31 Temmuz 2016 Pazar

DİVAN-I KEBİR 2 CİLT 3660 İNCİ BEYİT

3660.( Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerinin özelliğini anlatıyor)
Bir zerredir ki güneş, ayağını öpse onun, dönüp de aydınlığına, ışığına bakmaz bile.

A Ay, güneşin inadına bir parla da gözleri kör olsun, bundan böyle aydınlığından, parlaklığından söz açmasın, olmayacak yere çene oynatmasın.

A padişahım, a Tebriz’in övündüğü padişah Şems, bir parla da iki dünya da yücelik, ululuk ışığıyla dopdolu bir gelsin.

A gönül, sabahtan beri bir başka hal var sende;
Öyle coşkunsun, öyle darmadağınsın ki kendi coşkunluğundan, kendi dağınıklığından bu coşkun kulu görmüyorsun bile.

Zayıf gözünde gönüller alan bir sarılık var, ne görmüşsün ki a gönül, o güzelliğe ait sarılıktan da daha sarısın, sararmış solmuşsun?

A gönül, ne ateşsin ki her yelle yalımlanıp (Rüzgârla alevlenip) yücelmedesin, alevlenip gönüllere ağmada;
Hayır-hayır, sen ateşten de üstünsün, yelden de.

Her neysen osun a gönül, ancak ben şu kadarını biliyorum ki şimdi sen, güneş gibi göklerin perdelerini yırtmadasın.

Canım sana feda olsun,
Yarabbi!
Ne incisin (Şekil değiştirmeyen kıymetsin) sen a gönül, ne gök değerini bilir, ne müşteri.

Otuz yıldır, Mecnun gibi deli-divane oldum, senin ardında koştum durdum;
Hem de bir adada yelip yorttum ki ne kuruydu, ne ıslak.

Haberim yoktu ki varlığın tümü senmişsin;
Benim fikrimse, imanla, kâfirlikle oyalanıp durmadaydı.
                          ***   
DİVAN-I KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             **
Neler öğrendik;
1. Şems Hazretlerini överek harekete geçirebileceğimizi, parlaklığını görebileceğimizi öğrendik.
                              *
İşte böyle yaren;
Şems Hazretlerinin tanımamız gerektiğini, varlığımızı kaplayacak güçte olduğumuzu, imanla, kâfirlikle uğraşmakla vakit kaybetmememiz gerektiğini öğrendik, anladık.
                              *

RAVLİ

30 Temmuz 2016 Cumartesi

DİVAN-I KEBİR 2 CİLT 3650 İNCİ BEYİT

3650.( Mevlana Hazretleri Allah’a dönüş yolunu anlatıyor)

Dedim ki:
Ölmüş at  (Ölmeden önce ölmeyi bilmeyenler ve başaramayanlar (Hadis)) böylesine yolu nasıl alabilir?
Dedi ki:
Bizim yolumuz semizlikle (Şişmanlıkla) alınamaz.

Hızır’ın gölünde geminin kırık, delik olması gerek;
Gemiyi kırmazsan demir atar, kalakalırsın, gezip gidemezsin, yol alamazsın. (Gönlümüzün kırık olması, başkası tarafından istenmemesi gerekmektedir)

Dünya bir geçide benzer, kırık ayakla (Çok etkilenerek) geç o geçidi (Maddi âlemden mana âlemine);
Sağlam ayakla (Aklına bağlı kalarak) bu köprüden geçemezsin.

Çünkü geri dönüş, gelişin zıddıdır, ona aykırıdır;
Geri dön” (Nur suresi 28) serseri bir kulakla (Önemsemez olarak) dinleme.

Can, o Ay yüzlüye toprak kesilsin;
Müşterisi (Alıcısı)Tanrı onun;
Öylesine bir Ay ki ne gökyüzü onu görmüş, ne insan, ne peri.

Varlığından çıkmış, soyunmuş, insanlık kalmamış onda;
Aydın can gözü açık, haberler getiren can kulağı açık.

İnsan-insan olalı, melek-melek olalı, ikisinin de gözü o cana o dilbere karşı kapalı, onu ne insan görebilmiş, ne melek.

Âlem onun hükmünde, fakat bundan ne övünç ona?
Çünkü bir uğurdan âlemi yaratan, onun.

Bir deniz ki en aşağılık, en değersiz boncuğu bile inci haline getirir, hâşâ (Olmaz öyle şey), artık inciden söz mü eder o deniz?

Öyle bir zerre o ki böyle bir ışıkta oynamaya lâyık (Uygun değerde);
Çünkü güneş gibi, Ay gibi yüzlerce aydın varlıktan ayrılmış da, hiçbirine aldırmamış o.
                          ***   
DİVAN-I KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             **
Neler öğrendik;
1.    Allah’a ulaşmayı çok istememiz gerektiğini öğrendik.
2.    Allaha varlık, sağlık ve zenginlikle ulaşamayacağımızı öğrendik.
3.    Allah’a maddi âlemden geçip mana âlemine geçmekle yol alabileceğimizi öğrendik.
4.    Allah ile birlikte olduğumuz zamana geri dönme isteğinde olmamız gerektiğini öğrendik.
5.    Allah’a dönüş yolunu gösteren kişide aydın can gözü açık. Allah’tan haberler getiren can kulağı açık kimse olması gerektiğini öğrendik.
                              *
İşte böyle yaren;
Allah’ın en değersiz en aşağılık varlığı bile çok değerli hale getirebildiğini öğrendik, anladık. 
                              *

RAVLİ

29 Temmuz 2016 Cuma

DİVAN-I KEBİR 2 CİLT 3640 İNCİ BEYİT

3640.( Mevlana Hazretleri Allah dostu Şems Hazretlerini anlatıyor)
A boyuna vurulup duran, tokatlar yiyen tef, ne de mazlumsun (Uysal, haksızlığa uğramış, boynu bükük), ne de sabırlısın (Olacağı ve geleceği telaş göstermeden bekleyensin);
A sırlar söyleyen (Gizli olanı anlayışımıza sunan), gizli şeyleri açıklayan ney, ne de keramet (Ermiş kişilerin yeteneklerinin) sahibisin.

Sus, beyit düzüp (Meydana getirip) durma;
Senin evine konuk olan ne beyitlere sığar, ne evlere-konaklara.

Gonca gibi dudağını yum da gül gibi ağızsız, dudaksız gül(İçinden gülümse);
Böylece de hiç kimsecikler bilmesin ne nimete eriştiğini (Yararlanılan olanaklara ulaştığını), nasıl bir lütfun (İyiliğin) içinde olduğunu.

A kutlu padişah, A Tebriz’in övündüğü Şemseddin, sırları bildir (Açıkla), ulaştır bize;
Haber ulaştırmanın ehlisin (Ustasısın), elçilerindensin sen.

Büyücülük haramdır, Tanrı büyücülükten uzaktır;
Fakat sen öyle bir büyücü sevgilisisin ki sana haram (Yasak, suç) değil.

Düğümleri bağla, aç, büyücülük de budur zaten;
Bağışla, kap-al, yücelik de bundan ibaret.

İçinde inci olan denizi gördük, fakat incinin içinde deniz var desem nasıl inanılır, kim inanır bu söze?

Helal büyü geldi de kol-kanat açtı;
Babil kuyusu da (Büyücülük de) masal oldu, Sâmiri hikâyesi (Ses çıkartan öküz de) de.

Altın heybesini ortaya koydu, kusurlu mal alıyor;
A âşıklar, Ay’ın müşteri olduğunu kim görmüş?

Bugün çarşıdan at seçiyordu;
Baktım, sırtı yaralı atları, arık (Zayıf-cılız) yedek beygirleri alıyor.
                          ***   
DİVAN-I KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             **
Neler öğrendik;
1. Şems Hazretlerinin çok özel ve güzel biri olduğunu öğrendik, anladık.
                              *
İşte böyle yaren;
Şems Hazretlerinin kıymeti belirlenemeyecek kadar pahalı biri olduğunu, onu satın alarak güce hiçbir zaman ulaşamayacağımızı, istediğimizi ona yaptırmamızın mümkün olmadığını öğrendik, anladık.

Şems Hazretlerinin yaralılara, zayıflara satın alıp iyileştirip yetiştirdiğini öğrendik, anladık.
                              *

RAVLİ

28 Temmuz 2016 Perşembe

DİVAN-I KEBİR 2 CİLT 3630 İNCİ BEYİT

3630.( Mevlana Hazretleri Allah dostu Şems Hazretlerini anlatıyor)

Ormanlardaki aslansın, güneş gibi bir yüzün var, amma tuttun da havuzun çevresinde dönüp dolaşmaya koyuldun, derken havuza düşüverdin.

Atını getirsinler, pek çevik bir binicisin sen.
Şerbet sunsunlar, mahmurluğun (Sarhoşluğun verdiği sersemlik) var senin.

Geceleri, gündüzlere dek ne uykun var, ne kararın, kutluluğun kapanmış, baht, uykunu dağıtmış.

Ayaktan düştün, elden çıktın;
Elsiz-ayaksız ol, ne diye aza (Organlarının) kaydına düşüyorsun?

Tanrı meydanında elsiz-ayaksız  (Dünyalık bir şeyi elde etmek için uğraşın yoksa) bir topa döndün (Seni istedikleri tarafa atılmaya hazır oldun) mü meydan senindir, çevgenle (Topa vuran değnekle) meydanda döner durursun.

Yüzünü kıbleme (Bana bak) döndür (Mevlana hazretlerine yönel), Elham oku (Allah’a şükret);
Çünkü ben çağırmadayım seni, beş ayetsin sen.

A akıl, canınla oyna, niçin şişeye sığınmışsın?
A can, şarap getir, neden mürüvvetin, lütfun yok?

Yürü, misk madeni kesil, çünkü pek temiz bir nâfesin (Sevgilinin güzel kokan saçısın) sen;
Var, baştanbaşa kâr (Kazançlı kesil) kesil, çünkü pek kutlu ticarettesin, ticaretin ta kendisisin sen.

Başıma çık, aklımı-fikrimi al, şarap gibi ferahlık veriyorsun;
Gözüme gir, görüş kesil bana, can gözünün ışığısın sen.

Fakat akıllara-fikirlere sığmazsın, ucun-bucağın yok;
Bedenlere sığmazsın, onlardan da genişsin, onlardan da üstünsün sen.
                          ***   
DİVAN-I KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             **
Neler öğrendik;
1.    Şems Hazretlerinin Allah’ın gönderdiği savaşan bir padişah olduğunu öğrendik.(Bakara 246)
2.    Şems Hazretlerinin Allah’ın zengin olduğunu, Allah’ın her şeye gücünün yettiğini bilenlerden olduğunu öğrendik. (Al-i İmran 181)
3.    Şems Hazretlerinin dünya menfaatinin önemsiz olduğunu, ahretin dünya hayatından daha hayırlı olduğunu bilenlerden olduğunu öğrendik.(Nisa 77)
4.    Şems Hazretlerinin Allah’ın takva sahiplerinin  (Allah’tan korkanların) yaptıklarını kabul ettiğini bildiğini ve uyguladığını öğrendik. (Maide 27)
5.    Şems Hazretlerinin her şeyin yaratıcısının Allah olduğunu bilenlerden olduğunu, Allah’ın bir ve karşı durulamaz bir güç olduğunu aydınlık ve gören göze sahip olduğunu öğrendik.(Rad 16)
                              *
İşte böyle yaren;
Mevlana Hazretlerinin Şems Hazretlerinin sınırsız üstün özelliklere sahip olduğunu bildiğini, kendisine yönelmesini çünkü onun kıymetini ve derecesini bildiğini, buna göre bilinçli davranacağını istediğini kendisinden istediğini öğrendik, anladık.
                              *

RAVLİ

27 Temmuz 2016 Çarşamba

DİVAN-I KEBİR 2 CİLT 3620 İNCİ BEYİT

3620.( Mevlana Hazretleri Allah dostu Şems Hazretlerine sevgiyle bağlanmanın dost olmanın gerektiğini anlatıyor)

A güzelim, Cebrail bile seni görünce yolunu yitirir;
Şu gökyüzü bile ayrılığına dayanamaz, gücü-kuvveti yoktur.

Aşk, gönlü aldı gitti, fakat gönül faydalansın diye götürdü onu;
Hâşâ (Olmaz öyle şey), aşkın ne bir tamahı (Doymazlığı) var, ne bir ticareti.

Aşk öylesine zengindir ki zenginliğinden kimseye minneti yoktur, hiçbir şeye aldırış etmezlik var ya, ona bile aldırış etmez o.

Bunu bana sorma, olgun akla sor, mücevherlerin ayarlarını seçip anlamada onun bir başka mahareti (Yeteneği) vardır.

O bile ne söyleyecek?
Anlayışı kadar laf edecek ancak;
Abdestlinin abdesti bozuldu mu yeniden bir abdest alması gerek.

Akıl vuslat (Sevgili ile buluşma) ümidine düşer de Mecnun gibi koşar-yeler, bir kerecik ziyaret ümidiyle aşka gider.

O yolda aşkın olgunluğunu bulmasa bile kıvılcımlarının parıltısından bir ısılık (Sıcaklık) elde eder ya.

Aşk nurundan ben de aydınlanmadayım, Aklıküll (Tabiat-Doğa) de;
O yüce şekerden ben de bir acı şifa elde edeyim, o da;

O tatlılığın lezzeti âşıklara da tesir etsin de onlarda sarhoşçasına bir hal belirsin.

Can gözümüz Tebriz’li Şemseddin’in yüzünden açılırken ordusu, nasıl olur da gönlümü yağmaya gelir, bilmem ki?
                          ***   
DİVAN-I KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             **
Neler öğrendik;
1. Şems Hazretlerinin Allah’tan çok etkili ve yetkili olduğunu, bütün insanlık âlemini aydınlatacak gücünün olduğunu Mevlana Hazretlerinden öğrendik.
                              *
İşte böyle yaren;
Şems Hazretlerinin Allah tarafından görevlendirildiğini öğrendik, anladık.
                              *

RAVLİ

26 Temmuz 2016 Salı

DİVAN-I KEBİR 2 CİLT 3610 İNCİ BEYİT

3610.( Mevlana Hazretleri Allah dostu Şems Hazretlerine sevgiyle bağlanmanın dost olmanın ve sevdiğinden ayrılığında ne yapmak gerektiğini anlatıyor)
Coştu, deniz oldu da dünya-dünya âlemi kapladı;
Çünkü ona ulular ulusu Tanrı’dan gelmişti buyruk.

Susuza Kevser çeşmesinden bir haber, bir müjde gelir gibi bize de Tebriz’den Şemseddin’den bir işaret, bir müjde var.

Yüzünü görmediniz, şu halde kınamayın beni;
Bir şey hakkında görülmeden verilen hüküm, suçtur, hatadır.

Mum o olduktan sonra pervane nasıl yanmaz?
Öylesine bir selviye karşı nasıl olur da boyum bükülmez.

O Ay yüzlü, kıyamet günü doğarsa kıyamet içinde bir kıyamet daha kopar.

Gökyüzünün bile adını anmaya haddi olmayan o Ay’ın bir başka alameti var, bir başka hali var;
Kendiliğinden yalım-yalım yanıp durmada.

Güzellik, ondaki güzellikse nerde takva, nerde çekinip sakınma?
O ateş gibi bakışlara karşı nerde bir esenlik bucağı?

Gönlüm, her an biraz daha aşkına haris (Açgözlü), biraz daha sevdasına düşmede;
Gönlüm, her an aşkıyla bir başka çeşit kırılıp dökülmede.

A ayrılık, Rabbimiz Tanrı hakkı için bırak beni, yeter artık, bize bu engel oluşların ne vaktedek sürecek?

Pek taş yüreklisin, bu uzayıp giden ayrılık, bir afetle ümit testimi kırmasın, bundan korkup duruyorum.
                          ***   
DİVAN-I KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             **
Neler öğrendik;
1.    Allah’tan gelen bir buyrukla Şems Hazretlerinin Allah dostlarına görünmesi ve onlara gönlünde görür olan Allah’ın dostlar tarafından görmesine izin verildiğini öğrendik.
2.    Mevlana Hazretleri böyle bir güzelliği içinde taşıyan ve dıştan görünen güzelliğe sahip Şems Hazretlerine hayranlıkla saygı gösterdiğini öğrendik.
                        *
İşte böyle yaren;
Şems Hazretleri ile Mevlana Hazretlerin ayrılıkları Allah’ın buyruğu olduğunu, bunu Mevlana Hazretlerinin anladığını, elinde olmadan ve itiraz ederek isyana girişmekten çekindiğini, öğrendik, anladık.
                              *

RAVLİ

25 Temmuz 2016 Pazartesi

DİVAN-I KEBİR 2 CİLT 3600 İNCİ BEYİT


3600.( Mevlana Hazretleri Allah dostu Şems Hazretlerine sevgiyle bağlanmanın dost olmanın faydalarını anlatıyor)

Usta, iksirle (Hayatı ölümsüzleştirme) bakırları nasıl yakar, yok ederse bakıra benzeyen beden de can iksiriyle yok olmuş altın kesilmiş.

Aşk yüzünden iman da şaşırıp kalmış, inananlar da;
Hatta aşk, koca yobaz keşişin zünnarını (Aşırı inancına bağlı, hizmete etmeye kendini adamış Hıristiyan din adamının göstergesi hizmet kemerini) bile yakmış, yandırmış.

Şemseddin’den, Tebriz’den çakan bir şimşek, çakıp gelmiş de yücelerde perde olan bulutu yakmış, sıyırmış gitmiş.

Gönül, sevgiliye bir işarette bulundu mu o yandan da bu elsiz-ayaksız kula, gizlice bir baş işaretidir, gelir.

O çeşit bir işaret ki Elest gününde, inananın da canına gelmişti, kâfirin de hani;
Tıpkı onu okşuyor.

Çünkü kahır (Üzüntü) da o denizlerden gelir, lütuf (İyilik) da;
Taşa da bir buyruk verilmiştir, inciye de.

Taşa, kendi halinde ol, öylece kalakal buyruğu verilmiştir, inciyeyse (Şekil değiştirmeyen değerlere) her an bir başka buyruk vermededir.

Taşa bir resimdir yapılmış, yapan ressam o, put yonan Âzer’den (İbrahim peygamberin put yapan marangoz amcası) her an resme bir buyruk var.

Buyruk inciye geldi de inci eridi, su kesildi;
Aferin, maşallah, ne de aydın buyruk.

Eridikten sonra da yüz binlerce coşkunluklar gösterdi inci, ateşin ıssısından buyruk geldikçe coştu-köpürdü.
                          ***    
DİVAN-I KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             **
Neler öğrendik;
1.    Şems Hazretlerini tanımanın, onu sevmenin, ona bağlanmanın ölümsüzlüğü anlamamıza ve katılmamızı öğretecek ve yaşatacak olduğun öğrendik.
2.    Şems Hazretlerinin değerimize değer katacak, bizi değiştirip daha iyi konuma getirecek kendi başına iş yapabilen, becerikli, akıl veren, akıl öğreten kişi olduğunu Mevlana Hazretlerinin sözlerinden öğrendik.
3.    Şems Hazretlerinin Allah’tan etkile ve yetkili olduğunu, Allah’ın buyruklarını yerine getirdiğini öğrendik.
4.    Şems Hazretleri istediği kişiyi istediği şekle getirebilecek ustalığa, yetkiye, etkiye sahip olduklarını öğrendik, anladık.
5.    Taş yürekli olanlara Allah’ın öylece kal hükmünün uygulandığını öğrendik.
6.    Değerli olmak için çaba gösterenlerin Allah dostlarının sıcaklıklarıyla inci gibi şekil değiştirmeyen değerli bir hale gelebileceklerini öğrendik.
                        *
İşte böyle yaren;
Allah’ın sevdiği kullara gönderdiği sıcaklıktan böyle kişilere yakın olanların, severek bağlananların yararlandığını öğrendik, anladık.
                              *

RAVLİ

24 Temmuz 2016 Pazar

DİVAN-I KEBİR 2 CİLT 3590 İNCİ BEYİT

3590.( Mevlana Hazretleri Allah dostu Şems Hazretlerine sevgiyle bağlanmanın dost olmanın faydalarını anlatıyor)

Zemheri (Kara kış) mevsimine (Çok sıkıntılı zaman ve durumda olan kişi) senin ateşinden bir yalım (Alev) düşse kıyamete kadar kış mevsimi kalmaz, yanar gider.

Yersiz-dudaksız âlemden (Kulak, ağız, dil olmadan konuşulan, anlaşılan, anlaşma olan yerden) aşkın bir ses verdi, bir ün saldı da kulağı olup duyan her can (Can kulağı olanlar), olduğu yerde, bulunduğu durakta yandı, kül oldu.

Bu yakışta ne de lütuf (İyilik yapmak) var, ne de kerem (Büyüklüğün, ululuğun gereğini yapmak);
Yüzünün, güzelliğinin kıvılcımları, canları tapısına çekmiş de bile-bile, isteye-dileye yakmış gitmiş.

O al-al yüzü kızıl şarap, bir ancağız, bir kerecik gördü;
O yüzdeki aşk sarılığı kızıl şarabı bile tutuşturdu, yaktı.

O kıpkırmızı, o al-al yüzü bir kere daha gösterirsen sevdana tutulur da o sarılık yanar gider.

Senin güzelim saçlarından bahsedip duran tabiat, o alnına düşen simsiyah, büklüm-büklüm saçlarından kıvrıla-büküle bir güzelce yanmış gitmiş.

Seni aramak, seni bulmak için göklere kapı açmaya yeltendim, kapı açılmadı, ben şaşırıp kaldım, yandım, yandım.

Ne vakit göreceğim, vuslat yalımlarından  (Sevgili ile buluşma isteğinin oluşturduğu ateşten) bir ateştir gelmiş de o geniş alanda senin ayrılık yolunu yakmış yandırmış, kavuşmuşum sana;

Bense terü-taze (Yeni) şiirimi, güzelim kasidemi yakıp kül etmişim de çörekotu gibi o ateşte oynayıp durmadayım?

Bir yıldırımdır düşmüş âşıkların dükkânına;
Alış-verişi de yakıp yandırmış, parayı da, para sahibini de, malı-mülkü de, kumaşı da.
                          ***   
DİVAN-I KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             **
Neler öğrendik;
1.    Şems Hazretlerinin çok sıkıntılı zamanı ve durumda olanlara yardım ettiğini öğrendik.
2.    Allah yolunda gelişme gösterenlerin kalp gözlerinin açıldığını, gözün ağız ve kulak gibi görevleri de yerine getirdiğini öğrendik.
3.    Şems Hazretlerinin izni olmadan ilahi âleme  girişin olmayacağını öğrendik.
                        *
İşte böyle yaren;
Mevlana Hazretlerinin Şems Hazretlerine olan sevgi, saygı ve bağlılığının ayrılıkla perişan ettiğini, ne yapacağını şaşırdığını öğrendik, anladık.
                              *

RAVLİ

23 Temmuz 2016 Cumartesi

DİVAN-I KEBİR 2 CİLT 3580 İNCİ BEYİT

3580.( Mevlana Hazretleri Allah dostu Şems Hazretlerine sevgiyle bağlanmanın dost olmanın faydalarını anlatıyor)

Canı görmüyorsan güzellere bak, selvi boylarıyla, narçiçeğine benzer yüzleriyle nasıl da bezenip geldiler.

Aşkı görmüyorsan âşıklara bak.
Hepsi de Mansur gibi darağacına neşeli bir şekilde geldiler.

Sevgiliyi gören, onunla buluşan, bu lütfa eren kaynak, ölümün ta kendisinde abıhayat kaynağını buldu, ölümsüzlüğe erdi.

Aşk baharı geldi, can bahçesine gel de seyret;
Dallara, yapraklara bak, hepsi de bunu bildirmede, söylemede.

Bildiriyorlar, söylüyorlar, kıyamet koptu diyorlar, bahçenin ölüleri tekrar dirildi diyorlar.

A gönül, kendinden haberin varsa yürü, sus;
Haberi yokken duyup gelen, söyleyip duran adama dönme.

A yüzlerce harmanı ateşe veren, yakıp kül eden, bundan böyle yakma bizim harmanımızı.

Aşkla granit kaya, kendini bir demire vurmuş;
Bir kıvılcımdır, sıçramış, kayayı yakmış-yandırmış.

Ey güzellik güneşi, sana varmak, ulaşmak için başımı ayak yaptım, fakat hem baş coşup gitti, hem ayak yandı bitti.

Şu zurnaya benzeyen gönlüm, senden bir perdedir, belledi, fakat hem perdesi yırtıldı, hem zurna yandı.
                          ***   
DİVAN-I KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             **
Neler öğrendik;
1.    Aşkı göremiyorsak âşıkları görmemiz gerektiğini öğendik.
2.    Güzelliğe ulaşamıyorsak güzelleri görmemiz gerektiğini öğrendik.
                        *
İşte böyle yaren;
Allah dostunun özelliklerini göremesek bile yüzündeki nuru, güzelliği görebileceğimizi, davranışlarımızın, sözlerimizin değişmesinden diğer durumları da görebileceğimizi öğrendik, anladık.
                              *

RAVLİ

22 Temmuz 2016 Cuma

DİVAN-I KEBİR 2 CİLT 3570 İNCİ BEYİT

3570.( Mevlana Hazretleri yaptıklarımızın faydasını kendimizin göreceğini anlatıyor)

Evet, uzak, yakın beden içindir, Tanrı’ya ne sabah vardır, ne akşam.
Yol, ister cefa ile alınsın, ister vefa ile;
Canından canınadır, senden sanadır, senden nereye gidecek ki?

Güle bak, lütfetti, kerem buyurdu da dikenin yanına geldi;
Gönül, naza-edaya başladı, açılıp saçıldı, çünkü sevgili geldi.

Ay’ı (Karalıkta kalmışların yolunu kendisine yansıyan ışıkla aydınlatanı) seyret, eteğini çemreledi (İşini yapmak için hazırlandı) de ışıklar âleminden çıkageldi;
Doğdu da geceye konuk oldu.

Güneşe (Kendinden ışık verene) bak hele;
Yıldızların padişahıyken tuttu da bez yıkayandan özür dilemek için çıkageldi.

Noktayı hor görme;
Sen şuna bak:
Sevgili, noktanın çevresini dönüp dolaştı, adeta pergele döndü.

Bütün dilberlerin gönüllerini kapan o dilber, şu hasta gönülle ahde, misaka girişmeye geldi.

Şu cana benzeyen aşk, Mustafa’ya benzer, kafirleri imana getirmek için kalktı da gurbete düştü, şu toprak yurda geldi, kondu.

A güzellik ilkbaharı, kuru ağaçlarımızı yeşertmek için lütuflar etmeye, bağışlar saçmaya geldi bize.

Bahar gizlidir amma ettiği işlere bak;
Bağ-bahçe onun yüzünden dirildi, onun yüzünden gelişti, yeşerdi.
                          ***   
DİVAN-I KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             **
Neler öğrendik;
1.    Öğrendiklerimizin, bildiklerimizin, yükselişimizin, ileri yol almamızın kendimiz için olduğunu öğrendik.
2.    Yorulmanın ve dinlenmenin, gece ve gündüzün ihtiyaç olmasının, yaşanmasının, böyle bir zamana bağlı kalmanın insanın vücudunu ilgilendirdiğini, Tanrı’nın böyle bir yorgunluk ve dinlenme zamanına ihtiyacı olmadığını öğrendik.
3.    Tanrı’ya doğru yol almanın faydasını yolcunun kendisinin göreceğini öğrendik.
4.    Güzellikle-çirkinliğin beraber olduğunu kabul etmemiz gerektiğini gül-diken birlikteliğinden anlamamız gerektiğini öğrendik.
5.    Güneşin, Ay’ın, yıldızların bir görevi olduğu gibi her yaratılanın da bu işi yapandan faydalanmak gerektiğini öğrendik.
6.    Sözün sona erdiği yerde sevgilinin kendisini göstereceğini, kendisini sevenin etrafında dolaşacağını öğrendik.
                        *
İşte böyle yaren;
Gizlice olan baharı gözlememiz, anlamaya çalışmamız gerektiğini, gelişmenin sırrını anlamaya çalışmamız gerektiğini öğrendik, anladık.
                              *

RAVLİ

21 Temmuz 2016 Perşembe

DİVAN-I KEBİR 2 CİLT 3560 İNCİ BEYİT

3560.( Mevlana Hazretleri Peygamberimiz Hz. Muhammet’in gemisine binmenin faydalarını anlatıyor)

Kendine gel de sen de elbiseni soymaya (Toplumun üzerine doğru diye baskıladığı düşünceden kurtulmaya) gayret et;
Denizde elbisesiz (Üzerinde bir şey taşımamış) olman, yüzmenin şartıdır.

A bir kat elbise giyinen, kat-kat elbiseler giyme;
Deniz adamıysan bezenip giyinmek yastır (Acı verir) sana.

Tanrı elçisi, yokluk övüncümdür dedi, bu yüzden Mustafa, Yörük ata binmiştir, yürütür de yürütür;
Bütün yüzenlerin de padişahıdır o, denize at sürer gider.

Gemisi vardır (İçinde çok kimseyi barındırır) amma anlayışsızlar sürçmesinler (Yanlış adım atıp dengesini bozmasınlar) diyedir bu;

Yaya için sen de yaya olsan, onunla yolculuk etmek için attan insen yerinde bir iştir bu.

Hile, düzen yeter amma, sen gemiyi tanımaya bak;
Çünkü dünyanın işi büyüdür, simyadır (Adi madeni altına çevirmektir).

Dünya kehribardır, hep saman çöpünü çeker, fakat  (Üzerinde) buğdayı olan sap, kehribara aldırış bile etmez.

Kim deniz yolculuğuna düşerse gemide oturur durur, oturduğu halde yol alır gider, yoldaşları peygamberlerdir.

Ekmek için, yiyim için karada çok yolculuk ettin, gezdin, derdin (Seçip düzgün şekilde bir araya getirdin)-devşirdin (Topladın), denizde d yola düş;

Deniz yolculuğundan sonra kat-kat yücelirsin, fakat en yüce mertebe, yüceliklerden de ayrıdır, dışarıdır.

Kılavuzun razılık oldu mu bu upuzun yolu bir adımda alırsın;
Şu bahçe, uzak değildir sana.
                          ***   
DİVAN-I KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             **
Neler öğrendik;
1.    Toplumun, yaşadığımız çevrenin doğru, iyi diyerek bize kabul ettirmeye çalıştığını, üzerimize değer diye devamlı giydirmeye çalıştıklarını şüpheyle karşılayıp hemen kabul etmememiz gerektiğini öğrendik.
2.    Farkında olmadan, düşünmeden, araştırmasını yapmadan, özgür tercihimizi yapmadan, algı operasyonları ile toplumun bize çok elbise giydirdiğini, bu elbiselerden soyunmamız gerektiğini öğrendik.
3.    Her nereye gidiyorsak üzerimizdeki ağırlıkları atarak gitmemiz gerektiğini öğrendik.
4.    Peygamberimiz Hazreti Muhammet Mustafa’nın yokluğu tercih ettiğini ve sadece Allah’a muhtaç yaşamanın erdem kaynağı olduğunu söylediğini, bu şekilde yaşadığını, bize örnek olduğunu öğrendik.
5.    Yüzme bilmesek de, üzerimizdeki ağırlığı atamasak da doğru gemiye binersek yol alacağımızı, ilerleyeceğimizi öğrendik.
6.    Dünyalık doyumun sonuçlarını bilen insanın başka doyum yolları aradığını, çekimlerine aldırış etmediğini öğrendik.
                        *
İşte böyle yaren;
İnsanların yemek için çok çalışıp karada yolculuk ettiğimizi, başka bir yolculuğa da çıkmamız gerektiğini, en beğenilen yolun Allah’ın razılığını kazanma yolu olduğunu Hazreti Mevlana’dan öğrendik, anladık.
                              *

RAVLİ

Popüler Yayınlar