Merzüban adlı olgun bir hâkim
(Bilginlere ders veren) vardı. Nuşirevan, onunla
dincelir, sohbetinden faydalanırdı.
Hâkimin güneş gibi bir oğlu
vardı.
Her bilgiden ona bir kapı
aşılmıştı; her bilgide üstattı.
Kötü bir kişi o çocuğu
öldürdü; babasının canını yaraladı.
Merzüban’ın bir adamı vardı.
O köpeği kısas olarak
öldürmek gerek, dedi.
Merzüban, hemen ona şu cevabı
verdi:
Doğrusu kan dökmenin o kadar
faydası yok.
Ben de bu işte ona eş olayım,
yaşayan birisinin kanını o çeşit ve onu ağlatarak dökeyim; bence doğru değil
bu.
Peki, dediler; öyleyse diyet
al.
O diyetse hiç istemem, dedi.
Oğlumu parayla ölçemem ki.
Kan diyetini yemek, kan
içmekle birdir.
O kötü iş sahibi, iyi bir
işte bulunmadı ki onun yaptığını yapmak bize de gereksin.
Oğlunun kanını dökmek doğru
değilse, neden kendi kanını dökmek hata olmuyor?
*Ömrünü
kaybeden, kendi kanını içmiş demektir.
Ömründen bir iki haftalık bir
zaman kaldı; artık değerli ömrün geçip gitti.
Tutalım şu bir iki hafta
içinde tövbe ettin; geçip giden ömrünü ne yapacaksın?
*
Öğüt:
Sırları bilen o temiz er
şöyle söylemiştir; Şu toraktan yapılma kumarhanede,Adamakıllı oyuna girişip nesi varsa bir gözüne karşılık oynayıp yutulan,
Tutalım ki tövbe etti,
tövbesinde de durdu, bozmadı.
Bozmadı ama gözünü boş yere
elden çıkarmadı mı?
Tövbesi yüzünden ilk safa
geçti ama çıkan gözü tekrar eline geçebilir mi?
Azizim, gönlünden gelen ve
Tanrı’yı anmadan geçip giden her soluğu.Karşılık göstererek kumara giriştiğin bir göz bil; bu ziyanı nasıl giderebilirsin?
*Bir
daha asla eline geçmeyecek olan aziz bir şeyi sakın elinden çıkarma.
**
İlahiname Ferideddin-i Attar M.E. B.
Şark-İslam klasikleri.
*
Yaren,
Kötülük ve haksızlık yapanı,
suç ve günah işleyeni, hatalı davrananı bağışlamak Allah’ın affedici oluşu ve
affın ilahi bir sıfat ve yüksek ahlaki meziyet olduğu için müminler affedici
olurlar.
Affetmek; insanda iyilik etmeye,
fenalıktan çekinmeye olan devamlı ve değişmez olan yetenek, güzel özellik, huy,
erdem
Takvaya yakın olan üstün
özelliktir.
(Bakara
2/ 237)
Kötülük eden kimselerden
değil, onların yaptığı kötülüklerden uzak durmak gerekir.
(Yunus
10/41)
La faile illallah ( işi yapan Allah’tır) unutma.
Musa ile Hızır hikâyesi.
Yine yürüdüler. Nihayet bir erkek çocuğa rastladıklarında (Hızır) hemen onu öldürdü. Musa dedi ki:
Tertemiz bir canı, bir can
karşılığı olmaksızın (Kimseyi öldürmediği halde)
katlettin ha! Gerçekten fena bir şey yaptın.
(Kelf
16/74)
Hızır dedi ki:
Sana sabredemediğin şeylerin
içyüzünü haber vereceğim.Erkek çocuğun ana ve babası, mümin kimselerdi.
Bunu için çocuğun onları azgınlık ve nankörlüğe boğmasından korktuk.
(Kelf 16/ 80)
Zira Hızır bu çocuğun ileride
zalim biri olacağını, temiz birer mümin olan ebeveynine karşı azgınlık ve
nankörlük göstereceğini yahut çocuk sevgisi yüzünden ana-babasının manevi
hayatlarının tehlikeye düşeceğini biliyordu.
Allah bunu Hızır’a
bildirmişti.
*
Yani, her şey Allah’tan
geldiği için kendince adalet sağlayamazsın.
Yani, Fena nasıl olsa
fenalığı yüzünden bir şekilde layık olduğu sona varacaktır.
Sen kendi kendinle vicdani
hesaplaşmaya girme.
Yani, yapılan kötülüğe karşı
kötü davranman iyidir.
Daha iyisini de Hak erleri
yaparlar.
Hak erleri kendisine kötülük
edene iyilik ederler.
Yani, hem affedip, üstelik de
iyilik yapmak ancak İlahi âlemi bilenlerin yapacağı iştir.
*
E yani, Aklını, gönlünü,
duygularını, işini, gücünü intikam almak üzerine aziz olan zamanını düşmanlık
için harcama.
Affet gitsin.
Giden geri gelmez.
Giden nasipten çıkmıştır.
Allah’tan Ümit kesilmez.
Allah aldıysa senin
hayrınadır.
Çok istersen daha iyisini
verir.
Sen sebep ve kişilerle
boğuşup durma.
Senin işin Allah’la
*
RAVLİ