Mevlana Hazretlerinin bir aya yakın iftar etmediğini gördüm.
Ben yeni gelin olmuştum, Muallimim (Öğretmenim) de Mevlana Hazretleri idi.
Bir gün Mevlana benden “
Fatma hanım evimizde yoğurt var mı?” diye sordu.
Ben “ Evet var, fakat son
derece ekşidir “ dedim.
Mevlana “ Onu büyük bir
kâseye koy” buyurdu.
Ben, kâseye koyduğum yoğurdu
getirip Mevlana’nın önüne koydum.
Mevlana “ Yirmi baş sarımsağı
döv, içine dök de lezzetli olsun” dedi.
Ben, gece yarısı Mevlana’nın
geldiğini gördüm.
Benden yoğurdu istedi ve alıp
yoğurdun içine bayat ekmekleri doğradı.
Sonra o kâsedeki tiridi
tamamen yedi.
Ben o yoğurttan bir parça
ağzıma koydum, yoğurdun keskinliğinden derhal dilim kabardı.
Fakat Mevlana o yalanmış
kâseyi bana verdi ve sabah oluncaya kadar Teheccüd namazı ile meşgul oldu.
Dostlar toplanınca Mevlana
yedi gün, yedi gece sema edip sükûnet bulmadı ve bir lahza dinlenmedi.
Sekizinci gün hamama gidip
bir hafta orada kaldı.
Herkes bu kuvvet ve kudretten
ötürü hayrette kaldı ve birçok münafıklar da zünnarlarını kopartarak (bele
bağlanan hizmet kuşağı) ve muhalefetten ötürü istiğfar ederek ona uydular.
*** ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
RAVLİ