(Mevlana Hazretleri
Şems Hazretlerini anlatıyor)
3660. Dil (Sevgi, istek, düşünüş, anma, hatırlama gibi kalpte oluşan
duyguların, günlük yaşamda da kullanılan, sözle ifade eden organ),
anlamlara bir oluktur adeta;
Fakat nerden sığacak oluğa deniz
(Geniş alan)?
Can dünyasının her parçası bir
dünyadır, dünya, asla ağza sığmaz.
Nakkaşların (Yapıların duvar ve tavanlarına süslemeler yapan ustaların
bezekçilerin) nakşını (Yaptığı işlemeyi, el
işini, ince işi), ressamların yaptıkları resmi nerden bileceksin sen?
Sen bir şekilden ibaretsin (Kavramın, düşüncenin, olayın, işin değişik oluş biçiminden
meydana gelmiş), bir bedensin (Canlıların maddi
bölümünden meydana gelmişsin) ancak:
Canı ne bileceksin sen?
Zaten davul sesini duymazsın;
Gizli sırlardaki (Aklın erişemediği, açıklanamayan, çözülemeyen) remizleri
(Simgelerini) nerden bileceksin sen?
Küfrünün (Tanrının varlığı ve birliği gibi dinin temellerinden sayılan inançları tanımadın,
kabul etmedin) kefinden (K harfinden)
bile haberin yok daha;
İmanın (Güçlü
inancın) gerçeklerini nerden anlarsın sen?
Henüz ayağında diken var, otur;
Bağın-bahçenin yeşilliğini nerden
bileceksin sen?
* Şuna - buna adlar takmadasın
sen;
Bundan geçmeden onu nerden anlayacaksın
sen?
Şekilsizlerde (Belirli biçimi olmayan) ne şekiller (Davranış biçimi, tutum, yol, tarz) var onların
şekillerini nereden bileceksin sen?
Az çene oynat (Konuş);
Çünkü nefis kuyusundasın (Çok dipte, karanlıkta olan isteklerin dışarı çıktığı yerdesin);
O çene topağındaki kuyudan ne
anlarsın sen?
Yağmurun kadrini (Değerini) yeşil ağaç bilir;
Sen kurusun (Canlılığını yitirmişsin), yağmurun kadrini (Değerini) nerden bileceksin sen?
***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1. Dilimizin anlamların aktığı söze ile ifade edildiği yerin gönül olduğunu,
anlamları ne gönlün ne de dilin sözlerine sığmayacağını öğrendik.
2.
Can dünyasının her parçası ifadeye sığacak kadar küçük
olmadığını, sözle anlatılamayacağını öğrendik.
3.
Sıradan birinin ince işlemeleri bilemeyeceğini, vücut
kalıbını gezdireceğini öğrendik.
4.
Sıradan kişinin yüksek sesle söylesen de duymazlıktan
geleceğini, sırlar dünyasından hiçbir bilgisinin olmayacağını öğrendik.
5.
Sıradan insanın ne inancı ne de küfrü olmayacağını
öğrendik.
6.
Sıradan insanın güzel yerleri bilmeyeceğini, dikenli
yerlerde dolaşacağını, can acıtan dikenlerle ömür geçireceğini öğrendik.
7.
Sıradan insanın kendi görüşüne göre isimler, tanımlar
koyup bunlara inanıp ömrünü tüketeceğini, hakikatten haberi bile olmayacağını
öğrendik.
8. Sade görünümlü kişide ne hazinelerin olduğunu bilemeyeceğimizi öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Sıradan biri olarak yaşayanın ne güzelin ne güzelliğin
değerini, ne de yerini bilemeyeceğini konuşup-konuşup ömrünü tamamlayacağını
öğrendik, anladık.
*
RAVLİ