ortaya çıkan, oluşan duruma, ilgi çeken veya çekebilecek nitelikte olan her türlü işe) bir iyice sarılsan (Büyük bir istekle kendini verirsen, benimsersen) değer (Üstün nitelik, meziyet, kıymet kazandırır);

Gevşek (İlgisiz, kayıtsız, cansız, hareketsiz, iradesiz bir biçimde) çalışmayla bir şey elde edilemez.

Tanrı rahmetinden (Yardım edilen) bir (Kapıyı açacak) anahtar gerek ki böyle bir olayın kilidini açsın.

                   ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                          ***

Neler öğrendik;

1. Allah'ın huzuruna çıkmak, peygamber efendimizin Miraç'a çıkması gibi bir olay yaşamak için büyük bir istekle kendimizi bu isteğe vermemiz, iyice benimsememiz, değerli hale gelmemiz gerektiğini öğrendik.

2. Gevşek çalışmayla elde edilemeyeceğini bilmemiz gerektiğini öğrendik.

3. Yüce bir isteği olana Allah'ın dostlarından birini sevdirerek huzuruna alınacak duruma getirmesi için hazırlattığını, sırlanmış kapalı kapıları açacak dostuna kişi aşık edilerek aşk yolundan daha hızlı gelişme, yol alma sağlanacağını öğrendik.

4. Yüce istekte olan kişi kılavuzsuz yükselemeyeceğini, yolunu kaybedeceğini, nefsinin, gururunun ve şeytanın makarası olacağından dua edip Allah'tan yardım isteyerek yol gösteren, öğreten, dostunu çok sevmesi, bağlanması gerektiğini öğrendik.

                              *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D323

Önce gözün, sehere (Sabahın güneş doğmadan önceki zamanına) düştü;

Alımlılıkla (Çekicilikle), tatlılıkla (Sevimlilik, hoşluk, şirinlik) görüş yolunu kesti.

Tutya (Kirpik diplerine sürülen siyah boya, sürme) gibi yücelttiğin (Yükselttiğin, yüksek, büyük, ulu, ulvi) kişi, şu şekerin (Allah dostu, sevgili Şems Hazretlerinin) yoluna geldi de senin gözünle baktı.

                        ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                      ***

Neler öğrendik;

1. Mevlana Hazretlerinin gözüne seher vakti kendini gösteren Şems Hazretleri çekiciliğiyle, tatlılığıyla, sevimliliğiyle Mevlana Hazretlerinin alışık olduğu görüş yolunu kapattığını öğrendik.

2. Şems Hazretleri kendi gözüyle bakma özelliğini Mevlana Hazretlerine verdiğini, bu şekilde bakmayı öğrettiğini öğrendik.

                     *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D322

Gönlümüzde (Kalpte oluşan duygularımızda) dönüp duran şu sır (Aklın erişemediği, açıklanamayan veya çözülemeyen şey) var ya;

İki büklüm (İhtiyar) gökyüzü bile onun dönüşü yüzünden dönüyor.

O sır, ne ayaktan başı ayırt ediyor, ne baştan ayağı.

Başta-ayakta, başsız-ayaksız dönüp duruyor.

                           ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                    ***

Neler öğrendik;

1. Yaradılış sırrı yüzünden yaratılanların dönüş hükmüyle döndüğünü, bu sırrı çözemeden bu hareketlere uygun davranıldığını öğrendik.

2. Yaradılış sırrının ne başına ne de sonuna tanımlama yapılamayacağını, sırla örtülü olduğunu öğrendik.

                     *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D321

Pek şaşılacakbir topluluk şu topluluk (Allah'ın kubbelerimin altında dediği, halktan gizlediği dostları );

Can (Yaşamayı sağlayan varlık), öldürmede onları;

Görülmemiş bir şey, bengisu (Ölümsüzlük suyu) öldürüyor onları.

Ap-açık (Belirgin) görünseler, halk öldürür onları;

Aşka (Aşırı sevgi ve bağlılık duygusuna) bürünüp (Herhangi bir görünüşe, kimliğine girseler) gizlenseler, aşk öldürür onları.

                       ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                        ***

Neler öğrendik;

1. Allah'ın meşhur etmediği, gizlediği ince yapılı, narin dostları olduğunu, bu dostlarının halk arasında olduğu halde Allah dostu olarak kendilerini, gizleyerek halkın zarar vermesinden bu şekilde koruduğunu öğrendik.

2. Allah'ın açık olarak emirlerini ve özelliklerini anlatacak görevliler olduğunu, herkesçe bilindiklerini öğrendik.

                                         *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D320

A dünyada dönüp dolaşan ter-temiz (Çok temiz, kötülük düşünmeyen, günahsız, lekesiz, suçsuz) kişiler, her güzele neden böyle hayransınız?

Şu dünyada aradığınızı, bir de kendinizde ararsanız bulursunuz, bilirsiniz onu.

                                  ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                                  ***

Neler öğrendik;

1. Temiz kişilerin dünya yaşamında aradığı güzeli kendisinde gizli olduğunu, aradığını kendi içinde aramadan bulamayacağını, bilemeyeceğini öğrendik.

                                *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D319

A Ay'dan da, Ay ışığından da üstün topluluk, balçık varlık (Bedenin) yüzünden ne diye kıvranıp duruyorsunuz?

A sulara batmış meyhane (Tekke) ehli, kalkın artık;

Gece-gündüz neden uykudasınız?

                      ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                      ***

Neler öğrendik;

1. Işık olmuş, karanlıkta kalanların yollarını aydınlatan kişinin vücudunun ağrı, sancı gibi bedensel veya korku, heyecan gibi ruhsal nedenler yüzünden eğilip bükülmek, acı çekmek, üzülmemek gerektiğini öğrendik.

2. Tekke halkının dış uyaranlara karşı bilinçlerini bütünüyle veya tepki gücünü kuvvetlendirip her türlü etkinliği büyük ölçüde kuvvetlendirmek gerektiğini, dinlenmeye fazla zaman ayırmamak gerektiğini öğrendik.

                     *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D318

A gönül (Kalpte oluşan duyguların kaynağı), akşam vakti, sabah belirtisini kim gördü?

Kim gördü adı-sanı (Bilinen ün ve niteliğiyle, ismiyle cismiyle) iyi bir gerçek aşık (Aşırı sevgi ve bağlılık duyan)?

Yanmışım (Isı, ışık veren bir konuma geçmişim) diye feryat edip (Haykırıp) duruyorsun;

Feryat etme, yandığı halde ham kalanı (Kaba, toplum kurallarını bilmeyen, incelmemiş kişiyi) kim görmüştür ki?

                ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

               ***

Neler öğrendik;

1. Kalpte oluşan duygularımız kaynağı kaliteli yere ait ise aklımızın yanılgılarına düşmeyeceğini öğrendik.

2. Gerçek aşığın durumunu doğru anlayamayanların aşığın adını kötüye çıkacağını öğrendik.

3. Aşkla yanan kişinin ısı ve ışık haline geleceğini, o kişiden yersiz ve yakışıksız söz ve davranışlar olmayacağını öğrendik.

4. Aşka ve aşıklığa söylenen kıskanç sözlerden ayıklanıp görmek gerektiğini öğrendik.

                     *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D317

Belana (İçinden çıkılması güç, sakıncalı duruma) uğrayan körpecik (Çok taze) ten, senin Kerbela'nın (Irak'da İmam Hüseyinin şehit edildiği yer) kanlarına bulanır (Kan içinde bırakır) gider.

Senin yüzünden işsiz-güçsüz kalan, Yarabbi (Ey Allah'ım), ne iş tutar ne biçim iş yurdu vardır onun?

                          ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                        ***

Neler öğrendik;

1. Şems Hazretlerinin İmam Hüseyin gibi kanlara bulandırmasının nedenini anlamaya çalıştığını öğrendik.

2. Allah'ın kanlara bulandırıp yanına aldığı bu ululara ne görev verdiğini, ne iş yaptırdığını merak edip sorduğunu öğrendik.

                   *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D316

A devlet (Tanrının yetkili kıldığı, sırlarını bağışladığı, ilmiyle kudretiyle desteklediği, yetki verdiği kişinin sözlerini doğru çıkardığı, isteğini kendi isteği olarak gerçekleştirdiği, diğer insanların kabul ederek boyun eğdiği, erdeme ve ölümsüzlüğe kavuşturmaya, insanları yönlendirme ve yöneltme makamı), o tahtı hatırlıyor musun;

O eşsiz padişahlar padişahı (Allah dostu, sevgili Şems Hazretleri) hatırına geliyor mu?

A kanatları oynayıp duran çadır, o debdebe (Görkem), o tut-kaç hatırın da mı?

                              ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                           ***

Neler öğrendik;

1. Mevlana Hazretleri, kendisinden habersiz ayrılan Şems Hazretlerini çok özlediğini, özlemini taht ile, padişahlar padişahının oturduğu çadır ile konuşarak paylaştığını öğrendik.

                       *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D315

A vefa (Sevgiyi sürdürme, sevgi, dostluk bağlılığı) tohumunu (Ortaya bir sonuç çıkaran, bir sonucun oluşmasına sebep olan) eken (Sebepleri hazırlayan) merhametli (Acıması olan) kişiler, a kara toprağa arılık (Temizlik, katışıksızlık, saflık) incileri (Şekli değişmeyen mücevherler) saçanlar (Belli bir yere dağıtılacak biçimde dökkenler) nerede olursanız olun, halimi (Karışık bir sorunun içinden çıkmamı, sonuca varmamı) bilirsiniz benim;

Böyle bir ayrılık (Düşünce, görüş veya duygu arasındaki uymazlık) elinde (Sürekli ilgilenmek zorunda) bırakmayın beni.

                        ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                        ***

Neler öğrendik;

1. Merhametli temiz, katışıksız, saf kişilerin kendi söz ve eylemlerinde Mevlana Hazretleri ile ayrılığa, uyumsuzluğa düşmemesi gerektiğini öğrendik.

2. Mevlana Hazretlerini söz ve davranışlarının temiz, katışıksız, saf olduğunu, bütünlük halinde ve alınan-alınacak sonuçlara bakarak değerlendirilmesi gerektiğini öğrendik.

3. Mevlana Hazretlerinin söz ve davranışlarının dinin özünden ayrı tutum ve davranış olmadığını, gidilen yolun istikametinin Allah'a olduğunu öğrendik.

                              *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D314

A hoca (Müslümanlıkta din görevlisi), bir şunu söyle;

Kul (Köle) musun, hür (Özgür) müsün;

Kötülükte (Zarar verecek davranış veya sözde) bulunsun, bozgunculuk (Güvenin bozsun, karışıklık) etsin diye kim kul (Köle) satın alır.

Dostum, seni kim yüceltti (Yükseltti), kim rametti (Boyun eğdirti, başkasının buyruğuna bıraktı), bir düşün;

Düşün de kendi dileğini (İsteklerini) bırak;

Dilek, onun (Allah dostunun, sevgilinin, Şems Hazretlerinin) dileğidir.

                          ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                       ***

Neler öğrendik;

1. Din görevlisinin öncelikle kendisinin özgür veya kul olup olmadığını belirlemesi gerektiğinin öğrendik.

2. Din görevlisi bozgunculuk etmeyecek, zarar verecek davranış ve sözlerde bulunmaması gerektiğini öğrendik.

3. Din görevlisinin kendisini yüceltenin, boyun eğdirenin kim olduğunu bilmesi gerektiğini öğrendik.

4. Din görevlisinin kendi dileklerini bırakıp Allah dostlarının dileklerinden söz etmesi gerektiğini öğrendik.

                           *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D313

Önce yüzüm sap-sarıydı;

Gönlüm (Kalbimde oluşan duygularımın kaynağı) kanlarla dopdoluydu;

Gönlüm, Mecnun'la (Leyla'ya aşık olanla) aynı hırkayı (Özelliğe bürünmüştü) giymişti;

Ah edişte o yoldaş (Yol arkadaşı) olmuştu gönlüme.

Bu töre, bu düzen şimdiyedek sürdü;

Şimdiyse öyle bir iş geldi başıma ki hepsi de bu işe göre hafif kaldı, hepsi de unutuldu-gitti.

                          ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                         ***

Neler öğrendik;

1. Mevlana Hazretlerinin Şems Hazretlerine olan aşkının önce dış görünüşünün insanın insana olan aşırı sevgisi gibi olduğunu öğrendik.

2. Allah dostu, sevgili Şems Hazretlerine olan Mevlana Hazretlerinin aşırı sevgi ve bağlılığı Şems Hazretlerinin gölünde Allah'ı görene kadar kuvvetlenip devam ettiğini, Şems Hazretlerinin de Allah'a olan aşkını gören Mevlana Hazretlerinde birlik inancının kuvvetini ve etkisini gördüğünü, birliğe doğru yöneldiğini, insan insana olan aşırı sevgi ve bağlılığın (Aşkın) hafif kaldığını öğrendik.

                            *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D312

Peşinde köpek gördü mü, ceylan, koşar;

Ata binmiş er de bir saldırış (Zarar verici bir davranışa uğrayacağını) gördü mü, öylesine koşar ki bedenindeki damarlar şişer, görünür;

Çünkü kurtuluşunu (Tehlikeli veya kötü durumu atlatmak, istenmeyen, sıkıntı verenden kişiden ve yerden uzaklaşmakta) bedende (Canlı varlıkların maddi bölümünde, vücutta) görür.

                         ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                        ***

Neler öğrendik;

1. Canlı tehlikeli bir durum karşısında ilk seçeneğinin kaçmak olduğunu, kaçarak vücudunu kurtarmaya çalışacağını, çaresiz kalınca da ikinci seçenek olarak savaşacağını öğrendik.

                         *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D311

 Bir soluk (Nefes alıp verme kadar zaman), gönlü (Kalbinde olan duyguların kaynağı)”Ben Tanrıyım”narasını atan, şu ipin üstünde takla atıp durmadadır.

Gözleriyle mutlak büyüler yapıp herkesi büyüleyen, senin (Allah dostu, sevgili Şems Hazretlerinin) gamınla (Görememenin üzüntüsüyle) kendi-kendine başvurmada, bin çeşit dilenmededir (Dileklerde bulunmadadır).

                     ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                    ***

Neler öğrendik;

1. Kalpte oluşan duygularını birlik makamına ulaşan kişinin her türlü hareketi çekinmeden, korkmadan yaptığını öğrendik.

2. Mevlana Hazretleri Hallac-ı mansur gibi kendini Allah'ın varlığında Hallac-ı Mansur gibi birliğin son noktasına ulaştığını, kendisine Şems Hazretlerinin son hareketi yapmasını istediğini, beklediğini öğrendik.

3. Şems Hazretlerinin bakışlarının ve sözlerinin karşı durulamaz güçlü etkisinin olduğunu öğrendik.

4. Mevlana Hazretleri kendisinden habersiz ayrılan Şems Hazretlerini özlediğini, ayrılığın üzüntü verdiğini, çok çeşitli mesajlarla geri gelmesini dileyip istediğini öğrendik.

                    *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D310

(S.333) Ayıkken (Tanrı şarabıyla, helal şarapla) sarhoş olan kişi, sarhoş olunca, bir bak da gör, ne hoş hale gelir.

Kimi olur, onunla (Allah dostu sevgili Şems Hazretleri ile) buluşursun da sarhoşluğunu gizler;

Çünkü bu mızrap (Telli çalgıları çalmaya yarayan alet), kimi tiz (İnce, keskin ses) vurulur, kimi pes (Hafif, yavaş sesle söylenen ince karşıtı ses).

                    ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                   ***

Neler öğrendik;

1. Allah dostunun bakışıyla, sözleriyle sarhoş olan kişinin hoş bir hale geleceğini öğrendik.

2. Allah dostu bazen ince bazen de hafif ve yavaş sesle sözler söylediğini, böylece kendisinin sarhoşluğunu gizlediğini öğrendik.

                      *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D309

Seni (Allah dostu, sevgili Şems Hazretleri) görüp de gülmeyen, şaşırıp da ağzı açık kalmayan;

Ne kadarsa kat-kat artmayan, açılıp saçılmayan kişi, dilerim, zindana taş olmaktan, kerpiç olmaktan başka bir şey olmasın.

                    ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                  ***

Neler öğrendik;

1. Allah dostu, sevgili Şems Hazretlerini Mevlana Hazretlerinin tanıdığını, gerçeğini gördüğünü, hayret edilecek şeyler gördüğünü, ona aşık olduğunu, kendisine bağlanan Mevlevilerin de kendisi gibi Şems Hazretlerini tanımalarını, şaşırmalarını, gülmelerini arzu edip önerdiğini öğrendik.

2. Şems Hazretlerinin etkisi kişiyi kat-kat verimli hale getirdiğini, aklının ve fikrinin açılıp gördüklerini doğru değerlendirecek duruma getirdiğini öğrendik.

3. Mevlana Hazretleri açıkça Allah dostu, devlet sahibi kişiyi, özelliklerini, kişiye sağlayacağı olanakları anlatmasına rağmen yaklaşımda bulunmayan karanlıkta kalmış hareketsiz veya eriyip yok olmaya hazır şekilden başka bir şey olmayacaklarını öğrendik.

                                    *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D308

Akılları (Düşünmeleri, anlamaları, kavramaları) avlayan sevgiliyle, dağlarda (Yücelerde) karar kılan (Seçen) o dosta, saçlarını mı çözdün, dağıttın dedim;

Çok başlar dedi, o saçların ucundan yok oldu gitti.

                      ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                     ***

Neler öğrendik;

1. Allah dostu sevgili Şems Hazretleri ile gönül yolundan konuşan Mevlana Hazretleri yücelere iyice yerleşip aşağı inmeyecek misin diye Şems Hazretlerine sorduğunu, öğrendik.

2. Şems Hazretleri dünya seviyesine inince aşık olan çok kişilerin yok olup gittiği için yüce yerde durduğunu öğrendik.

                         *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D307

Gömleğinin kokusu (Allah dostu, sevgili Şems Hazretlerinin gömleğinin kokusu Mevlana Hazretlerine) gelince ben ne yapabilir ki?

Gökyüzü bile yenini-yakasını yırtar.

O güzel kokulu Yusuf'un gömleği nerede ki gelsin de bugün, senin gömleğinin kokusunu alsın.

                  ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                  ***

Neler öğrendik;

1. Allah dostu Şems Hazretlerinin Mevlana Hazretlerinden habersiz ayrılışı ile Mevlana Hazretlerinin Şems Hazretlerinin gelmesini beklediğini, çok özlediğini, ondan en ufak belirti ve işaret aramaya başladığını öğrendik.

2. Şems Hazretlerinden gelen küçücük zerrelerin Mevlana Hazretlerinin burun zarı üzerindeki özel sinirlerce uyandırdığı duygu ile yaşadığının işareti olarak sevinçten coşkunlaştığını öğrendik.

3. Yusuf peygamberin babasına gömleğini gönderince kokusunu çok uzaktan Yakup'un peygamberin aldığını, gözlerine sürüp körlükten kurtulduğunu öğrendik.

                    *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D306

Göklerden inciler (Zamanla değeri ve şekli değişmeyen mücevher sözlerin) döküldüğü zaman her zerre, aslına (Köküne,kaynağına, gerçekliğine, soyuna) ağmaya (Yer almaya) başlar.

Fakat o esen yelin (Rüzgârın), o heves yelinin (Eğilimlerin, arzuların, gelip geçici isteklerin) bencilliğinden (Yalnız kendini düşünen, kendi çıkarlarını herkesinkinden üstün tutan) her zerre, güneşten (Allah dostu, sevgili Şems Hazretlerinden) çekinir durur.

                         ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                        ***

Neler öğrendik;

1. Her şeyin aslını, soyuna, köküne çekileceğini öğrendik.

2. Darmadağın olmuş en ufak parçaların bile gökten değerli sözler gelmesi ile aslına yönelip bütünleşeceğini öğrendik.

3. Hevese, bencilliğe uyanların Şems hazretlerinin tepkisinden çekindiklerini öğrendik.

                         *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D305

O (Allah dostu, sevgili Şems Hazretleri) selvi (Uzun ve düzgün) boylum gelince bedenim sustu-kaldı, çünkü canımdı gelen.

O nasılsa öylece geldi bana;

Ben nasıldım, nasıl değildim;

O hale getirdi beni.

                     ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                      ***

Neler öğrendik;

1. Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini görünce kendinden geçip kendini kalpte oluşan duygularının kaynağını Şems Hazretlerinin içine taşıdığını, ikilikten kurtulduğunu öğrendik.

2. Mevlana Hazretleri çözmesini, eritmesini, karışık bir sorunun içinden çıkmasını ve bir sonuca varmak için kendisini Şems Hazretlerine bıraktığını öğrendik.

                        *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D304

Bir şimşekten, bir kokudan ayırt edilemeyen şu aşk (Aşırı sevgi ve bağlılık duygusu), malımı-mülkümü yedi bitirdi, sıra yamalı hırkaya (Ceket biçiminde, önden açık, kollu giysiye) geldi.

Eteğimi çemredeceğim (Eteği yukarı doğru toplayıp üst üste katlayıp) o (Geçilmesi gereken) su vardı ya hani;

Şimdi coştu-köpürdü de ta boğazıma geldi.

                   ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                  ***

Neler öğrendik;

1. Aşkın insanı hızlı ve belirti göstermeden malını-mülkünü bu uğurda bitireceğini öğrendik.

2. Mevlana Hazretleri aşkın kendisini aşkın diz mesafesine kadar etkileyeceğini sanarak tedbirli davrandığını fakat boğazına kadar aşkın suyuna battığını öğrendik.

                     *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D303

Ondan (Allah dostu, sevgili Şems Hazretlerinden) haberi olmayan baştır, yastığa yaslanıp uyuyan.

Ondan haberi olan, nasıl olur da uyur?

Aşk, bütün gece, iki kulağıma da, eyvahlar olsun onsuz uyuyan kişiye der-durur.

                         ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                         ***

Neler öğrendik;

1. Allah dostunu baş değil kalpte oluşan duyguların kaynağı olan kişinin haberdar olup kıymetini bileceğini, görmek için uykuya kendini teslim etmeyeceğini öğrendik.

2. Allah dostunu bekleyen kişiye aşkın bekle, onsuz uyuma diye uyarılarda bulunduğunu öğrendik.

                               *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D302

Senin (Allah dostu, sevgili, Şems Hazretleri) aşkınla (Aşırı sevgi ve bağlılık duygusu ile) neşeliydim, sen gittin, neşem gitti senin aşkınla öyle bir hale gelmiştim ki aşkını bile anmaz olmuştum.

Sebepler (Bir şeyin olmasına veya belli bir halde bulunmasına yol açan şeyler), vesileler (Bahaneler), bence bir yel (Rüzgâr) ancak;

Denizin üstüne kerpiçten yapı kurulabilir mi hiç?

                          ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                        ***

Neler öğrendik;

1. Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini çok sevip bağlandığını, kendini yok edip varlığında var olma, bir olma durumuna geldiğini, yani ben-sen görüşünün yok olduğunu öğrendik.

2. Sebeplerin, bahanelerin rüzgâr gibi gelip geçici olduğunu, sevilen kişiden ayrı düşmenin olmayacağını öğrendik.

                            *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D301

Sevgilinin (Sevilenin ve aşık olunan dostun) aşkından zulme uğrayan (Eziyet edilen) kişiye onun rahmetinden, üstünlüğünden lütuflar (İyilik ve yardım) erişmiştir.

Ömrün kısalığına bak da bana ulaşmaya çalış;

Bu kısa ömrün feryadına erişen, ancak buluşmadır, kavuşmadır.

                                 ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                               ***

Neler öğrendik;

1. Allah dostunu kendine sevgili edinmiş, aşırı sevgiyle bağlanıp hizmet etmiş kişinin zarar görse bile sevgilinin iyiliklerine ve yardımlarına ulaşmış olacağını öğrendik.

2. Kişinin ömrünün kısa olduğunu, binlerce yıl eğitim görerek ulaşacağımız seviyeye Allah dostu ile yakın olmakla ulaşılabilineceğini Mevlana Hazretlerinden öğrendik.

                             *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D300

O şeker madeni (Tatlılık veren, çok değerli şeyleri kapsayan kaynak), o şeker dengi (Yüklü) gelmedi;

O incileri (Zamanla şekli değişmeyen mücevher sözler) bulunan bengisu (İçene ölümsüzlük veren su) denizi gelmedi.

Gideyim de cilvelerle (Hoşuna gidecek sözler sözler) soluklar üfüreyim, masallar söyleyeyim ona dedim;

Rastlayıp görünce onu, soluğum bile çıkmadı gitti.

                       ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                     ***

Neler öğrendik;

1. Mevlana Hazretlerinin ağzına tatlılık veren, değerlerin kaynağı Şems Hazretlerini beklediğini, henüz gelmediğini öğrendik.

2. Zaman içinde değeri ve şekli değişmeyen sözler sahibi, ölümsüzlük suyu dağıtan Şems Hazretlerinin henüz Mevlana Hazretlerinin yanına gelmediğini öğrendik.

3. Mevlana Hazretleri, hasretle beklediği Şems Hazretlerini görünce huyunun suskunluk olduğunu, konuşmaya gücünün kalmadığını öğrendik.

                           *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D299

Aklı başında (Sürekli akıllı davranan), doğru düşüncen (Akla, mantığa, gerçeğe, kurala uygun), aklı başında olanları öldürür;

Hem de zarı-zarı ağlatarak öldürür;

Zaman padişahları (Bu zaman halkı yönetenler), düşmanı darağacına çekerler de öldürürler;

Senin o uyanık devletinse (Tanrının yetkili kıldığı, sırlarını bağışladığı, ilmiyle kudretiyle desteklediği, yetki verdiği kişinin sözlerini doğru çıkardığı, isteğini kendi isteği olarak gerçekleştirdiği, diğer insanların kabul ederek boyun eğdiği, erdeme ve ölümsüzlüğe kavuşturmaya, insanları yönlendirme ve yöneltme makamın) darağacına çekmeden öldürür.

                               ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                             ***

Neler öğrendik;

1. Şems Hazretlerinin aklının doğru, dürüst, kusursuz, iyi düşünebilir olduğunu, kendini aklı başında olarak yaşayanları çok üzeceğini öğrendik.

2. Şems Hazretlerinin öğretisinde öz-eleştiri olduğunu, kişi bu öz-eleştiri ile ölüp yeniden dirileceğini, toplumun yanlış öğretilerinden kendini kurtaracağını öğrendik.

                               *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D298

Tek binicinin layığı (Nitelikleri, özü, hareketleri, davranışlarıyla bir şeyi elde etmeye hak kazanmış olan) yağız (Kızıla çalan siyah tüyleri olan) at;

Kazanın layığı da kepçe.

Bir kötü oğlanın gelin olacağı yerde ne çeyiz gerektir, ne şeker şerbeti.

                             ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                              ***

Neler öğrendik;

1. Lider durumunda olana uygun olan vasıtanın en iyi vasıta olmasının gerektiğini öğrendik.

2. Kötü bir kadının gelin olduğu yerde çeyiz de gerekmeyeceğini, şeker şerbetti ikram edilmeyeceğini öğrendik.

                             *

RAVLİ