Mevlana Hazretleri bir gün
bana “ İki dirhemlik iyi hotab (o zaman yapılan yöresel börek çeşidi) al getir”
buyurdu.
O zaman sinisi (tepsisi) bir
direme veriyorlardı.
Derhal hotabı aldım, o da
benim elimden aldı ve bir mendile koyup gitti.
Ben yavaş-yavaş onun peşinden
gittim.
Nihayet o, bir harabeye
girdi.
Orada dişi bir köpeğin
yavrulamış olduğunu gördüm.
Mevlana hotabın hepsini
köpeğe verdi.
Ben Mevlana’nın bu şefkat ve
merhametinden dolayı şaşakalmıştım.
Mevlana “ Yedi gün yedi
gecedir ki, bu zavallı köpek bir şey yememiştir.
Yavruları yüzünden de buradan
ayrılamıyor.
Yüce Tanrı onun sesini benim
kulağıma ulaştırdı ve onu teselli etmemi buyurdu” dedi.
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29, Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
Neler öğrendik:
Yüce Tanrı gönlüne, kulağına
birine yardım etmek için bir his verirse bunun gereğini hemen yapmalısın.
Durup durduğun yerde
başkasına yardım etme düşüncesi semayı okumaktan olur.
Yardım isteyenin yalvarışı
Tanrı’ya giderken sen duyar ve gereğini yaparsan beğenilen bir davranış olur ve
Tanrı’nın hayır sahipleri defterine yazılırsın.
Eğer gönlünden bu geçti de
nefsin ve aklın mani olursa kalbin (gönlün) kararır.
Gönül aynanda gördüğün ve
okuduğun şeylerin gereğini yapmazsan hassasiyetin kalmaz.
Tanrı her şeyi sebebe
bağladığından güzel bir işin sebebinin içinde yer almalısın ve onun bir parçası
olmalısın.
*
RAVLİ