600- Gönülleri aydın erlerin canları gönül nuruyla
geceyi aydınlattılar, Hintliye (Kara, gece, anlaşılmaz,
kapalı, çirkin, zalime) benzeyen gece, o Türk (Güzel,
aydın, parlak, açık, gündüz, kan dökücü) çadıra geldi diye naralar
atarak kaçtı.
Güzelim
oyunlarla beydak (Satrançta piyade ileri hamle yaptı)
gider ferzin (Satrançta Şahın veziri) olur;
O
kutlu yüzlünün sayesinde beydak gitti de şah oldu.
Geceleyin
ruhlar, makamlarına ulaşır;
Maksatlar
hâsıl olur (İstenilenler meydana çıkıp görünür olur),
gecenin kadrini (Değerini, kıymetini, saygınlığını)
bilip anlayan kişi, gündüz gibi aydın bir gönül elde eder.
Ey
gündüz mahşer (Kargaşa) günü müsün yoksa?
Ey
gece, Kadir gecesi (O yıl içinde olacak şeyler o gece
değerlendirileceği değerli gece) misin yahut da Musa’nın Tanrı
tecellisine (Tanrı’nın doğada veya insanlarda
görünmesine) mazhar (İyiliğe kavuşmuş)
olduğu ağaç mısın sen?
Geceleyin
Ay, yıldızları harman (Savurarak ayırt) eder, ey
gün, yürü, git artık, bak, saman uğrusunun (Aşırma,
hırsızlama) yolu sümbüle (Başak) burcunun
yüzünden samanlarla (Zenginlikle, rahatlıkla,
dinçlikle, düzenle) doldu.
Beden
kuyusunda gaflete dalma (Bedeninle beslemeye uğraşırken
ruhunu beslemeyi unutma, çünkü sadece beden uğraşısı insanları dikkatsizliğe,
karanlığa sürükler) gökyüzü kovasına yapış (Tanrı
ipine yapış);
Yusuf
bu kovayı tuttu da kuyudan kurtuldu, mevkie erdi, devlete erişti.
Mustafa
gibi karanlık gecede arılık (Zayıflık) aramaya
bak;
Çünkü
o padişah bir gece miraç (Allah’a ulaştı, kavuştu)
etti de, eşsiz benzersiz bir hale geldi.
Gece
yüzünden âlem sustu, sen de artık tez canla aramaya, aktarmaya koyul (Herkes uyurken uyanık olarak Allah’ı aramaya başla);
Çünkü
ses, gürültü, halvet yurdunun (Yalnız görüşmek Allah’ın
sesinden başka ses duymamak gerektiğinden) huzurunu kaçırır.
Ey
Tebrizli Şems, sen gece perdesine de muhtaç değilsin, ondan da sıyrılmışsın;
Ne
doğudasın, ne batıda;
İşte
şimdi söz kısaldı.
Vakit
geçti, akşam oldu, güneş kuyuya girdi (Aydınlatma işi
bu günlük sona erdi).
Âşıkların
can güneşi (Şems Hazretleri) de Tanrı halvetine
(İç âlemine, Tanrı âlemine) daldı.
***
DİVAN-I
KEBİR1
MEVLÂNÂ
CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik:
1.
Aydın gönüllü birinin aklımızla bilemediğimiz, göremediğimiz sırları
açıklayarak bizi ışıklandırdıklarını, şüphelerden, acabalardan, tereddütlerden,
sonunun ne olduğu merakından bizi kurtardıklarını öğrendik.
*
İşte
böyle yaren,
Şems
Hazretlerinin varlığıyla dil ile söylemeye gerek kalmadan insanın düşünerek
bulamadığı sorulara cevap verdiğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ