29 Ocak 2017 Pazar

DİVAN-I KEBİR 3 CİLT 2280 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri kendisini anlatıyor)

2280. Gümüş, altın gibi tertemiz, has-halis (İyi ve temiz nitelikleri kendinde toplamış) bir halde, senin için, senin ateşinin ortasına geçip otursak, o ateşi yer-yurt edinsek.

Noksan sıfatlardan arı (Başka şeylerden temizlenmiş) tertemiz zatına and olsun, bütün bunları yaptıktan sonra da gene ne yapalım, hangi iş edeyim diye her yana bakar dururuz.

İşin sonucu şuna vardı, şu karara vardık:
Kendimizi daima tamamıyla hayran bir hale getirelim, şaşırıp kalmış desinler bize.

Şaşırıp kalanlardan şarap sunulduğu zaman da bir sırça yurdu olan gönül evinde yüz binlerce kadeh hazırlayalım.

O gümüş bedenli güzel, dengimizi (Yükümüzü) kucaklayınca biz de sert, serkeş bir tay olan feleği ona râm ederiz (İtaat ettiririz).

Canın özü, o şaraplardan coşunca dünyanın dört bucağı iki adımda boylayıveririz.

Tebrizli Şems’ten bir yüzük aldık mı (Padişahlık göstergesi) binlerce padişahlar padişahı oluruz, binlerce beylerbeyi kesiliriz.

Gamlara (Üzüntülere) batmayayım, gene sevgilinin bulunduğu yere gideyim;
O cennete, o gül bahçesine, o çayırlığa-çimenliğe varayım.

Yapraklar döken ayrılık gözüne doydum, bıktım, usandım, ebedi gül bahçesine, daimi selviye (Uzun ve düzgün vücutlu sevgiliye) gideyim artık.

Ben şu insanlardan sayılmam:
El veda, el veda;
Mezelerin verildiği, sayısız sağrakların (Büyük kadehlerin) sunulduğu meclise gidiyorum ben.
                          ***     
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                         ***
Neler öğrendik;
1.    Mevlana Hazretleri’nin bizlere yardım etmek için uğraştığını, bir işi yaptıktan sonra daha da ne yapayım diye çırpındığını kendisinden öğrendik.
2.    Mevlana Hazretlerinin kişinin kendisine bizzat yapıklarını görün kişinin hayran olup şaşırıp kalacaklarını öğrendik.
3.    Mevlana Hazretleri kendisine hayran olup şaşırıp kalan kişileri gönül evine alıp orada ikramlarda bulunacağını öğrendik.
4.    Allah dostunun yükümüzü üzerimizden alınca canımızın özünü dünyanın her yerine kısa zamanda yükselteceğini öğrendik.
5.    Yükü üstünden kalkan kişinin sevgilisinin bulunduğu yere gitmek isteyeceğini öğrendik.                             
                     *
İşte böyle yaren;
Mevlana Hazretlerinin kendisini sevenleri bırakıp gidenlerden olmadığını, Tanrı ikramının yapıldığı, insanların kendisinden geçip sarhoş edilen yeri sevdiğini ve oraya gideceğini, giderken de kendisini sevip bağlananları da beraber götürdüğünü öğrendik, anladık.
                               *                                                          
RAVLİ


DİVAN-I KEBİR 3 CİLT 2270 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Tanrı’ya gidişi anlatıyor)

2270. Şu girdap (Tehlikeli yer ve durum) içinde can suyu bulandıysa ne çıkar?
Seller akıttık, yardımlar ettik de onu arı-duru (Saf, tertemiz) bir halde yürüttük gittik.

Nice buzları, kerem güneşiyle (Büyüklüğümüzün, asilliğimizin sıcaklığı ile) çözdük (Durgunluktan, soğukluktan kurtararak akıcı hale getirdik), bir güzelce akıttık gitti.

Ne diye açılıp gülmüyorsun, ne diye yaprak gibi titreyip duruyorsun?
Neden ümidin yok bizde, kime ziyan verdik ki?

Ağaç yaprağı gibi tir-tir titreyen yasakçıyı sonucu seçtik de bahçıvan diktik.

Gayb âleminden, “Rabbiniz değil miyim?” dedim sen “Evet” dedin;
Gayb âlemini açığa vurduğumuz zaman ne oldu o evet deyişin?

Gerçeğin eteğine yapış da hemen can bahçesine gel;
Çünkü biz senin o evet deyişini bağ-bahçe haline getirdik.

Sus, baştanbaşa dil kesildin;
Biliyorsun ya, dilin dil değilken onu dil haline getiren de biziz.

Yeryüzünü, gökyüzünü selamla doldursak, köpeklerin gezdiği yerlere ham gümüş döşesek.

Her seher çağı, senden uçup gelen devlet kuşuna candan, gönülden, gözden tuzaklar kursak.

Binlerce temiz gönlü, her yol başına diksek, ellerine kanla dolu bir mektup sunsak da her biriyle sana haber yollasak.
                          ***     
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                         ***
Neler öğrendik;
1.    Hazreti Mevlana’nın Allah’a ulaştıran Mevlevilik yolunu, aşk yolunu kirli yol gibi gösterilmelerini önleyerek tertemiz bir yol haline getirdiğini öğrendik.
2.     Mevlana Hazretlerinin yolundan gidenlerin zarar görmediğini öğrendik.
3.    Dinin yasaklarını aşırı uygulayarak Allah’a ulaşmak isteyenleri hareketsiz bırakan dini anlatanların en sonuncu sırada olduklarını öğrendik.
4.    Allah’ın yaratıp insana sorduğu ilk sorunun sorulduğu yere ve zamana gitmek ve orada verdiği sözü iyice hatırlamak isteyenlerin, gerçeği olduğu gibi göreceklerini, canlarının başkalarına faydalı olacak şekle ulaşacaklarını öğrendik.
5.    İyi kişilerin olduğu yerde bulunmaya çalışmamız, bunun için gerçeğe yapışmamız gerektiğini öğrendik.
                               *                                
İşte böyle yaren;
Söylenen sözleri ikna yoluyla susturmaktan vazgeçip sözlerin değişken olmasını kabul etmemiz gerektiğini, insanların duygu ve düşüncelerinin anlama ve anlaşma yolu için bir araç olduğunu, herkesin yaşamında anlama zamanının farklı olduğunu öğrendik, anladık.
                               *                                                           

RAVLİ

28 Ocak 2017 Cumartesi

DİVAN-I KEBİR 3 CİLT 2260 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri gönlü ve Tebrizli Tanrı Şems’i Hazretlerini anlatıyor)

2260. Şartlar koştuk, sınadık;
Fakat bütün şartlardan vazgeçtik, hepsini de ucuza sattık gitti.

Yerin bir bucağı gökyüzüne döndü amma parça-parça bütün yeryüzünü gök haline getirmedik.

Gökyüzünün damı pek yüce amma bu yücelikten ne gam yiyorsun?
Biz merdiven verdik sana.

Çaresiz bedenini gamlarla (Üzüntülerle) yay gibi büktüysek sana kanat veririz de ok gibi fırlar, gökyüzüne uçarsın.

Can, bedene yardımcı kesildi de yoğunlaştıysa gene onu latif (İnce bir güzelliği olan, hoş) bir hale getiririz, gene can haline sokarız onu.

Şeytan bile olsan biz, şeytanı melek yaparız;
Kurt bile olsan biz, kurda çobanlık ettiririz.

Bir balıksın sen, sonucu (Sonuçta) bal denizine kavuşacaksın;
Fakat biz, binlerce defa o balı ağzına çaldık, tattırdık sana.

Yüce bir dalda arık (Zayıf) bir kuşsun amma bu kutluluk ağacında yuva kurduk sana.

İki (Madde ve mana) âlemin de malını-mülkünü al, çünkü mülk sahibi biziz;
Korkma, gel meclise;
Belimize kılıcı kuşandık (Seninle beraber savaş yapmaya hazırız) biz.

Binlerce zerre (Bütünün en küçük parçası), bu kutbun (Yüksek bilgisi ve yetkisi olan kişi) yüzünden güneşlik elde etti;
Nice kalp kesintileri altın madeni haline getirdik biz.
                          ***     
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                         ***
Neler öğrendik;
1.    Mevlana Hazretlerin Mevlevi olmak için şartlar koştuğunu, sonra da bütün şartlardan vazgeçtiğini öğrendik.
2.    Mevlana Hazretlerinin Allah’ı arayış yoluna girenlere aşkla yardım ettiğini, onlara gökyüzünün en üstünün de üstüne çıkaracak aracı olan merdiveni verdiğini öğrendik.
3.    (Merdivende durulup kalınmayacağını, devamlı çıkmak gerektiğini, sıkıca tutulmayan merdivenden aşağı düşüleceğini, düşünce merdivenin en alt basamağından tekrar çıkılması gerektiğini hatırlayalım)
4.    Dünya yaşamının hilelerle, aldatmacalarla, tuzaklarla, sözünde durmazlığın, dostluğun çıkarı için kurulduğunun yeri, sayısız kıskançlığın oluşturduğu tehlikelerle dolu olduğunu hatırlayıp yücelere çıkmamız, bu tehlikelerin tesir edemeyeceği yüksekliğe çıkabilmemiz için Mevlana Hazretlerinin vereceği merdivenle yücelere çıkmamız, sıkıntılardan kurtulmamız gerektiğini öğrendik.
5.    Mevlana Hazretlerinin bizim değerli sandığımız değersiz olan her ne varsa yok edip yerine hoş ve ince yapıda güzellik verdiğini öğrendik.
6.    Mevlana Hazretleri hedeflediği kişilere küçük örnekler vererek esas deposundan delil sunduğunu haber verdiğini öğrendik.
7.    Mevlana hazretleri bizim zayıf ve güçsüz olduğumuzu bildiğinden bize kutluluk ağacında yuva kurduğunu, verdiği merdivenden çıkarak bu yuvaya çıkmamız gerektiğini öğrendik.
8.    Mevlana Hazretlerinin ve dostlarının bizim için savaş yapmak için hazırlıklarını tamam ettiklerini, bizim de korkmadan o topluluğun içine girmemiz gerektiğini öğrendik.
                               *                                
İşte böyle yaren;
Mevlana hazretleri binlerce küçük insanı öğretisiyle-uğraşısıyla büyüklerin arasına girecek şekle soktuğunu, sahte insanları hakiki kıymetli insan ve çok değerli şeylerin kaynağı haline getirdiğini  öğrendik, anladık.
                               *                                                           

RAVLİ

DİVAN-I KEBİR 3 CİLT 2250 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Allah’ın yarattıklarında aşk olarak kendini göstermesini anlatıyor)

2250. Cana ses geldi:
Gayb âlemine yürü; (İnsanın gözle görmediği ve duygularıyla duyamadığı fakat akıl ve bilgi yoluyla varlığına delil bulunan olan Gayb âlemini Tanrı’nın izin verdiği kadarıyla öğrenmek için hareketlenin); (Enam suresi 59, Bakara suresi 3)

Yürü de mala-defineye kavuş, artık zamanelere (Şu anda yaşayanlarla) düşüp ağlamaya, inlemeye koyulma.

Sen söyle, sen seslen;
Padişahsın sen;
Cevap verme lütfu da sana mahsus, soru sorma bilgisi sana ait.

Güzelim ansızın geliverirse;
Ne bahttır bu;
Güzelim, güzelleri ateşlere yaksa;
Ne devlettir bu.

Hani dün de güzelliği binlerce tövbekâra tövbelerini bozdurmuştu;
Bu gün de gelip çatsa, ne talihtir bu.

Âşıklar bölük-bölük, katar-katar, onu görmek ümidiyle oturmuşlar;
Lütfetse, kerem buyursa;
Ne bahttır bu.

Kılıçlar, silahlar kuşanmış ayrılık ordusunun içine dalsa vuslat (Sevgilileri buluşturmak için savaşan) ordusu, bayrağını yüceltse;
Ne devlettir bu.

Binlerce güller açtırır, öylesine güller ki dikenler bile sarhoş olur;
Gam (Üzüntü) bile güler mi güler;
Bu ne devlettir.

Obur (Doymak bilmeyen) kişinin inadına sofra kurar, nimet de gönül, karnı aç olmadığı halde binlerce kâse yemek yer, şarap içer;
Bu ne talihtir.

Aşk el attı mı beden çevikleşir, tez olur;
Elsiz-ayaksız, gökyüzünün çevresinde koşar durur;
Ne devlettir bu.

Seher çağı, padişah Şemseddin, dünya güneşi gibi hedemsiz-haşemsiz (Hizmet edenleri yanında olmadan) geliverse;
Ne devlettir, ne talihtir bu.
                          ***     
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                         ***
Neler öğrendik;
1.    Allah’ı arayan kişinin gayb âlemiyle tanışacağını burada başkalarının görseler bile anlayamayacakları güzellikler içine gireceğini, Allah’ı görmek için kuvvetleneceği yerde dünyada olmaz denenlerin nasıl olduğunu görerek şüphelerden arınarak tam inanca sahip olacağını öğrendik.
2.    Bir insanın kuvvetlenmesi ve hızlı hareket etmesi için muhakkak aşkı tanıması ve yaşaması gerektiğini öğrendik.
3.    Şems Hazretlerinin bu sevgi yoluyla Allah’ı arayış yolculuğumuza yardım ettiğini, yol gösterip yolumuzu aydınlattığını, sayısız ve sınırsız yardımlarda bulunduğunu, bizi mutlu ettiğini öğrendik.
                               *                                
İşte böyle yaren;
Hazreti Mevlana bize Şems Hazretlerini tanıtarak, aracı olup tanıştırarak herkese nasip olmayacak yücelere çıkmamıza merdiven vereceklerini, merdiveni nereye ve nasıl kurmamız gerektiğini hem öğrettiklerini hem de yardım ettiklerini öğrendik, anladık.
                               *                                                           

RAVLİ

27 Ocak 2017 Cuma

DİVAN-I KEBİR 3 CİLT 2240 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri gönlü ve Tebrizli Tanrı Şems’i Hazretlerini anlatıyor)

2240. Canları zevalden kurtaran varlık-ebedilik güneşinin ışığında her sufi (Allah’ın emrettiklerini yapan, yasakladıklarından uzak duran), nasıl olur da zerreler gibi raksa (Dansa)girmez?

Bunca letafetiyle (Güzellik, hoşluk, incelikle), bunca güzelliğiyle, bunca can bağışlamasıyla gene de ona vurulmayan kişi, ne de kötü kişidir, ondaki sapıklık, ne de kötü bir sapıklıktır.

Kafesten kurtuldun, kanatların açıldı;
Uç-uç hele a kuş, uç geldiğin yere, yurduna uç.

Tuzlu sudan abıhayata doğru yola düş;
Eşik dibinden kalk, can meclisinin başköşesine geç, kurul.

Git-git a can, biz de şu ayrılık âleminden o buluşma-kavuşma âlemine varıyoruz zaten.

Çocuklar gibi niceye dek şu topraktan yaratılmış dünyada eteğimizi tozla-toprakla, taşla-çakılla dolduracağız?

Toprağı elden bırakalım da gökyüzünün yücelerine uçalım;
Çocukluktan kaçalım da erlerin meclisine varalım.

Bir bak da gör, topraktan yaratılmış beden, seni nasıl da çuvala koydu;
Çuvalı yırt da başını çıkar hele.

Sağ elinle havadan inen şu defteri bir tut;
Çocuk değilsin ki sağını-solunu bilmeyesin.

Tanrı’ akıl çavuşuna hadi dedi, ayağını kaldır (Harekete geç, durma, bekleme);
Ecelin eline de hadi dedi, hırs kulağını bur (Tersine doğru çevir).
                          ***     
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                         ***
Neler öğrendik;
1.    Allah’ın emirlerini yerine getirenin zevk almasının ve bu zevkten sema dansı yapması gerektiğini, çünkü Allah’ın emrine yerine getiren inanlı kişinin Allah’ın etrafında yaratılmışların nasıl döndüğünü göreceğini ve kendisinin de bu oyunu yapacağını öğrendik.
2.    Allah’ın güzelliğine, inceliğine, sayısız can bağışlarına hayran olmayan, zevkle kendinden geçmeyen kişinin yanlış yolda olduğunu, kötü kişi olarak tanımlandığını, öğrendik.
3.     Nerden geldiysek oraya döneceğimizi öğrendik.
4.    Bulunduğumuz durumu kabullenmemiz gerektiğini, abıhayatı kazanmak için yola düşmemiz, dipten kalkıp Allah’ın dostlarının bir arada olduğu toplantının başköşesine doğru gitmemiz gerektiğini öğrendik.
5.    Dünyanın bir ayrılık âlemi olduğunu, burada kalmayıp buluşma-kavuşma âlemine istesek de istemesek de varacağımızı öğrendik.
6.    Büyüklere yakışmayacak, küçüklerin yaptığı davranışlardan kurtulup yiğit kişilerin bulunduğu topluluğa ulaşmaya çalışmamız gerektiğini öğrendik.
7.    Gökten gelen iyilikleri bilecek durumda olmamız gerektiğini öğrendik.
                               *                                
İşte böyle yaren;
Aklımızı hareketlendirip hırsımızdan Allah’ın emirlerini yaparak kurtulabileceğimizi öğrendik, anladık.
                               *                                                          

RAVLİ

DİVAN-I KEBİR 3 CİLT 2230 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri gönlü ve Tebrizli Tanrı Şems’i Hazretlerini anlatıyor)

2230. Halden hale giren şu varlık, bu leşten kesildi, ayrıldı (Yücelere değişerek çıkan gönlün bağlı olduğu vücudun isteklerinden çok yorulduğu için sevgi ve ilgisini bitirdi);

Tanrı gölgesi (Koruması), güneşe vurdu (Yakıcı aydınlığını azalttı) da orada bile bir gürültüdür, kopardı.

Geç bunları, hepsini de bir yana bırak;
Sevgili vakitsiz geldi, gerçekten de gecem, Kadir gecesi (Değerli, kıymetli, itibarlı hale geldi), geceme (Leyla’ya ‘Sevgiliye’) de ki:
Ömrün uzun olsun, yaşadıkça yaşa.

Gayb âleminden vahiy gelmeye başlayınca kulak kesil;
Peygamberler usulü da kulaklar, baştan sayılır demiştir.

Çayırlığın, çimenliğin bülbülüsün, fakat Tanrı’nın ihsanıyla çayırlık-çimenlik, bağ bahçe, yel, hatta yüzlerce bülbül olabilirsin.

Âlemdeki olaylara, kısaslara bak da Tanrı’yı gör;
Parmakların işlediği sanat eserlerine bak da akılları seyret.

Akıllı biri sarhoş oldu mu susacağını umma (İsteme, bekleme);
Aç adam ekmek buldu mu yeme deme (İhtiyaçta tercih olmaz).

Sözden, harften geç de su gibi nakışlar kabul eder ol (İşlenmene izin ver), şekilden şekle gir (Değişime direnç gösterme);

Çünkü harf de dünyadandır, ses de;
Dünya da zaten bir köprüden (Geçiş yerinden) ibarettir.

Ululuk eşiğinden şekerler (Tatlı, davet eder) gibi bir ses gelir, gel der cana da can, nasıl uçup gitmez?

Karaya düşen balık, nasıl çırpınmaz, nasıl hemencecik kendini suya atmaz?
Arı-duru denizden dalga sesleri gelip durur kulağına.

Davuldan-tokmaktan “Geri dön de gel” sesini duydukça alıcı doğan (Yücelerde dolanan, aşağıdaki avı hızlı bir şekilde avlayan), nasıl olur da avdan kalkıp padişaha (Efendisi çağırdığı zaman) gelmez?
                          ***     
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                         ***
Neler öğrendik;
1.    Allah’ı arama ve sevmek yolunda olan kişinin vücuduna önem vermeyen kişiye Tanrı’dan yardım geleceğini, buna herkesin hayret edeceğini öğrendik.
2.    Sevdiğimiz Allah dostuyla bir arada olmanın Kadir gecesi gibi çok değerli anlar olacağını öğrendik.
3.    Semadan, yani gayb âleminden gelen Allah’ın buyruk ve düşüncenin bildirilmesini can kulağıyla dinlememiz, içimize iyice kaydederek, işselleştirerek, kendimizden bir şeyler katmadan yerleştirmemizin gerektiğini öğrendik.
4.    Allah’ın yardımı olmadan ses güzelliğine kavuşamayacağımızı öğrendik.
5.    Olaylara, ders alınması gereken anlatılanlara, yok etmek için yapılan uğraşılara bakarak Tanrıyı görebileceğimizi öğrendik.
6.    İnsanların parmaklarıyla işlediği sanat eserlerine bakarak akılları seyretmememiz gerektiğini öğrendik.
7.    Akıllı kimse kendinden geçince içinde ne varsa konuşacağını öğrendik.
8.    Her canlı yaşam için verilen yerde yaşayacağını, insanın dünyada imtihan için yaşayıp esas yeri olan uluların yaşadığı ebedi yere gitmesi gerektiğini öğrendik.
                               *                                
İşte böyle yaren;
Dünyadaki ait gördüğümüz, beğendiğimiz her ne varsa geçip gideceğimiz bir manzara olduğunu, şekillerin, sözlerin, harflerin işlemelerin değişip yok olacağını, bu gerçeği bilerek köprüden dediğimiz bu dünyadan geçip ululuğa doğru hızlı bir şekilde gitmemiz gerektiğini öğrendik, anladık.
                               *                                                          

RAVLİ

26 Ocak 2017 Perşembe

DİVAN-I KEBİR 3 CİLT 2220 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri gönlü ve Tebrizli Tanrı Şems’i Hazretlerini anlatıyor)

2220. Gönül dedi ki:
Senden kırılmaya, sana darılmaya imkân mı var?
Davul çalan olmadıkça davul, nasıl ses verebilir?

Bütün dünya davuldur, davulcu ancak sensin;
Bütün yollar zaten kapanmış seni bırakıp da nereye gidecekler ki?

Cevap verdi de dedi ki:
Kendini davul say;
Gâh (Bazen) davulcu, gâh (Bazen) davul olmaya kalkışma;
Bu aşağılatır insanı.

Can kımıldadıkça şu çaresiz beden kımıldayamaz;
At hareket etmedikçe üstündeki çuval oynamaz.

Gönlün, Tanrı aslanıdır, nefsinse at (Üstüne bindiği taşıt hayvanıdır);
Nitekim Tanrı aslanının (Hz. Ali’nin) bineği de düldül’dü.

Akıl alanı Düldül’e dar geldi (Sıkıntı ve huzursuzluk verdi) de o daracık alandan sıçradı, “Söyle” alanına vardı (Hz. Ali’ye Tanrı sarhoşlarından uygunluktan olgunluğa geçenlerin yabancılıktan çıktıklarından sırları söylemek için yetki verildi).

Ne diye heyecandasın (Güçlü ve çekici duygudasın), ne diye aklın tereddütler (Kararsızlık, durgunluk) içinde;
Hâlbuki âşıksın da;
Hem de dikeninden o gülün biteceği zaman geldi-çattı.

Şu gamdan yüzünü ekşitmiş amma geceysen seher çağı geldi, mahmursan (Sabah sersemi gibi isen) şarap (Tekrar sarhoş olman için) sunulacak diye müjdeler de duydu.

Senin ah-vah edişinden (İnlemenden, sızlamandan)Tanrı’nın rahmet denizi kabardı coştu;
Yollara düşen emelin (Gerçekleşmesi zamana bağlı isteğin), Âmül’e (Bilginlerin yetiştiği şehre) vardı, erişti.

Her şevkin (İsteğin, hevesin), sayesinde şevk verene döndüğü dem (Kendine çeken renk ve koku) geldi;
Boynu vurulan her tutsaklık halkasının, lütfuyla gerdanlık kesildiği padişahlık geldi.
                          ***     
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                         ***
Neler öğrendik;
1.    Görünmeyen fakat varlığı ile harekete geçtiğimiz, bizi yönlendirip hareket ettiren gönlümüzün sesi olmadıkça hareketsiz kalacağımızı öğrendik.
2.    Gönlümüzün Hz. Ali gibi yiğit olduğunu, bu yiğitliği hareketsiz koymamamız gerektiğini öğrendik.
3.    Âşık olan kişinin dikenli daldan gül çıkacağını bileceğini öğrendik.
4.    Âşıklıkta sevinç, korku, kızgınlık, üzüntü, kıskançlık, sevgi ve başka sebeplerle aklımızda durgunluk, ne yapacağını bilemez durumda olabileceğimizi öğrendik.
5.    Aşığın ah-vah edişine Tanrı’nın iyilik yardımının geleceğini öğrendik.
                               *                                
İşte böyle yaren;
Kimden zevk ve heyecan aldıysak özümüzü ona vereceğimizi, böylece tutsaklık diye kabul ettiğimizin aslında padişahlık göstergesi olduğunu öğrendik, anladık.
                               *                                                          

RAVLİ

DİVAN-I KEBİR 3 CİLT 2210 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri suyu-şarabı ve Tebrizli Tanrı Şems’i Hazretlerini anlatıyor)

2210. Davul, “Âdemoğullarını üstün ettik” kanadıyla nasıl uçmaz?
Hele senin gibi bir padişah onu çalarsa.

 A Tebrizli Şems, sen dünyanın güneşisin zaten, fakat daimi bir güneşsin, zevali (Gece kaybolan) olan güneş değil.

Seher çağı, bal denizi haber verdi bana;
O güzelim ceylan gözlerinle bak da seyret dedi, dalga-dalga coşup köpürmede bal denizi. 
     
Şu üç günlük ömrü olan yere, suyun sesinden başka bir şey gelmez;
Fakat o ses de sonucu, yapacağını yapar.

Çalgı-çağanak sesi, su sesidir;
Susuzlar, o sesi duydular mı oynamaya başlarlar;
Azar-azar bu sesten hayat bulursun sen.

Su sana der ki:
Benden yetiştin, benden geliştin;
Gene bana gelirsin;
Önce nerdeysen döner-dolaşır, sonunda gene oraya varırsın.

Canına, başına and olsun, bu su, kelin başına dökülse miskten binlerce büklümler çıkardı o dazlak baştan.

Bu şarap, suyla karışmaz;
Şarap içten boyuna mahmurluk çeker (Sersemletir);

Bu su, mahmurluk (Sersemlik) da vermez;
Sen, sen ol, acele etme hele (Özellikle).

Tüm rahmet gizlice can kulağına dedi ki;
Ne istersen yap, yalnız bizden kesilme (Yoksun kalma), bizi unutma.

Sen bizimsin, bizde seniniz;
Tıpkı gözle gündüz gibi hani;

Ne diye kucağından kalkar da boyuna yanılan, boyuna kötü işlere dalan kişilerin yanına gidersin?
                          ***     
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                         ***
Neler öğrendik;
1.    Şems Hazretlerinin ışığının üstün yaratılmış Âdemoğullarına kıyamete kadar ışık vereceğini, yollarını aydınlatacağını öğrendik.
2.    Önce nerdeysek dönüp dolaşıp yine aynı yere geleceğimizi yani Allah’ın huzurunda idik yine Allah’ın huzuruna çıkacağımızı öğrendik.
3.    Suyun; yaşam verilen canlılara en büyük iyilik olarak verildiğini öğrendik.
4.    Dünya meyvelerinden yapılan şarabın insana sersemlik verdiğini öğrendik.
                               *                                
İşte böyle yaren;
Merhamet (Korumak, iyilik etmek, çaresizlere yardım etmek), acımak, şefkat etmek (Yardıma, muhtaç olanlara karşılıksız severek karşılıksız yardım etmek), ihsan etmek, esirgemek, rahmetin (Tanrı yardımını almanın) özellikleri olup bunlardan ayrılmamamız gerektiğini öğrendik, anladık.
                               *                                                          

RAVLİ

Popüler Yayınlar