Atabek Aslan doğmuş, büyük
bir medrese yapmış ve vakfiyesinde de “ Bu medresenin müderrisinin mutlaka
Hanefi ve sofu olmasını, orada daima fıkıh ilimlerinin okunmasını ve şafilere
de medresede yer verilmesini “ şart koşmuştur.
Mevlana Hazretleri “ İbn-i
Mesudun (Tanrı ondan razı olsun) rivayetine göre Tanrı yolunda kayıtlı hayır
hamd’e (şükran duygusuna) layık değildir.
Çünkü Tanrı rızası için
yapılan her hayır, kayıt ve şartsız olmalıdır ki, tamamen Tanrı için ve onun
sevabı da iki katlı olsun.
Bu kayıtlı hayır şuna benzer:
Hintli bir derviş Nişabur’lu
bir tacirin yol arkadaşı idi.
Bu derviş, tam bir feragatle
yalınayak gidiyor ve ayağını taştan ve dikenden sakınıyordu.
Nişabur’lu ona acıdı,
ayakkabısını verdi.
Hintli dualar edip gayretle
yürüdü.
Nişabur’lu her an “ Böyle
git, şöyle git, ayağını taşlara yavaş bas, dikenin batmasından sakın “ diye
tahakkümde (kontrol ve emir verme) bulundu.
Hintli (Onun bu emirlerinden)
bıktı, ayakkabıyı ayağından çıkarıp tacirin önüne koydu ve “ Al, bana kayıtlı
bir hayır (İyilik) lazım değildir.
Hiçbir kayda tabi olmadan,
otuz senedir yalınayak dolaşıyorum.
Şimdi bir ayakkabı için
birinin kayıt ve hükmü altına giremem ve aşağı bir adamın minnetini çekemem”
dedi.
İşte bundan anlaşılıyor ki;
kayıtlı hayır faydalı değildir.
Bütün kayıtlardan mutlak
olmak istiyorsan daima kayıtsız hayır yap.
6. Yaptığın iyiliği çok
görerek başa kakma.
7. Rabbinin rızasına ermek
için sabret.)
(Müderris suresi 6-7)
Rubai:
“ Bir kâse ayranım oldukça
onu içerim.
Şunun bunun kâsesi ve kesesi
ile bağlanmam.
Fakirlik ve zaruret ölümle
beni tehdit etse de yine hürriyetimi kulluk mukabilinde satamam”
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29, Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
Neler öğrendik:
Yaptığımız bir iyiliğe kayıt
koymamamız gerektiğini öğrendik.
İyilik yaptığımız kişinin
yönetimimiz altına girdiğini düşünmemizin yanlış olduğunu öğrendik.
Hürriyetinin çok önemli
olduğunu, özgürlüğü kısıtlayacak bahaneler bulmamamız gerektiğini öğrendik.
İyilik yaptığımız zaman o
kişiyi satın almadığımızı bilmemiz gerektiğini öğrendik.
Yaptığımız iyiliği görürsek
ve karışırsak kendimizi görmeye başlamış oluruz ki, benlik duygusunu azdırarak
ruh sağlığımızı bozacağımızı öğrendik.
İşte böyle yaren,
Allah rızası için iyilik
yapıyorsan yaptığın iyiliğini hemen unutmak iyi olur.
Unutmazsak iyilik yaptığımız
kişiden devamlı bir şeyler beklenti içinde oluruz veya onun yaşamına karışırız
ki yanlış olur.
“Ettiği hayır, ürküttüğü
kurbağaya değmemek” Deyim.
Yol açtığı zarar, yaptığı
iyilikten büyük olması demektir.
İyilik yapmaya niyetlenirken
bu iyiliğin karşılığını Tanrıdan alacağım diyerek yapmalısın.
Hayırlı bir iş yaparken acele
etmez sabredersek, onun hayırlı sonuçlara vardığını görürüz.
*
RAVLİ