MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D297

Bu gece, başımızda bir şey dönüp duruyor;

Gönül (Kalpte oluşan duygularımızın kaynağı) kuş olmuş, havalarda uçuyor.

Her zerremiz (Çok küçük parçalarımız bile), ayrı-ayrı titremede;

Yoksa o sevgili (Sevilen veaşık olunan Allah dostu Şems Hazretleri), vefa (Sevgiyi sürdürme, sevgi, dostluk bağlılığı) noktasının çevresinde mi dönüyor?

                           ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                          ***

Neler öğrendik;

1. Mevlana Hazretleri gece yaşantısına güzel bir şeylerin geleceği sezişlerini algıladığını, müjde bekleyen kişinin zevkli bir heyacanı içinde olduğunu öğrendik.

2. Başına gelecek her ne ise bilemediğinden heyecanla titreyen Mevlana Hazretlerinin Şems Hazretlerinden bir haber, bir hediye alacağı beklentisinde olduğunu öğrendik.

                          *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D296

Bu gece, ne de güzel, ne de alımlı dönüp duruyor, bir güzelliği var ki kimsecikler o güzelliğin künhüne (Özüne, aslına) eremez.

Canların yayıldıkları güllükte, sümbüllükte hayran olmuş da uykuyla karşılaşmış, yüz yüze bakışıp duruyorlar.

                          ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                          ***

Neler öğrendik;

1. Allah dostu sevgili Şems Hazretlerine gece bakan Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerinin güzelliklerini sema ederken seyre daldığını, Şems Hazretlerinin güzelliğinin özüne, aslına hiç kimsenin ulaşamayacağı kaynaktan geldiğini anladığını öğrendik.

2. Mevlana Hazretleri ve Şems Hazretleri birbirlerine güzelliklerin içinde birbirinin güzelliklerine bakıp durduklarını öğrendik.

                        *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D295

Senin (Allah dostu Şems Hazretlerinin) yalımından (Alevinden) dostsuz kalınır düşmana dönülür mü?

Senin meclisinde sağraksız (Kadehsiz), testisiz (Şarap konan kap) bir hale düşülür mü?

Sevgili (Sevilen ve aşık olunan kimse), tutalım ki kanımı içtin (Canımı emdin) ;

Sonunda o bal dudaklarda bir koku olsun, kalmaz mı?

                              ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                             ***

Neler öğrendik;

1. Şems Hazretlerinin ateşli söz ve davranışları yüzünden Mevlana Hazretleri dostluğunu bozulmadığını, düşman haline gelmediğini öğrendik.

2. Şems Hazretlerinin toplantısında sırların söylendiğini, kişilerin kendinden geçiren sözlerin dinlenildiğini öğrendik.

3. Şems Hazretleri Mevlana Hazretlerini yok edecek derecede kendine çektiğini, kendi kanına karıştırdığını, ikiliği ortadan kaldırdığını, dudakta bir tat bıraktığını öğrendik.

                                       *

RAVLİ

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 9

Sofi İbn-ül vakt bâyet ey refik

Nist ferda guften ez şart-ı tarik

“Sofi vaktin evladı olmak gerektir.

Yarın demek tarikat şartına uygun değildir”

Gönlünü hemen cilalandır.

Daha ne vakte kadar geçmişe, geleceğe bağlanacaksın?

Vaktini ziyan etme, Allah'tan ayrı değilsin, Allah ile berabersin, beraber.

Senin içinde bir güneş gizlidir, suretin ona perde olmuştur.Bulut gibi olan suretin ortadan kalkınca içindeki güneş meydana çıkar.

Daha ne vakte dek bu rengin ve kokunun aşığı olacaksın?Renk ve koku, Kibriya-i Zât-ı Hu'nun nurlarına perde oldu.

                            ***

Renk ve koku vücudunu tuzaklara götürür.

Kendini renk ve kokulara bağlama, hür ol, hür düşün, sorumluluklarını yerine getirmemek için hür olmayı bahane etme.

Bahane de bir tuzaktır ve kendi kendine hazırlayıp düşersin.Renk ve koku tuzağı başkaları sana hazırlar.

                             *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D294

A yankesici (Ustalıkla, hissettirmeden bir şeyler çalan kimse) güzel (Allah dostu, sevgili Şems Hazretleri), bizden kaçıyor;

Sevgili (Sevilen ve aşık olunan kimse), sevgimizden (Yakın ilgimizden bağlılık göstermemizden) kaçıyor;

O apaydın (Çok kültürlü, bilgili) bir akıl (Düşünme, anlama ve kavrama gücü olan), bizse onun yüzünden sarhoş olmuş (Kendimizden geçmiş) gitmişiz;

Akıl elbette sarhoştan kaçar.

                                ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                                ***

Neler öğrendik;

1. Şems Hazretleri Mevlana Hazretlerinin aşırı sevgisinden ve bağlılığından kaçtığını öğrendik.

2. Akıllı olan kişinin sarhoştan kaçtığını öğrendik.

                            *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D293

Tanrı aşkından (Allah'a aşırı sevgi ve bağlılık duygusu duyan) ziyana (Zarara) girmezsin;

Cansız nasıl kaçabilirsin ki can olur (Sevimli, hoş görünerek) gidersin.

Önce yeryüzüne gökten gelmiştin;

Sonunda gene yeryüzünden göğe ağarsın (Yükselirsin, yukarı doğru çıkarsın).

                                 ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                                   ***

Neler öğrendik;

1. Allah'a aşırı sevgi ile bağlananların, yaşamında uyum sağlayanların zarar görmeyeceklerini, sevimli ve hoş bir biçimde dünyada yaşayacaklarını öğrendik.

2. Dünya yaşamına gökten geldiğimiz için sonunda imtihan süremizin bittiği için yine gökyüzüne gideceğimizi, kıyamete kadar Berzah âleminde kalacağımızı, Allah'ın defterinde kişi için yazılan yere gidileceğini öğrendik.

3. Dünya yaşamında hırsız olanın hırsızların arasına konacağını kıyamete kadar malları çalınıp arayanlar gibi mallarını kıyamete kadar üzüntülü biçimde arayacaklarını öğrendik.

4. Dünya yaşamında intihar edenlerin Berzah âleminde devamlı intihar edip iyileşeceklerini, sonra tekrar intihar eden döngüye kıyamete kadar bu işi yapacaklarını öğrendik.

5. Dünya yaşamında katil olanların Berzah âleminde başkalarını öldürdükleri gibi kendisinin de öldürüleceğini, iyileşip tekrar öldürüleceğini bu olayın kıyamete kadar devam edeceğini öğrendik.

                                        *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D292

Gönüller (Kalpte oluşan duyguların kaynağını) alanın (Sevindirenin) yakınlığı, sanman ki canda bile bulunsun;

Vallahi (Tanrı'yı tanık tutarım, Tanrı hakkı için) onu, asla anmam (Aklıma getirerek sözünü etmem, onu düşünmem, hatırlamam) ben;

Çünkü adamın yanında bulunmayanlar anılır.

                           ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                        ***

Neler öğrendik;

1. Mevlana Hazretlerinin Allah dostu sevgili Şems Hazretlerini daima yanında olduğunu, çok yakın iletişim içinde olduklarını öğrendik.

2. Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerinden aşırdığı sırlara, bilgilere kendi sır ve bilgilerini katarak bizim de onlar gibi karanlıkta kalanların yolunu aydınlattıklarını, sevgiyle bağlı aşıklara ışık veren, Allah'a giden yolu, aşk yolu olarak anlatan, aydınlatan biri olmamız için yardım ettiklerini öğrendik.

                          *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D291

Senin (Allah dostu, sevgili Şems Hazretlerinin) yüzünü (Hakikatini) gören yüzü görmek, Allah'a and olsun ki bizim gönlümüze (Kalpte oluşan duygularımızın kaynağına) de ışık verir, gözümüze de.

Hele ezelden ebededek (Öncesiz ve sonrasız bir biçimde) boyuna senin yüzünü gören, o yüzü görmekten ayrılmayan yüz olursa.

                            ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                             ***

Neler öğrendik;

1. Şems Hazretlerinin hakikatini olduğu gibi gören göze, akla, duygulara ışık veren kişiden Mevlana Hazretleri ve dostlarının aydınlandığını öğrendik.

2. Şems Hazretlerine aşık kişinin hazretten duygusal olarak ayrılmayacağını, ruhen besleneceğini, ışık yansıtan biri  olacağını öğrendik.

                                 *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D290

Senin sevda (Güçlü sevgi ve bağlılık) ateşinden (Heyecanlı, coşkulu) bir yalımım (Alevim) vardı;

Gönül arkımda (Kalpte oluşan duyguların kaynağından gelen akışın yolulunda), senin sohbetinden bir sudur (Bağış, yardım), akıyordu.

O su serapmış (Göz yanılması), o ateş de bir şimşek (Parıltı); 

Göründü-kayboldu, çaktı-geçti;

Şimdi hikayesi kaldı; 

Meğer bir rüyamış (Gerçekleşmesi beklenen ve istenen şey, umutmuş).

                                       ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLIAjans-

TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                                      ***

Neler öğrendik;

1. Mevlana Hazretleri Şems Hazretleri ile olan sohbetinde heyecanlı ve coşkulu olduğunu, ondan gelen sır akışını bağış, yardım olarak candan kabul ettiğini öğrendik.

2. Şems Hazretlerinin habersiz Mevlana Hazretlerinin yanından ayrılmasıyla sohbetine, arkadaşlığına, dostluğuna doymadığını, Şems Hazretlerinin rüya gibi görünüp, aydınlatıp kaybolduğunu öğrendik.

                                   *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D289

Şu gözlerden kan gibi dökülen yaşlar, gel de gör, kandır, damla-damla dökülmede.

Kanımın neyi yükselttiği meydanda;

Gönlüm (Kalpte oluşan duyguların kaynağı) şarap (Helal, Tanrı şarabı) içiyor, gözlerim dışarıya damlatıyor.

                         ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                      ***

Neler öğrendik;

1. Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerinden Allah'ın yarattığı aşkı ve sırları dinlediğini, öğrendiklerine doymadığını, Allah'ın sanatının sınırsız olduğunu bildiğinden daha da istediğini öğrendik.

2. Mevlana Hazretleri kendi bilgilerini Şems Hazretlerine onaylatıp aklında tereddüt edilecek hiçbir şey bırakmadığını, Şems Hazretlerinden aşırdıklarını bizlere bir şekilde aktarıp bilgilendirdiğini öğrendik.

3. Mevlana Hazretlerinin kalpte oluşan duygularının kaynağından gelenleri gördüğümüzü öğrendik.

4. Büyüklerimin zorluklarla gözyaşlarıyla elde edip bize ulaştığı ve bize sunduklarını kolayca elde ettiğimizden dolayı değersiz saymamak gerektiğini öğrendik.

                                     *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D288

Her solukta, uzak yollardan çağırır, okurum (Sesli olarak adını söylerim) onu;

Çünkü o, Yusuf suresidir, kadri yüce (Değeri, yararı yüksek) Kur'an'dır (Hz. Muhammede inen kutsal kitaptır);

Dedim ki; Gönlüm (Kalpte oluşan duygularımın kaynağı) kan oldu da gözümden aktı.

Dedi ki;

Sana koşup gelen, kimseciklere koşup gelmedi (Bu işte başkalarına görev verilmedi).

                               ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                              ***

Neler öğrendik;

1. Kendisinden habersiz ayrılan Allah dostu Şems Hazretlerini sadece gönülden değil sesli de çağırıp davet ettiğini, özlemini belli ettiğini öğrendik.

2. Mevlana Hazretleri Şems Hazretleri ile olan aşırı sevgi ve bağlılığı Kur'an'ı kerimde bahsedilen Yusuf ve Yakup peygamberlerinin hayat hikayesi gibi gördüğünü öğrendik.

3. Mevlana Hazretleri özleminin tesiriyle gözlerinden kanlı yaşlar geldiğini öğrendik.

4. Mevlana Hazretlerine koşup gelen Şems Hazretlerinin başka bir insana böyle gitmediğini, aşk öğretisini, ilahi sırları başkalarına vermediğini öğrendik.

                                 *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D287

Hem arı-duruyum (Saf, tertemiz), hem arı-duru, hem de tortulu (Çökeltili).

Hem pirim (Deneyimli, yaşlı, bilgili ihtiyarım), hem pirim, hem küçücük (Çok küçük) çocuk.

Ölürsem ben, öldü demeyin;

Çünkü ölüydüm, dirildim dost aldı-götürdü beni.

                       ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                     ***

Neler öğrendik;

1. Mevlana Hazretlerin saf, çok temiz olduğunu, bayağı, işe yaramaz ne varsa içinde çökerterek çok duru hale geldiğini öğrendik.

2. Yaşlı bir bilge olarak çocukların seviyesine inen, onlarla ilgilenen biri olduğunu öğrendik.

3. Mevlana Hazretlerinin öldüğünü, ölünce yok olmadığını, ölümle dirilik kazanarak Allah'ın yanına aldığını öğrendik.

                                  *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D286

Hem küfrüm (Kabul edilmeyenim), hem dinim (İnanılıp da bağlanılan düşüncem, inancım), hem arı-duruyum (Saf, tertemiz), hem tortulu (Çökeltili).

Hem pirim (Deneyimli, yaşlı, ihtiyarım), hem gencim (Gelişmesini tamamlamamış, gelişmekte olanım), hem küçücük (Çok küçük) çocuk.

Ölürsem ben, öldü demeyin;

Deyin ki;

Ölüydü o, dirildi, dost aldı-götürdü onu.

                             ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                           ***

Neler öğrendik;

1. Mevlana Hazretlerin çok yönlü olduğunu, ona yönelen kişinin nasıl birisi olsa da onda kendini göreceğini, görmek istediğine bağlı olarak ne ararsa, ne bulmak isterse Hazreti Mevlanada görüp bulabileceğini öğrendik.

2. Mevlana Hazretlerinin ölmesiyle değerini, geçerliliğini, gücünü yitirmediğini, etki ve etkenliğinin çok daha fazlalaşacağını çünkü inandığı, aşık olduğu Allah dostu, sevgili Şems Hazretleri ile birlikte dost dediği Allah ile birlikte olarak gücünün ve etki alanının çok genişlediğini öğrendik.

                                 *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D285

Bir nağme (Güzel ve uyumlu sesle melodi) tutturan, yahut feryat eden (Yüksek sesle haykıran) çalgıcı, bir vergi, bir ihsan (İyilik, yardım) umar da (Bekler de) o yüzden nağmeler söyler, feryatlar eder.

İhsan (İyilik etme, iyi davranma) nasıl olur da senden yüzünü gizler?

İncidir (Değerli, küçük, sert, süs tanesidir), taş gibi bedava da verilmez amma.

                                ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                              ***

Neler öğrendik;

1. Güzel ve uyumlu nağmeleri söyleyen ve çalgısını uyumlu çalan kişinin bu davranışlarından beklentisi olduğunu öğrendik.

2. Allah'a yalvarışın da karşılığı olduğunu, yöneliş gösterene ilgi kesilmeyeceğini, iyiliğin ortaya çıkacağını, feraha kavuşturulacağını, temiz, tertipli duruma getirileceğini, sevincinin yüzünde görüleceğini öğrendik.

                                    *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D284

Gamından (Halkın Şems Hazretlerini görememenin üzüntüsünden) sarhoş olanlar, bir kez daha coştular (Duygu ve düşünceleri güçlü bir tepki ile dışarı vurdular), köpürdüler (Gerekli gereksiz, aralıksız ve bıktırıcı konuşup durdular);

Senin yüzünden deli-divane (Çılgın) olanların ay-başısı (Eskiden delilerin, aybaşlarında azdıkları hakkında bir inanç vardı, Bu inançta, kadınların, aybaşlarında asabi haller gösterdiklerinin tesiri olsa gerekir) geldi.

Geldi de zincirlerini şakırdattılar (Zincire vurulmuş delilerin heyacanlanıp bağlı olduğu zinciri hareketlendirdiler);

Akıl (Düşünme, anlama ve kavrama gücünün) elbisesini de yırttılar (Aklın baskısından  kurtuldular), sabır elbisesini de (Olacak veya gelecek bir şeyi telaş göstermeden beklemenin koruyuculuğundan da).

                             ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                             ***

Neler öğrendik;

1. Allah dostu, sevgili Şems Hazretlerini görememenin üzüntüsünün bile sevenlerini coşturup aralıksız konuşmalara giriştiklerini öğrendik.

2. Şems Hazretlerine olan aşktan çılgınlaşanlara Şems Hazretlerinin karşılık verme zamanının geldiğini öğrendik.

3. Allah dostuna aşık olmada, onu sevgili olarak görmede aklın ve sabrın sınırlama koymasının geçersiz olduğunu, coşkun aşık kişiye tesir etmeyeceğini öğrendik.

                          *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D283

Bir şaşılacak kuş var, avladığı avlar, aslanlar.

Senin sevdana düşüp yitenler, canlarına doyarlar.

Neşeli, sağ-esen (Sağlıkla) ömür sürer;

Bu şar (Şehir) halkı, senin yüzünden alt-üst (Çok karışık ve dağınık) olmuş;

Fakat ne altları var ne üstleri.

                            ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                               ***

Neler öğrendik;

1. Allah dostu, sevgili Şems Hazretlerinin şaşılacak avcı kuş gibi gürbüz, cesur ve yiğit kişileri avladığını öğrendik.

2. Şems Hazretlerine güçlü sevgi ve bağlılık duyanların gereksimlerinin yeteri kadar karşılanacağını, yaşamayı sağlayan güç ve dirilikte olacaklarını, neşeli, sağlıkla ömür süreceklerini öğrendik.

3. Şehir halkının çok karışık ve dağınık olarak yaşadıklarını, ne alt olmuş ne de üst olmuş kişileri bilmeden, anlamadan ömür sürdüklerini öğrendik.

                              *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D282

Bir bölük halk, o yandan (Allah dostlarından) bir hikayedir, söyler;

Bir bölük halk da o yandan (Allah dostlarından) bir yardım umar (İster, bekler).

Onlar (Allah dostları), bedenin öte yanında, gizli bir halde yelip yortarlar (Rüzgâr gibi hareket ederler), bir yandan bir yana koşarlar, hep o yanı ararlar.

                            ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLIAjans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                           ***

Neler öğrendik;

1. Halkın bir kısmının ermişlerin, dervişlerin örnek oluşturan, ders veren hayat hikayelerini söylediklerini, diğer bir kısım halkın da Allah dostlarından yardım isteyip beklediklerini öğrendik.

2. Allah dostlarının rüzgâr gibi görünmeden ve hızlıca gelip yardım isteyenleri aradıklarını, yardım ettiklerini öğrendik.

                                *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D281

Sarhoşları muhtesiple (Polisle-zabıta ile) korkuturlar amma herkes de bilir ki muhtesip sarhoş (Hoşa giden bir etki ile kendinden geçmiş, "Manevi sarhoş") oldu.

Bu şarın (Şehrin) halkı erse (Olgunlaşsa) şu sarhoşları ne diye tutup rehin (Geri alınmak şartıyla) almazlar?

                                ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                              ***

Neler öğrendik;

1. Aşk sarhoşlarını kendilerinden uzaklaştırmak için polisle, zabıtayla korkuttuklarını ama polislerin, zabıtaların görev koşulları itibarıyla sarhoş olduklarını öğrendik.

2. Şehir halkı olgunlaştığı takdirde polis ve zabıtaya ihtiyaç kalmayacağını, Aşk sarhoşlarını geçici olarak tutmayacaklarını öğrendik.

                               *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D280

Altını, hırsızların (Başkasının malını-parasını çalan kimselerin) ellerinden kurtarmak için dumana korlar, karartırlar.

Aşık (Allah'a ve Allah dostuna aşırı sevgi ve bağlılık duyan kimse) da kızıl altındır amma yüzü kararmaz (Saygınlığını yitirmeyen, eksiksiz, başarılı olarak yaşar);

Ayaklar altına düşmez (Şerefini, namusunu yere, aşağıya bırakmaz), ellere-avuçlara korlar onu (İşe yarar, değerli halde tutarlar).

                             ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                            ***

Neler öğrendik;

1. Değerli malın çalınmaması için değersiz bir hale getirileceğini öğrendik.

2. Aşık kişi çok değerli olduğu halde kendini kötü bir duruma getirip gizlenmeyeceğini ve kötü göstermeyeceğini öğrendik.

3. Aşık kişinin şeref ve namusunu değerli tuttuğunu, eksiksiz ve başarılı olarak yaşadıklarını öğrendik.

4. Aşık kişinin etrafınca değerli bir halde ve saygı duyulan bir kişi olarak ömür tükettiğini öğrendik.

                                   *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D279

(S.342) Dün, bağ-bahçe, kıştan kurtulduğuna şükrederek sana (Şems Hazretlerine) selam göndermedeydi;

Çiçeklerin yüzlerine senin belirtilerin (Bu olayın ve durumun anlaşılmasına yardım eden alamet, nişan, nişane olarak) vurmuştu (İsabet etmişti).

Yeşillikteki selvi boy atmış, davalara girişmişti (Ülküsü uğrunda sürekli çalışan kimse olmuştu);

Gül, gülerek göz göre-göre kıyametler koparıyordu (Çok kızarak bağırıp çağırıyordu, feryat ediyordu).

                            ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                            ***

Neler öğrendik;

1. Kışın soğukluğundan kurtulan topraklardaki ağaçların, çiçeklerin, güllerin soğuktan kurtulduğuna şükrederek çıplak toprakları süslediğini öğrendik.

2. İnsanın yaşamında da mevsimler olduğunu, mevsimlerin de insana tesir ettiğini öğrendik.

                         *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D278

Gönüller (Kalpte oluşan duyguların kaynağı), semâ'dan (Mevlevi olanların Allah-Allah diyerek kendi etrafında dönmeleri) kararsız (Karar vermekte güçlük çeken, tereddütlü, bikarar, mütereddit) hale geldi;

Bahar bulutunun yüzünden kararları kalmadı.

A gayb âleminin Zühresi (Venüs)(Güzel yüzüyle, yumuşaklığıyla ve sevimliliğiyle, incelik ve zerafetiyle, neşeli ve istekli, güzel huylu kendini gösterir), rahmet (Acıma veya şefkat duygusu uyansın) avucunu aç (Bağış yapmaya başla);

Çünkü şu çalgıcı da, şu avuç da, tef de, şu ney de kâr (Kazanç) kaydına düştü.

                               ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                               ***

Neler öğrendik;

1. Sema yapan Mevlevileri ılık esen rüzgârların baharın habercisi olması, bağ ve bahçeyi yeniden canlandırması, gülü açtırıp bülbülün aşkını ve nağmelerini arttırması, verdiği sersemlikle ne yapacaklarına, nereye gideceklerine karar veremez duruma getirdiğini öğrendik.

2. Allah dostu sevgili Şems Hazretlerinin kendini gösterip bağışlarda bulunmasını Mevlana Hazretlerinin istediğini öğrendik.

3. Sema edenleri coşturan çalgıcıların kişisel kazançlarını düşünmeye başladıklarını öğrendik.

                              *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D277

Azizlerin (Kadri yüce, şerefli, kuvvetli, zorlu ve güçlü, az ve nadir bulunan, soylu ve cömert olanların) gönülleri (Kalplerinde oluşan duygularının kaynağı), ileri gidenlerin (İlerlemişlerin, gelişmişlerin) safını (Sırasını) arar;

Başkalarının gönülleriyse dağınık (Duyguları geniş bir alana yayılmış, bir arada olmayan, birbiriyle bağlantısız, düzeni bozuk, düzensiz, karışık) işlerin peşine düşer.

Halkın gönülleri, boyuna neşe (Sevinç) arar, neşe (Sevinç) ise yüzlerce gönülle, onların (Azizlerin) gönüllerini (Kalplerinde olan duygularının kaynağını) arar.

***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

***

Neler öğrendik;

1. Ermişlerin, erenleri duyguları daima ileri gidenlerin saflarını aradığını öğrendik.

2. Diğer inançlıların duygularının dağınık olduğunu, dağınık işler peşinde olduklarını öğrendik.

3. Halkın neşeyi, neşelenmeyi aradığını, neşenin ise aziz kişileri arayıp gönüllerine yerleşmeyi istediğini öğrendik.

   *

RAVLİ

Azizlerin (Kadri yüce, şerefli, kuvvetli, zorlu ve güçlü, az ve nadir bulunan, soylu ve cömert olanların) gönülleri (Kalplerinde oluşan duygularının kaynağı), ileri gidenlerin (İlerlemişlerin, gelişmişlerin) safını (Sırasını) arar;

Başkalarının gönülleriyse dağınık (Duyguları geniş bir alana yayılmış, bir arada olmayan, birbiriyle bağlantısız, düzeni bozuk, düzensiz, karışık) işlerin peşine düşer.

Halkın gönülleri, boyuna neşe (Sevinç) arar, neşe (Sevinç) ise yüzlerce gönülle, onların (Azizlerin) gönüllerini (Kalplerinde olan duygularının kaynağını) arar.

                            ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

 ***

Neler öğrendik;

1. Ermişlerin, erenleri duyguları daima ileri gidenlerin saflarını aradığını öğrendik.

2. Diğer inançlıların duygularının dağınık olduğunu, dağınık işler peşinde olduklarını öğrendik.

3. Halkın neşeyi, neşelenmeyi aradığını, neşenin ise aziz kişileri arayıp gönüllerine yerleşmeyi istediğini öğrendik.

                        *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D276

Tanrı tapısında (Allah katında) övülmüş dervişler (Allah için alçak gönüllülüğü ve fıkaralığı kabul eden kişiler) vardır;

O (Allah'ın) varlığın ulu baş köşesindedir onlar.

Bakır varlığının altına dönmesini istiyorsan onlarla buluş;

Kimya (Üstün özellikler taşıyan, çok değerlidir) onlardır.

                            ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                             ***

Neler öğrendik;

1. Allahü tealadan başka şeyleri kalpten çıkarıp bütün azası ile İslam dininin emir ve yasaklarına uyan, mal ve mülke gönül bağlamayan kimse olarak dünyada ve ahirette mutlu kişi olduğunu öğrendik.

2. Tarikat veya bir şeyhe bağlı olan öğrenci, sufilerin hayat tarzına uygun bir hayat süren, disiplinli ve ölçülü yaşamaya, böylece manevi olgunluğa ve ruhi yüksekliğe ulaşmaya çalışan kişiye derviş dendiğini öğrendik.

3. Allah'ın övdüğü dervişlerin baş köşede kıyamete kadar özgür, etken, mesut bir şekilde yaşayacaklarını öğrendik.

4. Allah'ın övdüğü dervişlerin uygun insanı olgun, olgun insanı hayvani bir hayata mahkum olmuş aklını kurtararak dirilten, bolluk oluşturan kıymetli duruma getirdiklerini öğrendik.

                             *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D275

Kanlı göz yaşları içinde şekerler gibi tatlı-tatlı gülüşün, kâretti (Kazanç sağladı) bana;

Görünüşte bağlamadın beni amma dünyada ancak sen bağladın beni, sana bağlandım ben.

Ahdin (Antlaşma) nerede, andın (Söz verişin) hani buyuruyorsun;

Ahdinde (Sözünde) durmayışın, senin ahdine, senin andına döndürdü beni.

                        ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                        ***

Neler öğrendik;

1. Mevlana Hazretlerinin kanlı gözyaşlarına karşı Allah dostu, sevgili Şems Hazretlerinin tatlı-tatlı gülüşü ile Mevlana Hazretlerinin çok kazanç sağladığını öğrendik.

2. Görünüşte Mevlana Hazretlerinin Şems Hazretlerine bağlandığı anlaşılsa da aslında Şems Hazretlerin Mevlana Hazretlerini kendine bağladığını öğrendik.

3. Şems Hazretlerinin Mevlana Hazretlerine verdiği sözleri tam yapamadan kaybolduğunu öğrendik.

                          *

RAVLİ