30 Kasım 2013 Cumartesi

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 212

Rûyha baş ed ki deyvân çun mekes
Ber sereş binşeste baş ed çun hares
(Hazreti Mevlana, Mesnevi 3.inci cilt 602 inci beyit açıklaması)

“ Nice yüzler vardır ki şeytanlar sinekler gibi başlarına konmuşlardır da iyilik etmemeleri için bekçiler gibi onları beklerler.”

Evlat!
Böyle bir arkadaştan ayrıl.
(İyilik etmeyi kötü gösteren kişilerin yanından ayrıl)

Hür, bilgin bir arif arkadaş bul ki, seni kendi gibi arif yapsın, körlükten kurtarıp gören yapsın.

Bilgisiz arkadaş seni bilgisiz yapar.
İyi arkadaş seni iyi insan yapar.

Bir an iyilerden başkasıyla hem dem (Sıkı-fıkı arkadaş) olma, bir dem (Zaman) ariflerden başkasıyla mahrem (Yakın) olma.

İyice bil ki, bilgisiz kötü kimsenin dostluğuyla beraber yüce bir talihin doğması, adeta aykırıdır.

                                            ***
Neler öğrendik:
1.    İkiyüzlü, hilekâr madeni olmuş kimseleri Müslüman olan bir kişinin görmemesi daha iyi olduğunu öğrendik.
2.     Herkesten yararlanmak için şeytanla bile işbirliği yapan kimselerin yüzlerine bakmanın ve gülümsemenin yanlış olduğunu öğrendik.
3.    İkiyüzlü hilekârların cehennemlik olduklarını, Tanrı gazabının böylelerinin üzerinde olduğunu, uğursuz olduklarını, böylelerinden uzak durmamız gerektiğini öğrendik.
                                               *                                      
İşte böyle yaren,
İkiyüzlü, hilekâr, üçkâğıtçı kişileri bilmek ve onlardan uzak durmak önemlidir.

Çünkü fenalıklar kolayca gönlümüzde yer eder ve temizlenmesi de güçtür.
RAVLİ DOST yazarak Googleden okumalısın.
                                               *                                                                                                                                                                  

RAVLİ    

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 211

Her harisi hest mahrum ey puser
Çun harisân teg merev aheste ter
(Hazreti Mevlana, Mesnevi 3.inci cilt 595 inci beyit açıklaması)

“ Evlat!
Her haris (Aç gözlü) mahrumdur.
Harisler gibi dünya işinden bir işe hamle eder gibi gitme, teenni  (İlerisini düşünerek acelesiz iş görme, ağır davranmak) ile yavaş git.”

Sen harisliğinden ötürü bu fesat (Karışıklık, kargaşalık, ara bozuculuk) yerinde elde ettiğin fani meta (Elinden gidecek mal) ile sevindin.

Seninle aynı fikirde olanlar da senin gibi cahil ve kördürler.
Sizin işiniz karınca gibi tane toplamaktır.

Arkadaşın da senin gibi haristir (Aç gözlü).
Gönül gözü kördür.

Sen de, arkadaşın da akıbet halinizden (Sonuç olarak) utanacaksınız.
Sen bir Tanrı adamına dost olmadın.

Mahremin (Sırdaşın, çok yakının) de senin gibi nasipsiz baldırı çıplaktır (Yoksulluğa mahkumdur).

Arkadaşın beğenilmez vasıflarla arı kovanı gibi doludur.
                                            ***
Neler öğrendik:
1.    Allah’ın verdiğine razı olarak çok istemek ruh hastalığından korunması gerektiğini öğrendik.
2.     Elindeki ile yetinmesini bilmeyen kişinin hep kendini yoksul sanarak başkalarının elinde olanlara kıskanarak acı çektiğini öğrendik.
3.    Elde edemeyeceğimiz, kontrol edemeyeceğimiz büyüklükte olanları isteyerek elde edememenin acısını çekmenin ruh sağlığımızı bozduğunu öğrendik.
4.    Azlığa fikren inanmamız, az olana kanmamız, inanmamız, inancımızla aklımıza öğretmemiz, sağlığımız için önemli ve gerekli olduğunu öğrendik.
5.    Mevcut çevremizle kalmayıp Tanrı adamını bulup onların değerlendirmelerini öğrenmemiz gerektiğini öğrendik.
                                               *                                      
İşte böyle yaren,
İhtiyaç sınırını belirlemeyenler; isteklerini de ihtiyaç gibi düşüneceklerinden elde edememenin acılarıyla yaşamaya kendilerini mahkum ederler.

Aşırı şekilde kıskananlar elde edemediklerinden dolayı öfkelenirler ve saldırganlaşırlar.

Allah’ın her kişiye ayrı- ayrı verdiklerine itiraz edenler şikayetçi olurlar.
Şikayetçi olanlar aslında Allah’ın taksim ettiklerine itiraz edenlerdir.

Allah’ın taksimine razı olanlar bu kadar bana yeter derler ve dengeli bir ruh sağlığıyla yaşamlarını sürerler.

Çok istemeyi tetikleyenin çok görmekle olacağından bulunacağımız toplumu iyi seçmemiz gerekir. 

Çok istemek; aç gözlü duyuş ve düşünüşe sebeptir.
 Hırslı ve aç gözlü olan sonunda beğenilmeyen bozuk ruha sahip olur.

Bozuk ruha sahip olan uğursuz ve kötülük kaynağı olurlar.
                                               *                                                                                                                                                                  
RAVLİ   


29 Kasım 2013 Cuma

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 210

Ger zi suret biguzerid ey dostân
Cennetest ü gulsitân der gulsitân
(Hazreti Mevlana, Mesnevi 3.inci cilt 578 inci beyit açıklaması)

“ Dostlar!
Eğer suretlerden geçerseniz (Görünüşü önemsemezsen), cennettesiniz, gül bahçesindesiniz, güller içindesiniz.”

Suret gözü (Görünenleri gören göz), suretten başkasına bakmaz.
Ey akıllı adam!

Mana (Anlam) gözünü açmaya bak.
Dünya surettir, ahret manadır.

Suret, akıbet gidince (Yok olunca) mana kalır.
Suret âlemi payidar  (Saygın, rütbeli ve kalıcı) olmaz.

Hiç kimse surette karar etmez.
Bakiy ve ebedi olan mana âlemidir.

Akıllı olan mana âleminde dolaşır.
Sen fani (Yok olacak olan) olan hayallere harissin (Açgözlü).

Ey yiğit!
Öyle kalırsan sonuçta manadan mahrum kalırsın.
                                            ***
Neler öğrendik:
1.    Görünüşü dikkate alanın, önemseyenin, anlam yönüne hiç gitmeyenin akıllı bir davranış içinde olamayacaklarını öğrendik.
2.    Mana yönünden bakan, inceleyen, anlayan ve yaşayanın sonsuza kadar yaşam sahibi olacaklarını öğrendik.
                                               *                                      
İşte böyle yaren,
Suret ve cisimlerle kendi varlığını tanımlayan dua ustası değildir.
Kâinattaki kontrolü ancak uyanık olan gönlün görür.

Şekli ne olursa olsun Allah’a ve onun sevgili kullarına sevgide bulunup hizmet eden köpek bile olsa aslan hükmündedirler.

Suretlerden kurtulursan Hazreti Ali gibi kuvvetli olursun.
                                               *                                                                                                                                                                   

RAVLİ    

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 209

Dih merev dih merd ra ahmak kuned
Akıl rab i nur-u revnak kuned
(Hazreti Mevlana, Mesnevi 3.inci cilt 517 inci beyit açıklaması)

“ Köye gitme.
Köy insanı ahmak eder.
Aklı nursuz, fersiz bırakır.”

Suret şeyhini (Dış görünüşüne bakarak öğrendiklerini öğreten), köy gibi bil.

Mana şeyhi ( Allah yolunda kendini yetiştirmiş insanlarda, alışılmışın dışında birtakım belirtiler ve işlevlerle kendini gösteren gizemsel, dinsel ve büyüsel gücü olan öğretici ) güzel bir şehirdir.

Köyde oturan ahmaktır ki, mamur (Bayındır) olan büyük şehri istemez.

Suret şeyhi hilelidir, başında taç, arkasında hırka, elinde asa ile göz boyar.

Ahmak olan, onu o surette görünce, aldanır da onun elini tutar mürit olur.

Sen suretten geç, manayı iste.
Çünkü manası (Anlamı) olmayan suret (Görünüş) boştur, faydasızdır.

                                            ***
Neler öğrendik:
1.    Allah’a ulaşmamış ve kavuşmamış sadece duyduğu sözlerden ve kitaplardan anlatan öğreticiler insanı ahmak eder, yani aklı gereği gibi kullanma yeteneğini bozar, insanın kafasını bulanıklaştırır, doğru kararlar vermesini engelleyerek aptal duruma sokacağını öğrendik.
2.    Allah’a ulaşmamış ve kavuşmamış yol gösterenler göz boyayıcı ve hileli davranışlarla kendilerine inandırdıklarını, Allah’a gidecek temiz insanların yolunu kestiklerini öğrendik.
3.    Aklını doğru kullanamayanların gösterişe bakarak kendilerine yanlış kılavuz seçtiklerini öğrendik.
4.    Anlamı olanın değerli, faydalı ve dolu olduğunu öğrendik.
                                               *                                      
İşte böyle yaren,

Olgun adamlarından bir gün uzak kalanın aklı bir ay normale dönemez.

Olgun adamlarından uzak kalanın taklitçi olacağını, insanı bilgisiz, kör edeceğini ve sonuçta elde edeceğinin aptallık olduğu kesindir.

                                               *                                                                                                                                                                   

RAVLİ    

28 Kasım 2013 Perşembe

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 208

Şad ezgam şev ki gam dam-ı likast
Enderin reh suy-ı pesti irtikast
(Hazreti Mevlana, Mesnevi 3.inci cilt 509 inci beyit açıklaması)

“ Aşkın gamından (Keder, tasa, dert, elem, kaygı) sevin.
O gam, sevgili ile buluşturan bir tuzaktır.
Aşk yolunda alçak gönüllülük yükseliştir.”

İyi bil ki:
Aşk gamıyla dertli isen sevinirsin.
Mütevazı isen (Gurur ve kibirden temizlenirsen, alçak gönüllü olursan, başkalarından farklı olduğunu bilirsen, gösterişsiz bir hayatı tercih edersen) yükselirsin.

Bu fani (Ölümlü) dünyada ne görüyorsan o hakikat âleminde onun aksini (Zıddını) görürsün.

Bu dünya sevinci, o mana sevincine nispetle (Oranla) gamdır.
Bu dünya rahat, o mana rahatına nispetle elemdir (Ağrı, acı, keder, sancı, dert, gam, sebebi bilinmeyen kaygı).

Suret âlemi (Görünen dünya), bil ki, harap bir köydür.
Mana âlemi ise mamur (Bayındır) bir şehirdir.

Bu harap köye (Dünyaya) takılıp kalan, o muazzam şehri (Mana şehrini) seyretmek istemeyen kimse ahmaktır.

                                            ***
Neler öğrendik:
1.    Allah’tan gelen her şeye razı olmamız gerektiğini öğrendik.
2.    Allah’ı sevenin, Allah’tan gelen her şeye sevineceğini öğrendik.
3.    Dünya âlemine takılıp kalmanın yanlış olduğunu öğrendik.
4.    Mana âlemine ilgi duyarak öğrenmemiz gerektiğini öğrendik.
                                               *                                      
İşte böyle yaren,
Mana âlemini öğrenirsek; bu dünyada hoşumuza gitmeyen çok şeyin ne manaya geldiğini, ne tarafa yönlenmemiz gerektiğini, hangi alana gitmemiz gerektiğini öğreneceğimizi, bilinmeyenleri anlayacağımızı öğrendik.

Fayda ancak Allah’tan gelenle olur, kendi çabamızla elde ettiklerimize sevinmemiz yanlışa götürür sonuçta üzüntü verir.

Allah’tan gelen üzüntüler kulun Allah ile buluşması, görüşmesi için fırsattır.
Şikâyetçiler bu fırsattan yararlanamazlar.
Razı olanlar kendini Allah’ın huzuruna yükseltirler.

Çocuklar gibi dünya oyununa kendini kaptıranlar bu nurlu yolu göremezler, akıllarını oyuna, eğlenceye, mala mülke kullanırlar.

RAVLİ MANA yazarak daha geniş bilgiyi Googleden edinmelisin.

                                               *                                                                                                                                                                   

RAVLİ    

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 207

Ger şeved zerrat-ı âlem hilepiç
Ber kazay-ı âsuman hiçend hiç
(Hazreti Mevlana, Mesnevi 3.inci cilt 447 inci beyit açıklaması)

“ Âlemin her zerresi hilelerle donansa, gökten gelen kazaya karşı hiçtir hiç”

Hakkın kazasından, Hakkın lütfüyle emniyete kavuşursun.
Şu halde ey feryada yetişen, ey yardımı istenilen Allah’ım!
Diyerek ve ağlayarak yana yakıla Hakka niyaz (Yalvarış) et.

Hakkın emrine, canla gönülle itaat eyle ki, O’nun lütuf sütünü O’ndan emesin.
Çalış kendini Hakta fani (Yok) et, riyazetle (Açlıkla) zahmet çek.

O’nun aşk gamıyla gözlerinden yaşlar akıt.
O’nun aşk gamında, çok sevindirici ümitler vardır.
                                            ***
Neler öğrendik:
1.    Gökten ne gelirse gelsin toprağın kabul ettiğini öğrendik.
2.    Allah’tan başımıza ne gelirse gelsin her an Allah’ın emrinde olma bilincinde olmamız gerektiğini öğrendik.
3.    Allah’tan bize takdir edilene itaat etmemiz, terbiyeli davranmamız, isyan etmememiz, rahat olmamız gerektiğini öğrendik.
4.    Gönül alçaklığının toprak gibi olunması ve gökten ne gelirse gelsin hoşlukla kabul edilmesi gerektiğini öğrendik.
5.    Her kaza ve kader olayında Allah’a yalvararak sığınmamız gerektiğini öğrendik.
                                               *                                       
İşte böyle yaren,

Her nimetin aslı göktendir.
Toprağa inip alçalıp can için gıda olurlar
(Hazreti Mevlana, Mesnevi III cilt 462 inci beyit)

Alçak gönüllülükle gökten yere inince insanın cüz’ü (Ufak bir parçası) oldular.
(Hazreti Mevlana, Mesnevi III cilt 463 inci beyit)
                                               *                                                                                                                                                                   

RAVLİ    

27 Kasım 2013 Çarşamba

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 206

Çun kaza ayed şeved teng in cihan
Vez kaza helva şeve drene-i dehan
(Hazreti Mevlana, Mesnevi 3.inci cilt 380 inci beyit açıklaması)

 “ Kaza gelince bu cihan darlaşır.
Kaza yüzünden helva, diş incitir.”

Ey iki cihanı yaratan Allah’ım!
Kötü kazalardan bizi kurtar.

Eğer bizim için kötü kaza yazdıysa onu yok etmeye kadirsin.
Biz, senin çevgenin (Yön veren sopan) önünde top gibiyiz.

Bizi rıza meydanına götür.
O kazayı eğer sen değiştirmezsen kim değiştirebilir?

Rabbim!
Bizim, senden başka yardımcımız yoktur.

Ey sultan!
Biz, senin hükmün karşısında fırtınaya tutulmuş toz gibiyiz. Aciziz.

                                            ***
Neler öğrendik:
1.    Kaza hükmünün Allah’a ait olduğunu öğrendik.
2.    Kaza karşısında insanların güçsüz olduğunu öğrendik.
                                               *                                      
İşte böyle yaren,

Hakka ulaşacak niyaz yapmak istiyor musun?

Temiz, saf ve hüzünlü niyaz:
Ey Allah’ım!
Ey kendinden yardım istenilen!
Ey yardım edici rabbim!” şeklindedir.
( Hazreti Mevlana, Mesnevi III cilt 209 inci beyit)
                                                  *                                                                         

RAVLİ                      

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 205

Gûş-i ser ber bend ez hezl-ü düruğ
Tâ bibini şehr-i can ra bâfürûğ
(Hazreti Mevlana, Mesnevi 3.inci cilt 101 inci beyit açıklaması)

“ Hezillerden (Zayıflıktan, bitkinlik ve bıkkınlık veren sözlerden),yalanlardan baş kulağını kapa ki can şehrini bütün parlaklığıyla aydın göresin”

Ey yardımı istenilen Rabbim!
Canımızı, kereminle (Büyüklüğünle, Ululuğunla) hidayet et (Doğru yolu göster) de can şehrine çek.

Vefasız (Sözünde ve sevgisinde devam etmeyen) ve hileli bu cihan, türlü-türlü düzenbazlığıyla bizi aldatıyor.

Lütfünle, cömertliğinle eğer sen bizim elimizi tutmazsan aşırı hasedi olan şeytan bizi kendine çeker.
Hileleriyle o düşmanın kendine çekmesinden Rabbimiz senin yardımını niyaz (Yalvararak dua) ederiz.

Allah’ım!
Hazreti Mustafa’nın ziyalarla (Nurlu ışıklarla) dolu ruhu hürmetine, kötü kazaları bizim üzerimizden at, iyiye çevir.

                                            ***
Neler öğrendik:
1.    Dünyaya ait sözlerin yalanlarla, hilelerle, iki yüzlülüklerle, aldatmalarla, amaçların gizlenmesiyle dolu olduğunu öğrendik.
2.    Dünyaya ait sözlere önem verenlerin olayların neden ve niçin olduğunu anlamaya çalışırlar; fakat anlayamazlar, işin içinden çıkamazlar ve akılları karışıp ahmaklaştıklarını öğrendik.
3.    Kendi kendimize kalırsak dünyanın kirlerine bulaşacağımızı, Allah’tan yardım istememiz ve Allah adamlarının öğütleriyle kendimizi korumamız ve temizlenmemiz gerektiğini öğrendik.
4.    Allah ilmini öğrenen ve uygulayan kişinin dünyanın kargaşalarından sıyrılıp daha üst makamdan söz ve olaylara bakacağını, doğru yargılara varacağını, doğru seçimler yapacağını öğrendik.
                                               *                                      
İşte böyle yaren,
Doğru bilgi ile doğru görüş ve düşünüş sağlanır.
Yalan, yanlış, taraftar, belirli gizli bir amaç içeren sözler kafa karışıklığına sebep olacağından insan aptallaşır.

Ruhumuzun sağlıklı olması için akıl sağlığımızı korumamız gerekir.
Akıl sağlığımızı korumak için doğru ve kirlenmemiş bilgi kaynağı ile işlem yapmamız gerekir.

Allah bir insanı doğru yola sevk etmezse doğru yolu o kişinin bulamayacağını, başka bir insanın da gayretiyle olamayacağını öğrendik, anladık.

Doğru yolda olmak isteyenlerin, eğriliklerini düzeltmek isteyenlerin, ebedi yaşama kavuşmak isteyenlerin Allah’a yalvararak yardım istemesi gerektiğini öğrendik anladık.

Allah bir kulunu doğru yola yönlendireceği zaman o kulun bir veliyi sevmesini sağlayarak onun vasıtasıyla düzelteceğini öğrendik, anladık. 

RAVLİ ARİFLİK YOLU yazarak Googleden okumalısın.
                                                  *                                                                         
RAVLİ                     


26 Kasım 2013 Salı

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 204

Gûş ra bended tama’ ez istimâ’
Çeşm-i ra bended garaz ez ittilâ’
(Hazreti Mevlana, Mesnevi 3.inci cilt 66 inci beyit açıklaması)

“ Tama kulağı (Hırsla bir şeyi çok isteyen, doymazlık yapan, aç gözlülük gösteren) işitmekten alıkor.
Garaz gözü (Maksatlı, niyetine almış, amaç edinmiş kişi) gördüğünü idrak (Anlayıştan, kavrayıştan, akıl erdirmekten) etmekten bağlıdır (Dikkati maksadına, niyetine, amacına yoğunlaştığı için özü, değerliyi anlayamaz, kavrayamaz, akıl erdiremez, ille de kafasına koyduğunu yapmaya çalışır.) .”

Tamalardan (Aç gözlü olmaktan, hırsla çok istemekten), garazlardan (Ben bunu kafaya koydum, ille de yapacağım düşüncesinde ısrarlı olmaktan) temizlen.

Söylediğimi can kulağıyla dinle.
Bir kulağını aç da sırları işit.

Bu sırları işitmeye baş kulağı müsait değildir.
Kardeş!
Baş kulağı eşekkulağıdır.

Onun için rabbani sırları işitmekten sağırdır.
Gizli sırları işitmek istiyorsan, can kulağından gaflet pamuğunu çıkar.

Takva (Allah emirlerini yapmak, yasaklarından çekinmek) pamuğunu baş kulağına (Allah’ın sözlerini dinle, dünya işlerine fazla değer verme) tıka ve yalandan, dolandan, iç sıkıcı sözlerden onu sağır et.

                                            ***
Neler öğrendik:
1.    Bir şeyi çok istemek bağından kendimizi kurtarmamız gerektiğini öğrendik.
2.    Başımızdaki kulağımız ile dinlediklerimizin hakikati tamamen anlatmadığını, yalan, dolambaçlı yoldan anlatım, içimize ferahlık vermeyen anlatımlarla dolu olduğunu öğrendik.
                                               *                                      
İşte böyle yaren,

Yanlış bir seçimle bir şeyi çok istersek artık gözümüzün körleştiğini, kulağımızın sağırlaştığını öğrendik.

Yani kendine amaç yaptığın, elde etmek istediğin her ne ise ona çok istekli olursan yanlışa düşeceğini bilmelisin.

Doğru ve kaliteli bilgi ve görgü almak için kalp gözünü ve kalp kulağını bilmemiz, etkin hale getirmemiz Allah ilminden haberdar olmamız gerekmektedir.

RAVLİ SIR
RAVLİ KALP GÖZÜ
RAVLİ KALP KULAĞI yazarak Googleden okumalısın.
                                                  *                                                                         

RAVLİ                      

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 203

İn cihan-u âşıkaneş munkati’
Ehl-i an âlem muhalled muctemi’
(Hazreti Mevlana, Mesnevi 3.inci cilt 32 inci beyit açıklaması)

“ Bu cihan ve âşıkları akıbet zeval bulurlar.
(Bu dünya ve bu dünyaya âşık olanlar ölümlüdür)
Fakat hakikat âleminin ehli (Ustası) olanlar, ebedi topluluktadırlar.”

Bu cihan da bu cihan ehli de fani (Yok) olur.
O cihan da o cihan ehli de ebediyen bakiy (Sonsuza kadar) kalırlar.

Bu âlemin ehli böyle olunca Hakkın sırrını onlara söylemek yazıktır.
Bu bayağı (Söz ve davranışı uygun olmayan) adamlara sır söylemek anlayamayacakları için ziyan olur.

Onların kulakları mala altın ve gümüşe olan Tamaları (Doymazlıklar) yüzünden Hakkın sırlarını anlamaktan sağırlaşmışlardır.

Gözleri kulakları tamahlarından (Doymaz kanmaz hırsa sahip olmak) ötürü kördür sağırdır.

Gönülleri paslıdır.
(Gönül aynasına Allah’tan gelen müjde ve uyarıları göremez, okuyamaz, gereğini yapamaz durumda olma hali)
                                            ***
Neler öğrendik:
1.    Mal, para, altın ve gümüşe karşı olan aşırı sevginin insanın hakikati, doğruyu, gerçeği anlatan ve uyaran sözlere ilgisiz kıldığını öğrendik.
2.    Yüksek kaliteli bilgileri öğrenmek isteyenlerin yaşam ihtiyaçlarının dışındaki isteklere sınır koymasının gerektiğini öğrendik.
3.    Yüksek bir toplulukla ebedi olmak isteyenlerin dünya sevgisine bağlanıp kalmaması gerektiğini öğrendik.
4.    Hakikatin ne olduğunu, nasıl işlediğini, ne sonuçlara ulaştığını, fayda ve zararın ne olduğunu bize ancak dünyada bize güç veren, hoş olan davranışların baskısından kurtulduğumuz zaman elde edebileceğimizi öğrendik.
5.    Dünyaya sevgisini verenlere yüksek kaliteli bilgileri vermenin yanlış olduğunu öğrendik.
                                               *                                      
İşte böyle yaren,

İlgi ve sevgimizi sonsuza kadar bizi yaşatacak değerlere yönlendirmemiz, bizi oyalayan, zaman kaybettiren heveslerden kendimizi kurtarmamız gerektiğini önemsersek fayda sağlayacağımızı öğrendik anladık.

Her şeyin sadece gördüğümüz kadar olmadığını Tanrı âleminin düşünce ve hayallerimizden çok daha büyük olduğunu bilmemiz ve öğrenmek için çaba sarf etmemiz gerektiğini öğrendik anladık.

Ölünce yok olmak istemeyenlerin ebedi var olan toplulukta yer edinmesi için sıradan bir insan olmaktan kendisini kurtarmasını gerektiğini öğrendik anladık.
                                                   *                                                                         
RAVLİ                     


25 Kasım 2013 Pazartesi

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 202

Gûş an kes nuşed esrar-ı Celâl
Kö çu sûsen sad zeban uftad lâl
(Hazreti Mevlana, Mesnevi 3.inci cilt 21inci beyit açıklaması)

“ İclali (Büyüklüğünü kabul edip, hürmet edilen) olan sırları, süsen çiçeği gibi yüz dili olduğu halde susup söylemeyen kimsenin kulağı işitir.”

Sultanın sırrını veziri söylemez, belki can ve gönlünde saklar.
Şahın sırlarını onun hadem ve haşemine (Hizmet edenler, emri altında bulunan halk) söylese bu günahından ötürü şah ona öfkelenir.

Bundan ötürü arifler, Hakkın sırlarını, ehil olmayanlardan gizlerler.
Bu cihan âşıklarının, Hak âşıklarının sırlarını anlamaları layık değildir.

Bu cihan da, bu cihanın âşıkları da bakiy (Ebedi) değillerdir.
Hak âleminin ehli (Usta) olanlar, fanilikten (Yok olmaktan) kurtulmuşlardır.
                                            ***
Neler öğrendik:
1.    Sırları sırrın değerini bilen, sırra saygı gösteren, yerinde, zamanında, uygun kişiye bildirene verildiğini öğrendik.
2.    Sırra kendini hazırlamayan kişinin sır söylense bile duymayacağını, anlamayacağını, faydaya çeviremeyeceğini öğrendik.
3.    Sırları canımızda ve gönlümüzde saklamamız gerektiğini öğrendik.
                                               *                                      
İşte böyle yaren,
Sır, sırra uygun yapıda olmayana verilmez.
RAVLİ SIR yazarak Googleden okumalısın.
                                                   *                                                                         

RAVLİ                      

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 201

Çünki mevsufi beevsaf-ı celil
Ziâteş-i emrâz buguzer çun Halil
(Hazreti Mevlana, Mesnevi 3.inci cilt …inci beyit açıklaması)

“ Mademki Ulu Allah’ın vasıflarıyla (Nitelikleriyle) vasıflandın, Halil peygamber gibi nefsanî hastalıklar ateşinden geç, kurtul”

Mademki senin beşeri (İnsani) vasıfların Allah’ın vasıfları oldu, senin zatın (Özün, aslın), Hakkın zatında yok oldu.

Ben, sır dağarcığının ağzını nasıl açayım?
Perdeyi açmaya müsaade yok.

Ey Şahidi!
Sen diline kilit tak, kapıyı açma.
Sırrın gizlenmiş olması iyidir.

Arifler vakıa (Var olan) sırrı bilirler, fakat gizli sırdan perdeyi açarlar mı?
Bayağı (Aşağılık) adamlardan o sırların gizli kalması iyidir.

O sineklerin, bu şekerlerden uzak kalması iyidir.

                                            ***
Neler öğrendik:
1.    Allah sevgisiyle gönlümüzü doldurmamız gerektiğini öğrendik.
2.    Melekler gibi Allah ismini anarak yaşamamız gerektiğini öğrendik.
3.    Kendimizi yok sayıp Allah ile var olmanın sırlarını Hak erlerinden öğrenmemiz gerektiğini öğrendik.
4.    İnsan görünümlü sinek huylu olmaktan kendimizi kurtarmamız gerektiğini öğrendik.
                                               *                                      
İşte böyle yaren,
Devamlı olan tatlılığı, sevinci elde etmek için uygun duruma kendimizi getirmemiz ve Allah’a yönlenmemiz gerekmektedir.

Yolu yöntemi öğreten Hak dostlarını bulup onların kılavuzluğunda doğru yolu bulmamız gerekir.
RAVLİ HALİL TANRI DOSTU OLMAK yazarak Googleden okumalısın.
                                                   *                                                                         

RAVLİ                      

20 Kasım 2013 Çarşamba

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 200

Anki bined o müsebbib ra kıyam
Key nehed dil ber sebeb hay-ı cihan
(Hazreti Mevlana, Mesnevi 2.inci cilt 3787 inci beyit açıklaması)

“ Sebepleri yaratan açıkça gören, cihanın sebepleri üzerine gönül kor mu?”

Dünya sebepleri bir karar üzere değildir.
Aklını başına al da, sebepleri yaratanı iste.

Bu sebepleri mademki O’nun yarattığını bildin, yürü.
Can ve gönülden O’nu iste.

O’nu isteyen, O’nun istediği olur.
O’nu seven, O’nun sevgilisi olur.

Belki de ikilik aradan kalkar, sen O’nda mahvolursun da, yalnız O kalır.

Sendeki beşeri vasıflar O’nun vasıflarıyla değişti mi, artık senin bütün vasıfların O’nun vasıfları olur.
                                            ***
Neler öğrendik:
Allah’ı isteyip O’nda yok olmamız, O’nunla ebedi yaşamamız gerektiğini öğrendik, anladık.
                                               *                                      
İşte böyle yaren,
                                                   *                                                                          

RAVLİ                      

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 199

Tü çu muri begr-i dane mi devi
Hin Süleyman cu çi mibaşi gavi
(Hazreti Mevlana, Mesnevi 2.inci cilt 3704 inci beyit açıklaması)

“ Sen bir karınca gibisin, bir buğday tanesi için koşarsın.
Kendine gel!
Süleyman’ı iste, niçin aldanıyor yanlış yola sapıyorsun?”

Taneden maksat, vefasız (Sözünde ve sevgisinde kararlı durmayan) aşağılık dünyadır.

Süleyman’dan maksat, vergili Allah (Doğru yolu gösteren, doğru hedefi tanımlayan, yolun inceliklerini anlatan, açık ve gizli yardım eden) adamlarıdır.

Sen bu çürük taneyle kanaat edersen, Sâni’in hüsn ü cemalinden (Yüzünün güzelliğini görmek fırsatından) gafil (Habersiz) kalırsın.

Ey bilgisiz!
Daha ne kadar hırsa (Sınırlanmayan isteklere, doymazlığa), hevaya (Başkalarının kolayca yönlendirmesine) bağlanıp Hakkın visalinden (Allah’a kavuşmaktan), cemalinden (Güzel yüzünden) gafil (Habersiz) kalacaksın?

Haydi, kendine gel!
Allah’ın cemalini (Güzel yüzünü) iste.

Bu vefasız cihandan vazgeç.
O, bu sebepleri yokluktan vücuda getirdi.

Sebeplerden geç (Sebeplere takılı kalma).
Sebepleri ihsan (Veren, oluşturan) eden Allah’ı iste.

                                            ***
Neler öğrendik:
1.    Tanrı elerini bulmamız ve yakınlaşmamız gerektiğini öğrendik.
2.    Dünyaya bağlı kalmanın ve dünya isteklerinin peşinden koşmakla esas elde etmemiz gereken güzellikleri göremediğimizi öğrendik.
3.    Tanrı erlerinin her şeyi yaratan ve koşula bağlı olmadan veren Allah’a ulaşma, kavuşma yollarını anlattığını, yardım ettiğini öğrendik.
                                               *                                      
İşte böyle yaren,
Kendi çabamızla elde ettiğimiz çok sınırlı kalır ve umduğumuzu bulamayız.

Allah’ın cömertçe verdiğini, bu verdiğine koşul ve şart sürmeden de verdiğini öğrendik, anladık.

Aklı başında olanın Allah’ı araması ve güzelliklere kavuşarak sevinç içinde yaşaması gerektiğini öğrendik.

                                               *                                                                         

RAVLİ                      

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 198

Dil ferahanra buved dest-i ferah
Çeşm-i köranra usar-i senkulah
(Hazreti Mevlana, Mesnevi 2.inci cilt 3640 inci beyit açıklaması)

“ Gönlü ferahlılar (Sevinçli, rahat) için ferah el (Başkalarına sevinç ve rahatlık verecek duruma gelmek) olur, kör gözlüler için taşlık yerde kaymak (Ayağı kayıp düşmek) vardır.”

Dünya ehli (usta) Haktan uzaklaşmıştır.
Onun için hasistir (Çok aceleci ayartılabilen, kolayca yönlendirilebilen) nekestir ( Cimri, doymaz), kör gözlüdür.

Daima muhataralı (Zarar, ziyan, korku veren) taşlık yerde ayağı kayar, başına çarpar.

Mademki cehlinden (Bilmezlikten), körlükten kalbin dardır (Sıkıntıda, bunalımda), elin cömertlikle nasıl açılır?

Gönlün, Zülcelâl olan Allah’ın sevgisinden boşsa; arzuların yalnız mal ve mülk elde etmektir.

Süleyman’dan (İnsanlara, şeytanlara, cinlere, doğaya hükmeden padişah olmaktan) uzaksın, ayrısın.
Karınca gibi bir buğday tanesi için daha ne kadar dolaşıp duracaksın?

                                            ***
Neler öğrendik:
1.    Doğruyu olduğu gibi göremeyenlerin kör hükmünde olup her an hata yaparak zarara uğrayacaklarını öğrendik.
2.    Sevinç ve rahatlığa yol bulamayanların, kazanım yapamayanların başkalarına sevinç ve rahatlık sağlamasının imkânsız olduğunu öğrendik.
3.    Dünya işlerine kendini kaptırmışların benim olsun, hemen olsun isteğiyle kolayca yönlendirilebileceğini, aldatılabileceğini, tuzağa düşürülebileceğini öğrendik.
4.     Allah’a sevgiyle yaklaşanların Hz. Süleyman gibi hükmeden padişah olacaklarını öğrendik.
                                               *                                      
İşte böyle yaren,
Hükmeden olmak için önce hüküm sahibi Allah’a kulluk etmemiz gereklidir.

Hükmeden olmadıkça toplayıcı oluruz.
 Dünyada topladığımız başkaları için olduğunu sonra ve pişmanlıkla anlarız.
RAVLİ KULLUK yazarak Googleden okumalısın.
                                                   *                                                                         

RAVLİ                      

Popüler Yayınlar