9 Aralık 2012 Pazar

NASIL BAŞLAYAYIM

İnanan yararlanır, yapan faydasını görür.

Temiz olmayana kapı açılmaz.
Temiz olmayan yanlışlarının farkına vararak tövbe etmesiyle temizlenebilir.

Kul hakkı, hak sahibinin gönül rızası ile affolunur.
Vücut temiz ve ruh temiz olarak bütünleşme sağlanmalıdır.

Aklı ilk iş olarak temizlemek, arınmak gerekir.
Bunun için gereken aklı,

A)  Kirli şeylerden kurtarmak.

B)   Bağlardan kurtarmak gerekir. (İç ve dış duyguları, algı ve tepkileri, istemleri, güç ve iktidar tutkularını, kültür düzeyini, dini inanışları, siyasi inanışları, bir yere bağlamı, tarihsel bağlamı, etnik ve aile bağlarını, kültürler ve alt kültürler gibi bize tesir eden unsurları tanımak ve denetim altına almak.)

 
Kirli dediğimiz davranışlar:

1.Hayallerin sebep oldukları.

.2.Zan etmenin (san al) sebep oldukları.

.3.Vehmin (kuruntu, yersiz korku, şüphe, tereddüt) sebep oldukları.

1.Hayal âlemi; baştaki göz ile duygularının oluşturduğu yerine gelemeyecek arzu ve isteklerin akla baskı yapmasıyla olur.

Akıl bu zorlamadan kurtulmak için rüya göstererek veya benzer oyuncakları satın aldırtarak oyun oynamanı sağlar, böylece baskıdan kurtulmak ister.

Hayal âleminde kendini kaybedersin, nerde olduğun bilinmediğinden dostlarının yardımı da ulaşmaz.(tuzaktır dikkat et)

2:Zannetmede esas; çağrışımla esas isteği elde etme yanılgısına düşürmektir.
(Suçlama, cezalandırma, sahip olma duygusu, kontrol altında tutma isteği vb.)

Genelde göz aldatmasını, aklın doğru karar vermemesi için müzik ile gevşetilerek aklın duygularla uğraşmasını, müziğin çağrışımlarıyla hayal dünyasına gidip kaybolmanı sağlarlar.

Bu tuzağa düşenler alış veriş hastası olurlar ve böyle büyülendikleri yerlere sık giderler.

Yani ansal körlük oluşturulur.

Zannını doğru kabul edersen değiştirmek zor olur, doğruyu bulmak da ilk yanlış kanaatin tesiriyle zor olur.(AL, KULLAN, AT )(Kapitalizmin tuzağıdır dikkat et)

3.Vehim veya vesvese aklın tam karar veremediği eksik bilgilerin duygularla tamamlanıp karar aşamasına getirdikleridir.

Zaman yetersiz ve sonuç beklenmediği, yeterli araştırma bilgisine ulaşılamadığında, acele karar verilmesi durumunda görülür.

Aklında sarmal yapar, aynı konuyu sayısız tekrar düşünerek aklını lüzumsuz meşgul eder, yanlışlarına doğru anlamlar yüklemeye ve çevresini de zorlayarak yanlışlarını kabul ettirmeye çalışır.(Tuzaktır dikkat et)

1.Bağlar doğru düşünüp karar vermeni ve karar sonrası davranışlarını kısıtlar, hatta seni hareketsiz bırakır.

Aile bağların, yaşam için beslenme, barınma, giyinme, üreme bağların, Toprak, hava, su, ateş gibi yaşam bağların, hayal ve duygularının oluşturduğu bağlar, bağların zaman içinde oluşturduğu bağların bağları vb. korumak adına yapılan bağlar sorunu ve çözümleri sana bağlar.

Korumayı sınırlamıyorsan karşılıklı bağımlı olursun.
Acıma hissi veya isteklerin yaptırılması için sevgi zorlama aracı olarak kullanılıyorsa çıkmaza gidilir.

Sınırları doğru belirlemek ve sınırlarda ısrarlı olmak gerekir. (tuzaktır dikkat et.)
Bizi etkileyen ve tesiri çok olan duygularımız:

Egemenlik ve ezilmişlik duygusu,
Güç ve güçsüzlük duygusu,

Rahat ve rahatsızlık duygusu,
Yakınlık ve uzaklık duygusu,

Dostluk ve düşmanlık duygusu,
Özgürlük ve bağımlılık duygusu.

ZAM-AN: Farkına varanlar için kısa bir dilimdir.
Bu dünyada ehliyet alman için sınav yapılıp yeterlilik aranıyorsa, sonraki yaşamında nereye yerleştirileceğinin kararı verilmesi için imkanlar içinde sana tanınan bir AN, dır.

YÜZLEŞMEK(AYNA):

Bu gerçeği anlaman için vazgeçilmez bir davranıştır.
Terazinin bir kefesine kendini diğer kefesine herkesin beğendiği ve doğru dediği birini koy.

Yaptıklarını ve yapacaklarını ‘Bu o durumda ne yapardı?’  diye sor.
Alacağın cevaba göre karar ver ve davran.

Doğru olduğuna inandığın maksadı iyi kişilerin kitaplarını okuyarak kendinle yüzleş.
Seni seven, doğru söyleyen, dostuna giderek öz eleştirini yapmasını iste.

Yüzleşmek zordur.
Korkma, kaçma, çekinme.

Sen kendini değerlendirmezsen başkaları senin savunman olmaksızın seni değerlendirirler.

Hayvan gibi yular takarlar, komuta ederler.
Zor da olsa kendi kendine yüzleşmelisin. 

Anlamı anlamaya ilk adımı olan yüzleşmeden korkusuzca başla.
Şimdiki sıkıntı ve zorluklara katlanırsan sonraki sıkıntı ve zorlukları kolayca aşarsın.

Ayna olarak simge edilmiştir.
(Hayvan kendi yüzünü suda gördüğünde ürker ve kaçar)
(Anlam boyutunda doğru anlayış için yapılması gerekendir.)

(Kendi kendine büyüttüğün, güç verdiğin, korkup hayal âlemine kaçtığın veya hayal âlemine kaçmak için bahane bulduğun tuzaktır dikkat et.)

 ÖNÜNE NE KOYDUN, NEYİ BAŞ TACI ETTİN:
Ulaşılması, elde edilmesi İHTİYACIN ise önüne koydukların doğrudur.

Önü koyduğun yani önemsediğin bir müddet sonra vazgeçilmez istek gibi aklına yerleşir ve seni bu yönlü davranışa yönlendirir.

Tuzak bu noktada kurulur; senin için çok önemli diye putu (para, altın vb.) koyarlar ve önemseterek sık hatırlatılarak unutmaman sağlanır.

Güç elde etme ve kullanmada sayısız örneklerle desteklenir.
Görünüşe önem verenlerin iştahları kabartılarak yönlendirilirler.

Sahtecilik başlamıştır ve sende tutku haline getirmek için aktörler oyununu oynamaya başlamıştır.

Yani heveslendirerek tuzağa düşürmüşlerdir ve bu tuzakta istediklerini yapma imkânına kavuşmuşlardır.(Dikkat et tuzaktır)

GÖRÜNENE VEYA GÖRÜNMEYENE ÖNEM VERME:
Görünüşe önem ve öncelik verirsen yaşantını bu esaslara göre düzenlersin. İsteğin artarak biriktirme ve çoğaltma hırsın kontrol edilemez duruma gelir. Yanlış bir yolda ilerliyorsun dikkat et.

Görünmeyene önem ve öncelik verirsen huzuru bulursun ve rahat edersin. Görünüşe önem verenler biriktirir ve yok olurlar.

Görünmeyene önem verenler başlangıçta yok gözükürler fakat ebedi var olurlar. Görünene önem verenler görünmeyene önem verenlerin bir ufak parçasını bile anlayamadan yok olurlar.

Görünene kıymet verenler beynin ön lob’u ile nefs ve şeytanla çalışırlar ve acele karar vererek eyleme geçerler.

Görünmeyene önem verenler beynin büyük lob’u ile çalışır meleklerle beraberlik ve ihlâsa sahipse kalp bölgesinden görünmeyen âleme sarkarlar.

Bu sarkmada mühür vardır.
Mührü ancak Allah açar.

Büyük Hak âşıkları alıştırmak ve tanıtmak için misafir olarak yanlarında götürürler.
Tercih senindir.

Sonucu düşünenler görünmeyene önem ve öncelik verirler.

İSTEK:
İçin önüne koydukların hayal ve zanla çabucak birleşir seni dönüşü zor bir yere götürürler.

İstekler bir müddet sonra seni kontrol eder, yönlendirir ve yönetir, hatta Tanrı hükmü gibi hükmeder.

Bu durumda önündekileri başına koydun demektir.
İsa’viler bu yanlışa önce putla sonra duvarlara resimlerle sonra Allah’ın oğlu diyerek akıllarına yerleştirmişlerdir.(Tuzaktır dikkat et).

İnsanlarda akıl ve dilencilik (isteyici gözle bakmak) diye iki uç davranış vardır; dilenciliği değil akılı öne çıkardığın zaman saygınlaşırsın.

NE ADINA SÖYLEDİN:
Anlayış ve ayırt ediş kişilerin bilgi, düşünce ve niyetlerine göre farklı farklıdır.

Söylediğinin doğru anlaşılması için ne adına (maksadının)söylediğini açık bir şekilde ifade etmen lazım, etmezsen söz ve davranışların anlamı dışına süratle götürülerek menfaatleri istikametinde yeni uyduruk anlamlar yüklerler ki kafa karışıklığına bilinçli olarak sebep olurlar.

Herkes kendine göre anlar ve yorumlar.

Anlam yüklü söz ve davranışların hedefine varması için zanlarla, hayallerle, duygularla yoğrulmaması ve yorumlanmaması gerekir.

Anlaşılmadı ise açık yüreklilikle ‘Böyle anladım.
Doğru mu?’  diye sorulması ve bu soruya sorma imkânı verilmesi gerekir.

SEMPATİ, EMPATİ, DOĞRU OLANI YAPMAK:
Belirli bir gelişmeye kadar (sınırları olan) kendini düşünmek normaldir.

Sınır koyamayanlar ben merkezli düşünerek ve yaparak satın alma gücüne ulaşabilirler.

Ancak; ruh hastalıklarıyla uğraşırlar.

Ruh hastalığını da satın alma gücüyle yok etmeye çalışırlar ki daha büyük hataya düşerler (İdrar ile dışkıyı temizlemek gibi).

Bu sınır doğru olarak tamamlandığında ikinci sınıra atlanır.
Empati dediğimiz: etkilediğimiz kişilerin tepkilerini ön görerek geliştirdiğimiz karar aşamasında düşünme şeklidir.

Evlilikte olan durumlar gibi.

Ben merkezli düşünmeye ve davranmaya devam edip sempati sınırlarına giremeyenler toplum baskısı etkenliğini kaldırdıkları veya kişilerin bu baskıya boyun eğmedikleri zaman boşanma dediğimiz ayrılık olur.

Bu sınır da doğru olarak aşıldığında doğru olanı yapmaya başlarız.
Artık duyuş ve düşünüşlerimiz saygıyla karşılanır.

Kendimize güvenimiz ve çevreye güvenimiz, davranışlarımızda kalite oluşmaya başlamıştır.

AYIRD EDİŞ:
Farkı fark etmek için sadece gözümüze veya başka duyumuza güvenemeyiz. Farkı algılamazsan benzerleriyle aynı işlem göreceğinden hem kendin yanılırsın hem de bilgisizliğin ortaya çıkar.

Yeteri kadar dikkat etmedi isen başkasından sana dikkat etmesini bekleme; çünkü kendi davranışın çevreni etkiler.

Farkı fark etmemek çocuk davranışıdır.

Kaliteden, iyiden, doğrudan anlamaz ancak çocuk için oyun değerlidir.
Oyun yoksa çocuk ilgilenmez.

Çocuk ruhlu olanlarda seçenek aynıdır.

Yani gözüne renkli bir gözlük takınca her şeyi aynı renkte görme yanlışlığına düşme ve gerçeklerden kaçma, hayallere sığınma durumudur.

Unutma ki bu yaşam kölelik düzenidir.
Senin özgürlük isteğin efendini seçmekle sınırlıdır.

İyi efendi seçen kurtulur.
Kölelik eden bir müddet sonra efendi olur.

SÖZ:
Aklın kullanılması için iletişim aracıdır.
Sözle anlar ve anlatırız.

Tanrı katından insanlara verilen en büyük nimetlerden biridir.
Anlamlar söze sığmaz ama bu yolla anlar, öğrenir ve ulaşırız.

Söz doğru, yol doğru olunca hedefe varılır.
Sözün anlaşılması için düşünce lazımdır.

Sözü yazan veya söyleyen kelimelere anlam yükler, okuyan veya dinleyen de kendince bir anlam yükler, yüklediğin anlamla yüklenen anlam aynı olursa ANLAM’I buldun demektir.

DUYGU: Düşünceden önceki ve düşünmeyi sağlayan, besleyen, ayakta tutan, ihtiyaçları belirleyen, tehlikeler karşı koruyan çalışması gereken mekanizmadır. Amacı vücudu hayatta tutmak, yaşama hırsına ihtiyaç duydurmak, rahat yaşamak için birikim sağlamak, korku ve ümit arasında davranmaktır.

Akıl bu duyguları kullanır.

Aklın bu duyguları kullanamayacak olursa hayvan gibi yaşar ve ölürsün. Duygular tutkulara dönüşürse ruhsal hastalık oluşur.

Duygu boş bulunma, dalgınlık, dikkatsizlik, ihmal, endişesizlik, töre ve eski alışkanlıklarla kendini gösterir.

Zaman kavramı ne önce nede sonradır.
Hemendir.

Duygular arzu ve isteklerin akıl tarafından kullanılmadığı, değerlendirmenin, zamanlanmadığın yapılmadığı an hemen atağa kalkan bir yerdir.

Doğru kullanılırsa düşünceye yol açılır.
(İhtiyacın sınırı ve önceliğini imkân doğrultusunda akıl devreye sokularak değerlendirilmelidir.)

HİS VE İSTEME (ANLIK):
Duygudan sonra ki aşamadır.
Akılda yeterli değerlendirme yapılmadan o andaki verilere göre ihtiyaç duyma ve elde etme kararıdır.

Aklını yeterli kullanamayanlar için karşı tarafın kullandığı davranıştır.
Görsel albeni, duyguları harekete geçiren koku ve müzik, bedava yazıları, damak tadını harekete geçiren tanıtıcı ikramlar gibi ihtiyacın olmadığı halde sahip olma isteği oluşturmak.(tuzaktır dikkat et)(Büyük mağazalarda örnekleri çoktur)

Çok insana, düşünceye ulaşmasına izin verilmez, düşünceli davrandım sanır hatta görsel kazançlı birkaç kararı onu aldatır, durdurur ve başarısızlıklarında da bu kazancı hatırlayarak sevinirler.

Doyumsuz davranışlar sergilerler.

DÜŞÜNCE:
Düşünmeyi öğrenmek için inanç gereklidir.
İnanç yoksa düşünmeyi öğrenemezsin.

İnanç beynin kimyası değişmedikçe başkasından düşüncelerini nakledersin. Düşünenler tarafından yönlendirilir ve kontrol edilirsin.

Dört aşaması vardır:
1.Aşama İnanç tamamlanır ve uygulanır.

2. Aşamada Temizlik yapılarak körlük ve sağırlık giderilir.

3.Aşama Anlamaya ve ne ifade ettiğini düşünmeye başlarsın.

4.aşamada anlamları anlamaya başlarsın ve yeni bir anlam çıkartırsın.

(farkı fark etme kabiliyeti oluşur.)

Burada şuna dikkat etmelisin

İlk gördüğün zaman merak ve ilginle isimlendirirsin ya da kavram ve daha önce kaydedilmiş düşünce sözlerini anlamış gibi cevaplandırırsın bu düşünebiliyorsun anlamına gelmez, ancak düşünce kalıplarını aktarırsın.

Karar verme, sonuç çıkarma, nedensellik bağı kurma, problem çözme yolları düşünmeyi öğrenmeye başladığının göstergesidir.

Doğru düşünceye ulaşmak için kavramların üzerine yüklenen anlamları doğru anlaşılması için açmak lazımdır. Doğru düşünmek için sistemli kaynaklar(kitaplar)gereklidir.

SİSTEM yoksa kargaşa vardır, sözler boşunadır, harcanan zaman boşunadır.
Bir takım inandığın düşünce kalıplarını destekleyen sözleri aramakla zaman geçirirsin.

Söz gıdadır, söz ilaçtır, söz beladır.

DOĞRU BİLGİLERE ULAŞMAK:
 Doğru bilgilere ulaşmak için öncelikle doğru bilinen, evrenselleşmiş, kalitesi tartışılmayan ve para kazanmak maksadı olmayan kişiye ulaşmak, sohbetinde bulunmak veya kitaplarını okuyarak anlamaya çalışmakla olur.

Bu aramada doğru bilgileri bulursun ancak bu bilgileri maksadına göre anlarsın.

Maksadın önce kendine sonra iç âleme daha sonra Tanrı’ya ise perdeler birer kaldırılarak doğru görmen izni çıkar ve şartlara tahammülün artar.  

PERDELER:
Perde yabancıların görmemesi için veya aşırı ışıktan korunmak için giriş yerlerine konur.

Aydınlıkta kullanılan, yanmamak veya kör olmamak için koruma amaçlıdır. Karanlıkta kullanılan, gizlilik içerdiği içindir.

Maksadı kötü olmayanlar için gizlilik perdeleri teker açılır.
Ehli olmayanın, çaba sarf etmeyen, isteği olmayanın, hissi olmayanın, aitlik duygusu olmayanın, zorunluluk görmeyenin, yeterlilik izni almayanın önüne perdeler konur, gerçekten ve doğrudan nasip almasına mani olunur.

Sanal ve hayalde bırakılır.

Yolcu bu perdeleri geçerse sonra zarar görmemesi için nur perdeleriyle korunur, alıştıkça perdeler kaldırılarak yaklaşman sağlanır.
(Yani hayatımızın tamamı perdelerledir.)

KAVRAM:
İnsanlarda kavram düşünce ile olur.
Dil ile iletişimin başlangıcı kavramlardır.

Hayvanlar kavram kuramaz.
Duygularla kavram kuramazsın ancak düşünce ile kurarsın.

Kavramın gücü çoktur, adeta silah veya uyuşturucu etkisi yapar.
Bu kavrama biçimini iyice öğrenmemiz lazımdır.

Kafa karışıklığına ve bunun olumsuz sonuçlarına engel olmak için kavramların ne adına söylendiği açıkça belirtilerek kavram kargaşasına engel olmalıyız.

Doğru kabul ettiğimiz, saygı duyduğumuz kişilerin kavramsal açıdan birbirine benzer gözüken ifadeleri tarif kültürü ile benzer gözükür, zıt gözüküyorsa daha anlayış durağına gelemediğini anla. Öne çıkan görüşleri anlarsak kavram kargaşasına mani oluruz.

Büyük yalancılar kavram kargaşasından yararlanarak yanlış düşünmene ve yanlış davranmana sebep olurlar.

Ancak zarardan sorumluluk almazlar, böyle yap demedik diye kıvırırlar.
Diğer bir gurup ta inanç kalıplarını kavram olarak sunarak senin aklını inanç dünyasına gönderir adeta büyüler ve senin birikimlerini (para, mal Vb.)kendi elinle verdirirler.(dinleme ve görme körlüğü),(Bu konuda çok tuzak kurarlar).

ZEKÂ (ANLAK):
Kavramları karıştırmaktan kurtulamadığın zaman kendine seçtiğin kavramlarla benzer bir dünya kurarsın.

Bu dünyada tüm oyuncuları kendin hayalinle oluşturur, burada en yetkin aktör rolünü kendin oynarsın.
Bu role uymayanları ayıklarsın.

Bu doğal dünyadan bağımsız hareket etmeni sağlar.
Sıkıntı halinde sığınacağın ikinci adres oluşturursun.

Bu dünya serbest davranabilme sağladığından tercih edilir.
Anlam; düşünceden sonraki duraktır.

Verilerin ne manaya geldiğini, ifadelerin neyi içerdiğini, benzerliklerin, farklılıkların, genel ve özel durumların ayırt edilmesi, birleştirme ve yapıştırma özelliğinin nereye kadar kuvveti olacağı, beş duyunun algılarına yorum katılmamış olması, zaman kavramı içinde tahmini sonuçlar çıkarma gibi davranışlar anlama sürecinde olduğunu gösterir.

Zekânın az olması veya çok olup kavram kargaşasına uğramışsa namaz kılarak, oruç tutarak, iyilik yaparak yaşamak sakinlik verir.

AKIL:
Sorumluluklarını yerinde göstermek için imkân, zaman, doğal şartlara göre neyin daha verimli olacağına karar verendir.

Aklın en verimli hali mana âlemini hedeflemiş olmasıdır.
Duyguların önde ve üste olduğu zaman aklın uyarıları dinlenmez, böyle olanlara kör ve sağır denir.

Uyarılar, ikazlar zarar görene kadar görülmez ve dinlenmez kişi kendini sersemleşmiştir.

Duygular bilgi ile oluşmasına rağmen düşünceye kullanım izni vermez, adeta bir bardak suda boğar. Kişiyi içine kapar.

Arzularını yaptırmak için aklın tamamını kullanmaya, kendisini ve etkili olduğu kişileri kullanmak için zorlar.

Tanrı akıl vermediğine hesap sormaz.

HATIRLAMA VE ANI:
İyi öğrenen, öğrendiğiyle diğerleriyle bağ kurabilir hem çabuk öğrenir, bilgileri gündemde tutmaya çalışır.

Edindiği bilgileri kendisi ile bağ kuramayan kavrayamaz, önemini değerlendiremez, çağrışım ağı kuramaz ve duygularıyla tepki verir.

Düşünceden hatırlamaya atlayamaz.
Anlamı anlamanın bu kademesinde gücünü kullanamaz.

Aşırı anı yüklemesi yapan yeni bilgilere yer bırakmaz; Anlamak için yer olmadığından başlangıçta kabul etmez eğilimine girer, söylenenlerin kaynağını unutur, söylenenleri unutmaz bir müddet sonra kendi değerleri gibi sunuş yapar.(Bilinç dışı hırsızlık)

Buraya kadar aklımızı kullanmadan önce bize acele ettirilerek, duygularımızın akla ihtiyaç yokmuş gibi davrandırarak, hemen karar vermemizi sağlar, tesadüfî başarı sağladığımız davranışımızı gündeme getirerek kendine hak etmediği güveni sağlar.

Güveni her kaybettiğinde bu davranışını hatırlayarak kendine güven sağlar.

DERT-DERMAN:
Dert, akılla birliktelik sağladığı zaman görüşün sağlamlaşır, akla beğenilen gözü görüşü veren derttir.

Dert dermandır, dertten kaçma, her solukta derdini artırmaya çalış.
Sabret, şükret, zarardan, ziyandan, zahmetten sızlanma çünkü o zahmet senin faydan içindir.

Üzülme bu zahmetten yüzlerce kar gelir.

Dertten şikâyet etmeyenlere Tanrı’dan iyilikler gelir.(Tanrı’dan hesap sormaya kalkışırsan edepten uzaklaşırsın ki seni pes ettirene kadar belalar devam eder.)

Her şeyin doğrusunu ALLAH bilir.

SIKINTI ve KURTULMA:
Kişi sıkıntının sebebini anlamak, algılamak ve gidermek için rahatından sıyrılıp çözüm arayışına girer.

Zorluklarla uğraşıp çözüm arar.
Yer ve makam değişeceği zaman sıkıntı verilir.

Sıkıntıyı hoşça karşıla gerekeni yapmaya çalış.

Devamlı sıkıntı:
Tanrı’nın verdiklerine farkına varamayan ve Tanrı’ya hesap soranlar devamlı sıkıntı çekerler.
Şükredenler sıkıntıdan kurtulurlar.

GAYB:
Yakın olmayana gizli olan, göze görünmeyen, saklanan sözlük manasıdır. İmanın ilk temelidir.

Duyu organlarıyla anlayamadığımız, düşünce yoluyla anlayabildiğimiz, tesirinden varlığa giderek anladığımız veya benzer ve çağrışım yaptıran durumlardan istifade ile kavrayabildiğimiz ve aklımızla kabul ettiğimiz var olan varlıklara deriz ve tereddüt etmeden inanırız.

Kabiliyeti olan anlar.
Cahil ve ahmakta bu kabiliyet yoktur ve bunları anlatmak bunlara zarar verir. Cahil ve ahmak kişi bu konuda uğraşmamalı namaz, oruç, hayır ve ihsanlarıyla iyilik yapmalı ve sakinliği bulmalıdır.

Gayb bilgisini ile dünya menfaatine kullanmayacaksan sırlar elde etmeye başlarsın.

ALLAH için SEVMEK ve NEFRET ETMEK:
İmanın ikinci temelidir.

Allah için seversen yaptıklarının tüm karşılığını Allah’tan bekleyeceğinden dilencilik ve tüccarlık kişiliğinden kurtulur, kişilere olan beklentin yok olur. Senden iyilik görenler sana karşılık vermek için bağlanmaz, bağımsız doğru kararlar alırlar.

KABUL ETMEK:
Kabul etmekte zorlanıyorsan aklınla gönlün arasındaki uyumu bulamamışsın demektir.

Öncelikle güvendiğini taklit ederek, duymak istediklerini söyleyerek güvenini kazan sonra doğru olanı bulmaya, anlamaya, davranış biçimi olmasını sağlayarak kapasiten kadar ilerle.

Kabul etmek rahatlık verir, huzur verir, güven verir.
Ancak kabul etmiş gibi görünmek kendine ve çevrene sahte davranmaktır ki en başta kendi kişiliğin, saygın ve sevgin kaybolur.

YÖNLENME VE YÖNLENDİRİLME:
Ortamın oluşturduğundan başlangıçta iyi seçim yapmalısın.

Kişileri tesadüf dahi olsa söylediklerinde doğru ve her zaman geçerli olduğunu araştır.
İsabetli bilgi ve öneri sunana yakınlaşmalısın.

Şunu unutma ki değerli şeyler bulunduranlar kendilerine çalınır korkusu ile yaklaştırmazlar.

İhtiyaç olarak yola çıkarsan isteklere ulaşırsın, istek olarak yola çıkarsan ihtiyacını bile karşılamayan durumlara düşersin.

Ayıpları gündeme getirip değişme sağlanma yüzleşmenin güzelliklerindendir, ancak ayıpları başkalarını ayıplayarak aşağılarsan yanlışsın.

Bazı insanlar yanlışı benimseyip işin gereği gibi kabul eder. Seninde bu yanlışı yapman zorunlu gibi tepkiye meydan vermeden, normal bir davranış gibi sunar ve senin yanlışa karşı direncini yok ederek oldubitti ile kabullenmeni sağlarlar.(Tuzak dikkat et)

GÖZ VE GÖRÜŞ:
Görüş sahibi olman için tarafsız doğruları anlayan, duygulara bağlı olmayan, hislerle istikamet değiştirmemiş, doğruyu doğru algılayan bir göz ve doğru anlaması için ışık da gereklidir.

Dikkat etme ve maksada uygun anlam yüklemelerle doğru anlama ulaşırsın ki görüşe sahip olursun.

GENELLEŞTİRME:
Aklı bağlayan, kilitleyen, kaygı ve kuşkuya götüren zannetmenin en kolay uygulanabilir yanlışa giden yoludur.

Sakın bu yola girme.

Canlı ve düşünebilen varlıklar kişiye özeldir Kişi olarak düşün, yorumla, araştır, güven.

Sonra beraberliklerinden birliktelerinden yani ortak ulaştıkları değerleri bul, kabul et, sende olmasını arzu ve ifade et.

Baştan genelleşme yapmak en büyük hatalardan biridir.

SAYGILI OLMAK ve SEVMEK:
Varlıkların tümüne ayırt etmeden saygılı olmalısın, Tanrı bazılarını sevmeni, bazılarını sevmemeni ve yakınlaşmanı senin zarar görmemen için yasaklamıştır.

AMA: Farklı bir yere götürülmeye başlanırken kullanılır.
Dikkatli olup farkı fark ederek dinlemelisin, sakınmalısın.

İNANÇ İLLİZYONU:
Kur’an hükümlerini kullanılarak toplarlar.

Topladıklarına Kur’an okuyarak gönül kapılarını açarak savunma mekanizmasını açarlar, Peygamberimizin hadislerini ve ilahileri kullanırlar.

Yardım yapmanın, iyilik yapmanın mükâfatlarını anlatarak öldükten sonra iyi bir yaşam vadiyle para vermeye yönlendirirler.

Cebindeki tüm paranı verdirirler.

Sen cennette yer aldım sevinciyle sevinerek hem para verirsin hem de bu sahtekârlara dua edersin, Bu illüzyona aldanır yine gidersin, Dünyalık kazanç vaadiyle seni devamlı sorgulamayan müşteri haline getirirler.

(Halen inanç üzerinden, sevap adı altında halkı sömürüyorlar, göstermelik işlerle devam ediyorlar

SORUN, BUNALIM, KIRİZ:
Gelişimsel olabilir.
Bebekten ölüme kadar süren gelişmelerde karşımıza çıkar.
Öncelikle düşünülmesi ve fark edilmesi, uzmandan yardım alınmalıdır. Durumsal olabilir.

Ölüm, işsizlik, emeklilik, hastalık, ayrılık gibi nedenlerden olabilir.

Yapılması gerekenler:
1. Sorun açıkça ortaya konmalıdır.

2. Hoşgörü ile karşılamak ve yaklaşmak lazımdır.

3. Kolay ulaşılabilirlik sağlanmalıdır.

4. Uzman tarafından yönlendirilmelidir.

5. Nedeni fiziksel ve ruhsal diye tanımlamamız gerekir.

 
Yapılmaması gerekenler:

1.Yok sayma ve kaçma.

2. Yüzleşmekten kaçınma.

3. edenlerin gerçeğe dayalı olması lazım.

4.Kabul etmemekte ısrar.

5. Sorumluluk almada isteksizlik(Abartma yapma, duygusal suçlama).

TÜKETİM DÜRTÜSÜ

Tek bir şey almaya gider birçok şey alarak döner.

Lazım olmayan maddeleri de satın alabilir.

Alış veriş sonrası pişman olur, bu alış verişi kendinin yapmadığına inanır.

Tepki yüksek olursa saklamaya başlar.

Maddi sorunlar karşısında sevgi ve saygı bozularak ayrılığa neden olur. Durdurulması zor istektir.

Nedenleri:

1. Titizlik gibi hastalık olması(İlaçla tedavi ediliyor).

2 Manik depresyonda olması.

3. Kaygı bozuklarında olur.

4. Sıkıntı halinde ferahlamak isteğinde olmak.

5. Güvensizlik duygusu.

6. Yalnızlık duygusu.

7. Yetersizlik duygusu.

8. Kişisel ve toplumdan yeteri destek alamama gerçeği.

 
ÇÖZÜM:

1. İlginin değiştirilmesi lazımdır.

2. Alt inip nedenleri aramak ve halletmek lazımdır.

3. Yönlendirmek için hücum edilen olmaktan uzaklaşmak lazımdır.

4. Kontrol yöntemlerini kullanmak lazımdır.

5. Alış veriş yerine gidip alış veriş yapmamak yapmaktan daha haz verici olduğunu yaşamak lazımdır.

 
DÜŞÜNME VE FELSEFE:
Düşünce sisteminde felsefenin yeri olmamalıdır.

Felsefe düşünceyi belli bir yöne sürüklediğinden istediğin verimi alamazsın.. Doğruyu arayış, doğruyu bulma, doğruya gitme, doğru ile kaynaşma arzu ve isteği olmalıdır.

Kitaplarından bize gelen bilgiler detaylı,  misalli, hikâye edilmiş şekliyle yani anlayışımıza sunulmuştur ama kafa karışıklığına neden olmuştur. Bu zamanda doğrulara ulaşmada çok zorlandığımız zaman dilimindeyiz. İletişim araçları kavram kargaşasına, doğruları sulandırmaya, doğruları bulandırmaya çalışıyorlar.

Adeta aklına saldırıyorlar.
Bunu düşün, bunu konuş diye seni meşgul ederek kullanmaya hazır tutuyorlar.

YÖNLENDİRME:
Vaat etme yoluyla mutlu olacaksın hissini vererek düşünmeyi öğrenmemişleri müşteri etmek için kullandıkları metodudur.

 İlginin veya gücün bir parçası olarak bu bütünü kendi isteklerine ulaşabilecekleri umudunu vermekle kazanırlar.

Tüketimi tetiklemek için kendi ürünlerini öne çıkartırlar, heveslendirerek almanı sağlarlar.

Çok uluslu şirketlerin uyguladıkları yoldur.(Tuzaktır dikkat et)

1.    Görünüşüne aldanmadan farkı fark etmelisin.

2.    Tuzak ve düzen dünyada bu şekilde kurulmuştur.

3.    Sonucuna göre başlangıçta karar vermelisin.

4.    Doğruyu arama ve yaşamak için aklını kullanmalısın.

5.    Zor olsa dahi, gerçeklerle yüzleşmelisin.(öz eleştiri)

6.    Aklını bağlayan bağlardan kurtulmalısın.(Sorumluluklardan değil)

7.    Kişiye kıymet vermelisin, kişinin imkânlarına kıymet verirsen aldanırsın.

8.    Öne ne koyduğuna dikkat etmelisin, öne koyduğunu zamanla baş tacı edersin.

9.    Yani öne ne çıkartılıyorsan dikkatli olmalısın.

10.Kimi yüce, kimi aşağı tutuyorsan yönelişin o yönedir.

11.Nimet sunuldu ise hak edişin yok anla, teşekkürle başla sonra uyum sağla.

12.Unutma ki gözün olsa bile karanlıkta göremezsin, gösterecek ışık lazımdır.

13. Eski toplumların sözü iyidir ancak, kişilerin anlamadan yorumlaması bu yolu bozmuştur.

14.Sorumluluğunu yapmamak için sebep arama.

15.Kulaklarını açta iyi dinle senden ne isteniyor.

16.Gidişatında durakları belirlemelisin ki enerjini duraklara göre kullanabilesin..

17.Sana fayda verecek fidanı aramalısın.

18.Seven sevdiğiyle bir olmak ister.

19.Sakinlik ortamı sağlayıncaya kadar kızgının üzerine gitme.

20.Anlaşma ve iletişimin devamı için; Orta yol bulunması lazımdır.

21.Küçük gören sürülür.

22.Ders almayan âlim olamaz.

23.Yaşarken nefsin canına yapışıktır, Yavaş yavaş ayırt, nefis yerine iman yapıştırırsan ebedi yaşarsın.

24.Aklını bağlayan, düşünceyi kilitleyen, kararlarını ve harekelerini kısıtlayan bağlar hareketsiz, kararsız bıraktığından farklıkların farkına vararak kurtulmalısın.

25.Kavram kargaşasından kurtulmak için sık sohbet etmek lazımdır.

26.Ölüm diriliktir, padişahlık kulluktadır.(tabana vurma)Eğer bu sözü doğru ve geçerli algıladıysan devam etmelisin.

     25.   Emredilen değişmeyen,işaret edilen anlamı kesin olursa farz olur.     

Emredilen zan olursa işaret edilen kesin olursa vacip olur.

     26. Kimi öğütlüyorsan kimi yüceltiyorsan er geç onun yolunda ve onunla olursun.

     27.Kendine özel gerçeklerin farkına vararak yanlış ve yüksek beklentilere girmemelisin.

      28.Önemsemediğin, kıymet vermediğin düşünce kalıpların içine inanç, davranış, söyleyiş ve sanıları koymamalısın. Koyarsan mutsuzluk havuzu oluşturursun.

      29.Kendini bilmek, tanımak, istemek suretiyle kendi gücünü tanır beklentilerini şekillendirebilirsin.

Beklenti de esas kendi gücündür, başkasının imkânlarını kullanmak, dilenmenin zorlayarak elde etme yoludur.

       30. Nasihat almayanı kendi haline bırakmalısın. Aklı deneme yanılma yoluyla öğreniyordur. Güven problemleri yaşayanlar bu yolu tercih ederler.(Bu yolda olanlara yanındayız ancak sana karışmıyoruz demeliyiz.

       31. Beklentine kavuştuğun zaman gevşememeli, gücünün yettiği kadar daha sonraki beklentine yönlenmeliyiz.

       32. eklentilerine hayal üzerine eklersen, ulaşamadığın zaman ortada kalırsın çünkü bu senin hayalin, benim değil. Yalnız sana ait.

       33. Kabullenmede zorluk yaşıyorsan sersemlemişsindir demektir. Başına gelen, seni rahatsız eden durumları affet, bağışla, yapısına vererek aklını bağlayan bu durumlardan kurtul.

       34. Plan yaparken tek bir plan yapma. Şartlar ve zaman uygun olmayabilir, o halde a,b,c,d, gibi değişik planların olmalı ki şaşkınlaşmayasın.

       35. Beklentilerin gerçekçi olmalıdır, paylaşma ve kullanma, beklentilerine göre değil, güce ve imkâna göredir.

       36. Karar vermeden önce etkilenenlere sorulmalı, olur alınmalıdır.

Emri vakilerle yol alamazsın, yalnız kalırsın.

        37. Satın almak için harcadığın zaman ve emeğe, para vermek için o kadar zaman ve emek sarf edebilmelisin.

        38. Beklentileri bir kişide yoğunlaştırmak yanlıştır. Ulaşılmadığın zaman komple yıkım olur.

        39. Beklentin yatırım olmamalı, kendi imkân ve şartlarını değerlendirmeden beklenti içine girmemelisin.

       40. Evin yanarken herkes su getirsin yangını söndürsünler diye beklersin, ancak, sigarasını o ateşten yakmak için gelirler.

       41.Hangi toplulukta isen o toplulukla anılırsın.

       42.Kendine de hoşgörülü olmalısın.  Kendinle alay etmesini öğrenmelisin.

                                                     *
RAVLİ                                                                                                             

 

Popüler Yayınlar