8 Aralık 2012 Cumartesi

MEVLANA VE VEFA

Müritler bir kimse hakkında “ Vefasız bir adamdır “ dediler.
Mevlana “ Vefa hoş mudur?” diye sordu.

Onlar “ Evet “ dediler.
Mevlana  “ O halde şimdi siz vefaya sıkı sarılın “ buyurdu.

Mevlana daima “ Erlerin vefası veya vefa hakkı için” diyerek yemin ederdi.
Şiir:

“ Tanrı vefasından ötürü övünür ve başkasının ahdine (söz verme, yemin, And, yemin) benden daha vefalı olan var mı? Dedi.

Mademki vefa köpeklerin şiarıdır (alamet, ayırıcı işaret, ayırt edici adet ).
O halde git, onları ayıplama.

Mademki vefasızlık köpekler için bir ayıptır,
O halde vefasızlığı nasıl reva (uygun, yakışır, yerinde) görüyorsun”

Eğer Hintli bir köle vefakârlık ederse,
Devlet onun için ‘ Tanrı onun bekasını (devam etmesini) uzun etsin’ diye dua eder”

                                       ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489

                                      ***
Neler Öğrendik:

Vefalı olmak ve vefalı davranmak Tanrı’nın uyguladığı ve uygulayan insanları sevip beğendiği bir davranış olduğunu öğrendik.

Tanrı’nın önemsediği bu davranışı Tanrı erlerinin de önemsediğini öğrendik.

Hoş (güzel, iyi, tatlı) olan bu vefalı davranışı kişiliğimize kazandırmamız gerektiğini öğrendik.

Vefakârlık edeni ayıplamamak gerektiğini öğrendik.
Vefakârlık edene Tanrı’nın desteklediğini öğrendik.

VEFA
Bir şeyi yerine getirmek.
Sözünde durmak.

Bağlılık.
Yapılan iyilikleri unutmamak.
İyilikte bulunanlara misliyle veya daha fazlasıyla karşılık vermek

En büyük vefakârlık nedir?
Yüce Tanrı’yı tanımak,

Verdiği nimetlerin kıymetini bilmek,
Sevgiyle bağlanarak hizmet etmektir.                               

Ayette Allah “ Bana verdiğiniz sözde durunuz ki, size verdiğim sözde durayım” buyurmaktadır.
(Bakara, 2/40)

                                   *
İşte böyle yaren, kabul edilebilmek için ahlaklı olman önceliklidir.
Nedeni:

Allah insanı ruh ve beden kabiliyetleri bakımından canlıların en mükemmeli kılmıştır.

Tin suresi (95/4) surede “ en güzel biçimde yarattık” ifadesi bu hususu belirtmektedir.

İnsan serbest iradesi ile ya bu kabiliyetlerini güzel kullanarak “Kamil (olgun) insan” olacak yahut da aksi yönü tutarak şuurlu varlıkların ve canlıların en aşağı mertebesinde yer alacaktır.

Şüphesiz (küfür kirinden) nefsini arıtan kişi saadete kavuşmuştur.
Nefsini azdırıp (küfür ve sapıklıklarıyla) paslatan kimseler de hüsrana (zarara, ziyana) düşmüşlerdir.
(Şems suresi 91/9-10)

İnsanın üstün ruhi cephesi yanında bir de bedeni cephesi vardır.
Yani iyilik de kötülük de yapmaya yatkın bir kabiliyet ve yetenekle yaratılmış olduğunu anlıyoruz.

Yaren tercih senindir, tercihinle yaptıklarının sonuçlarına katlanacaksın.

                          *
RAVLİ

Popüler Yayınlar