8 Aralık 2012 Cumartesi

MEVLANA VE YAPILAN İYİLİĞE KAYIT KOYMAK

Bir gün Hudavendiğarın hizmetinde olanlar anlatmıştır.

Atabek Aslan doğmuş, büyük bir medrese yapmış ve vakfiyesinde de “ Bu medresenin müderrisinin mutlaka Hanefi ve sofu olmasını, orada daima fıkıh ilimlerinin okunmasını ve şafilere de medresede yer verilmesini “ şart koşmuştur.

Mevlana Hazretleri “ İbn-i Mesudun (Tanrı ondan razı olsun) rivayetine göre Tanrı yolunda kayıtlı hayır hamd’e (şükran duygusuna) layık değildir.

Çünkü Tanrı rızası için yapılan her hayır, kayıt ve şartsız olmalıdır ki, tamamen Tanrı için ve onun sevabı da iki katlı olsun.

Bu kayıtlı hayır şuna benzer:

Hintli bir derviş Nişabur’lu bir tacirin yol arkadaşı idi.
Bu derviş, tam bir feragatle yalınayak gidiyor ve ayağını taştan ve dikenden sakınıyordu.

Nişabur’lu ona acıdı, ayakkabısını verdi.
Hintli dualar edip gayretle yürüdü.

Nişabur’lu her an “ Böyle git, şöyle git, ayağını taşlara yavaş bas, dikenin batmasından sakın “ diye tahakkümde (kontrol ve emir verme) bulundu.

Hintli (Onun bu emirlerinden) bıktı, ayakkabıyı ayağından çıkarıp tacirin önüne koydu ve “ Al, bana kayıtlı bir hayır (İyilik) lazım değildir.

Hiçbir kayda tabi olmadan, otuz senedir yalınayak dolaşıyorum.
Şimdi bir ayakkabı için birinin kayıt ve hükmü altına giremem ve aşağı bir adamın minnetini çekemem” dedi.

İşte bundan anlaşılıyor ki; kayıtlı hayır faydalı değildir.
Bütün kayıtlardan mutlak olmak istiyorsan daima kayıtsız hayır yap.

6. Yaptığın iyiliği çok görerek başa kakma.
7. Rabbinin rızasına ermek için sabret.)

(Müderris suresi 6-7)

Rubai:

“ Bir kâse ayranım oldukça onu içerim.
Şunun bunun kâsesi ve kesesi ile bağlanmam.

Fakirlik ve zaruret ölümle beni tehdit etse de yine hürriyetimi kulluk mukabilinde satamam”

                                       ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489

                                      ***
Neler öğrendik:

Yaptığımız bir iyiliğe kayıt koymamamız gerektiğini öğrendik.

İyilik yaptığımız kişinin yönetimimiz altına girdiğini düşünmemizin yanlış olduğunu öğrendik.

Hürriyetinin çok önemli olduğunu, özgürlüğü kısıtlayacak bahaneler bulmamamız gerektiğini öğrendik.

İyilik yaptığımız zaman o kişiyi satın almadığımızı bilmemiz gerektiğini öğrendik.

Yaptığımız iyiliği görürsek ve karışırsak kendimizi görmeye başlamış oluruz ki, benlik duygusunu azdırarak ruh sağlığımızı bozacağımızı öğrendik.

İşte böyle yaren,

Allah rızası için iyilik yapıyorsan yaptığın iyiliğini hemen unutmak iyi olur.

Unutmazsak iyilik yaptığımız kişiden devamlı bir şeyler beklenti içinde oluruz veya onun yaşamına karışırız ki yanlış olur.

“Ettiği hayır, ürküttüğü kurbağaya değmemek” Deyim.
Yol açtığı zarar, yaptığı iyilikten büyük olması demektir.

İyilik yapmaya niyetlenirken bu iyiliğin karşılığını Tanrıdan alacağım diyerek yapmalısın.

Hayırlı bir iş yaparken acele etmez sabredersek, onun hayırlı sonuçlara vardığını görürüz.

                                 *
RAVLİ

Popüler Yayınlar