21 Aralık 2016 Çarşamba

DİVAN-I KEBİR 3 CİLT 1490 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri ölüm ve sonrasını anlatıyor)
1490- Tanrı şu dünya otunu (Yiyeceklerin) un-ufak oluverir dedi;
Şu otlakta hayvan gibi ne diye diken çiğner durursunuz?

Haydin, şarap (Tanrı şarabı) geldi küpten, gelin dışarıya;
Kadayıf için, pelte için bedeninizi bulaştırmayın.

Haydin, can güzeli ayna aramada;
Cilalayın da pasını giderin aynanın.

Bu sözlere mahlas (Takma ad) koymaya bırakmıyorlar beni;
Irmak arıyorsanız asıl kaynaktan arayın.

Ölüm gününde tabutum yürüyüp gitmeye başladı mı bende bu dünyanın gamı var, dünyadan ayrıldığıma tasalanmıyorum (Üzülmüyorum) sanma, bu çeşit bir şüpheye düşme.

Benim için ağlama, yazık-yazık deme;
Şeytanın ayranına düşer, düzenine kapılırsan yazık olur, yazık-yazık demenin sırası gelir.

Cenazemi görünce ah ayrılık-ayrılık demeye kalkışma;
Kavuşup buluşmam, o zamandır benim.

Beni kabre indirip bırakınca elveda-elveda deme;
Çünkü kabir, can topluluğunun (Yaşayanların görmemesi için) bir perdesidir.

Batmayı gördün ya doğmayı da seyret;
Güneşe, Ay’a, batmadan ne ziyan geliyor ki?

Sana batmak görünür amma doğmaktır o;
Mezar hapis gibi görünür amma canın (Bedenden) kurtuluşudur o.
                         ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                         ***
Neler öğrendik;
1.    Dünyada yenenlerin ufak tozlara ayrılıp şekil değiştirip toprağa karışacağından önemli olmadığını öğrendik.
2.    Tanrı şarabını geldiği zaman diğer hiçbir yiyecek ve içeceğin değerinin kalmayacağını öğrendik.
3.    Arayışımızın ilk kaynaktan olması gerektiğini öğrendik.
4.    Mevlana hazretlerinin ölümüne üzülmenin doğru olmadığını, aslında ölümle Mevlevi dostlarına kavuştuğunu öğrendik.
5.    Karanlığın aydınlığa, aydınlığın karanlığa dönüştüğünü her gün görmedeyiz, bunun yok oluş manasına gelmediğini öğrendik, anladık.
                              *                                 
İşte böyle yaren;
Dünyada ölmenin aslında ebedi yaşam için doğmak olduğunu öğrendik, anladık.
                               *                                                          
RAVLİ


Popüler Yayınlar