2 Aralık 2012 Pazar

MEVLANA VE KURTARICILIĞI

Dünyanın büyük hanımı, zamanın Hatice’si, Hudavendiğarın zevcesi Kira Hatun (Tanrı onun alnını açık etsin) anlatmıştır:

Bir kış gecesinde Mevlana evin sofasında namaz kılıyordu.

Tam bir yücelikle Fatiha suresini kelime-kelime öyle ağır okuyordu ki, başkaları bu müddet zarfında on sure okuyabilirdi.

Ve namaz esnasında mübarek gözlerinden yaş damlaları öyle akıyordu ki, damlaların sesi kulağıma geliyordu.

Ben de bu hali görünce feryat ederek ayaklarına kapandım.
Çok ağladım ve kendisine:

“ Ey kulların şefaatçisi biz çaresizlerin ümidi senin yardımına kalmıştır.
Sen böyle olursan, yazık bizlere ve bizim sonumuza.

Bu kadar ağlamalar ve sızlanmalar neye?” Dedim.

Mevlana: “ Bunlar o celal (Büyüklük, ululuk) sahibinin yüceliğine ve büyüklüğüne nispetle (bağlılık ve ilgisine göre kıyas) büyük bir kusur ve noksandır;

Fakat ben onun izzetinden: (Değer, kıymet, yücelik)
“ Ey mutlak Kerim! (Cömert, ulu, büyük)

Benim kudretim bu kadardır.
Beni mazur (özürlü) gör” diyerek özür diler ve ona yalvarırım.

Bizim Peygamberimizin ‘Allah, senin geçmiş ve gelecek günahını bağışlar’ (Fetih suresi, 2) ayetini işitmekle beraber cevabında:

“ Ben senin şükreden kulun değil miyim?” demedi mi?

Şiir:
“Eğer biz kusur edici isek, sen çok merhametlisin.
Senin vereceğin şeyi ummaktan başka bir özrümüz yoktur.”

Birçok dostlar ve kimseler bize bağlanıp itimat etmişlerdir.
Eğer bu ibadetlerden vazgeçer, bir şey yapmazsak onlar ne yapar ve kimin kapısına giderler.

Şiir:
“ Peygamber ‘Kıyamet gününde ben mücrimleri (suçluları) ağlar bir halde nasıl bırakabilirim?

Ben, ağır işkencelerden kurtarmak için asilerin bile candan şefaatçisi olurum’ “ Dedi.

İşte buna uyarak her şeyhin çaresiz müritleri hakkında çare bulmak için bu şekilde çalışması lazımdır.

“ Peygamber ‘ Terakki (Yükselmiş, ilerlemiş) etmiş bir şeyh, kavmi arasında Peygamber gibidir’” dedi.

Tanrı’nın kulları merhametli ve mütehammildirler (Tahammül eden, dayanan, yük altında bulunup ses çıkarmayanlar).

Onlar, işlerini düzenlemede Tanrı huyuna maliktirler (sahiptir).”

                                     ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489

                                      ***
Neler öğrendik:

Allah’a ulaşamayanlar, suçlular peygamberden yardım isteyerek Allah’tan affedilmesi için aman beklerler.

Peygambere ulaşamayanlar Allah’tan af edilmesi için velilerden aman beklerler.

Veliler Peygamberin vekili olduğunu öğrendik.

İşte böyle yaren,

Bilerek veya bilmeyerek suç işlediysen bunun vicdan azabında kurtulmaya çalışırsın.

Vicdan sana “Sen bu suçu işledin, cezanı göreceksin” diye seni rahat bırakmaz.

Tanrı hükmüne karşı çıktın, Tanrı’dan af dileyecek bile yüz yok ise ne yapacaksın.

Tabii olarak peygamberden yardım isteyeceksin.
Peygamberin sünnetlerini de yapmadıysan ona da af dilemeye yüzün yok.

Çaresizlik içinde ağlamaya başlarsın.
Tanrı yine kulunu kurtarmak için velilerini devreye sokar.

Velilerin sevgi ve hürmeti ile bağışlama imkânı verir.

İşte böyle yaren,

Allah’ın bir velisine gönlünü bağla, sev, saygı duy, sözlerini kendine tekrar-tekrar söyleyerek gönül bağı kur.

Ayağının tozu ol, eteğine yapış.
Ruhaniyetiyle sana yardım etsin ve veli nuruyla seni kuşatarak doğru yola kılavuzlasın.

Terbiye edildikten, beyin kimyanı değiştirdikten sonra hazır hale gelirsin.

Veli seni doğru yola soktuktan sonra seni peygamberimize takdim eder ve peygamber nuruyla kuşatılırsın.

Doğru yolda iyice mesafe alırsın.
Peygamberimiz de Tanrı’nın seveceği bir hale getirerek Tanrı nuruna kavuşursun.

İşte böyle yaren,

Pişman olur da tövbe edersen Tanrı bu eğitim ve hazırlık yolunu sana açar ve sevdiği dostları vasıtasıyla seni temizlerler, güzelleştirirler ve Tanrı huzuruna alınmaya hazır hale getirirler.

                                        *

TARİKATÜ’L­-ARİFİN RİSALESİ’NİN TENKİTLİ METNİ
TARİKATÜ’L ARİFİN SULTANNÜD-DİN
(KUDDİSE SIRRIHU’L-MEVLA)
(Afyon Karahisar Mevlevi Şeyhi Mehmet Çelebi “Sultan Divani”)

BİSMİ’LLAHİ’R-RAHMANİ’R-RAHİM

Bu durağa getiren Allah’a şükürler olsun.

Anlamayan başıma anlayış bağışıyla bilgi ihsan eden Allah’a şükürler olsun.

Bendenize keşfetme yetkisi veren, bu işe çağırana son söz budur.

 

Bu yol efendi insan olmak isteyene ilahi düşünceye sahip olanlara yetiştirme, eriştirme, bitiştirme, götürmek, taşımak için efendi Araplara ve Arap olmayanlara öneridir.

Asalet ve soyluluğa sahip olmak isteyene aferin,
Gelelim bunun için ne yapacaklarımıza:

Allah’ın sırlarına ait bilgi isteyen kişilere güzel bir yol tarif ediyorum.

Bilgi isteyen; doğru bilgiler toplamalı ve yanıltıcı, aldatıcı, çıkarı için yönlendirici yayınlara uyanık olmalıdır ve kalben teslim olarak hazırlığını yapmalıdır.

Güven ve inanç tamamen sağlanmalıdır.
Hazırlıkta kendi vücudunu bilmek gerekir.

Bu işlemi yaparken dünya topluluklarından ayrı, akıl ve menfaat bağlarından yörüngesinden ve ben merkezli düşünce tuzağından kurtulmalısın.

Bu önerileri doğru ve geçerli sayarsan amacına ulaşır, isteklerine kavuşursun.

Bu yola ruhum yardımcı olur ve beğeneceğin değer vereceğin âşık yolunu, büyüklük yolunu gösterir.

Dünyaya kıymet vermeyenler o köşke ulaşırlar.

Gönlü sır saklayıp daralan, toplumun değerlendirmesinde, değersiz isimlendirilenler nimet yolundadır ve isteklerine kavuşurlar.

Fakat ulaşmak için dünya olanakları üstünden yani varlık yönünden gidenler uzun zaman sonra varırlar.

Dünya olanakları yolundan gidenlerin son basamağı ariflerin ilk basamağıdır.

Manaları bize açıklayan Monla-yı Cami buyuruyor ki.
Gizli âşık bu yoldan ve bu topluluktan vazgeçme.

İnanarak ve üzülerek sevgilinin bulunduğu yere git.
Az, eksik, fena renk isteme, dileme.

Parlak renkli âşıkların özelliği budur.
Çünkü özüm âşık topluluğunda gizlidir.

Âşıklar; buluşma yolunu uykuda ulaşmışlardır (Kabullenme hemen olur), dünya hoşluklarından ve getirilerinden vazgeçmişlerdir, köpeksi davranışlarda bulunmazlar.

Sonuç olarak gizlenen yere ulaşmak isteyenlerin davranışları böyledir.
Allah yücedir ve tekdir.

Âşıktan istenen:

Doğruya ve gerçeğe ulaşma, kavuşma yolunda yakınlık kurmasıdır.
Âşıklar topluluğu halka zıttır.

Halk böcekler gibi davranışta bulunur.
Âşıklar topluluğunun davranışı olarak ibadete bağlanma ve ibadet yapmaktır.

Halkla beraber fakat halkın tesirinden kurtulmuş olarak orta bir yoldadırlar, giysisi ile bellidirler.

Halk topluluğundan hiç kimsenin Hakk’a ulaştırmaya, kavuşturmaya, yakınlaştırmaya gücü ve yetkisi yoktur.

Halk topluluğunun beğenileni; vücudu iyiliğe ve faydaya dayanan davranışlarda olmalıdır.

Normal halk dünya çöpçüsüdür, temizlikçisidir, değerlendirmeden toplar.
Halk topluluğu âşıklara çöplük mesafesindedir.

Derecesi arkada olan makam sahibi şeyhler; Hakka gitmekte istekli olanı halktan ve pislikten çıkarıp, temizleyip aşk sohbetine yakışan duruma getirir.

İnsan vücudunu ışık (nur) almaya hazırlar.

Bu istekli olan arkada olan şeyhe varıp kararlı ve istekli olduğunu beyan ettiğinde şeyh evvela Allah’ı anmayı anlatarak daha istekli hale getirir.

Gönüldeki diken ve çöpleri yakarak yok eder.
Tertemiz hazırlar.

Arkada olan şeyhin yetkisi buraya kadardır, kabiliyeti hazırlamaktır.
Sırları vermeye yetkili değildir.

Arkada olan şeyhe âşık müracaat ederse âşık yol almak (uçarak) üzeredir.
Âşık ya yoluna devam eder ya da Şeyh lütuf yoluyla bakarak parlatarak aslına döndürür.

Lütuf yolunu kullananlar zamanlama hatasına düşmemelidir.
(İstekli sersemleşir).(Zamana yayılmalıdır, acele etmemelidir)

Lütuf yolundan gidenlerin yolu budur.
Bu yoldan gidenler Allah’ın cemalini tablo halinde yüzünü görür.

Ey bilgili ve uyanık olan kişi benim ruhumla sevgi, saygı yoluyla birleş.

İsmi şerifi ezberle (ALLAH).
Sırları saklayıp ehli olmayana anlatma.

Rahatlık hissetme.
Sorumluluk bağından kurtul.

Dinç ol.
Dünyaya ait hoşlandığın sevgilerden arın.

Vücut kabın temiz olsun.
Helal elbiselerini giy.

Yalnız bir yerde temiz bir abdest al.
İki rekât Allah rızası için namaz kıl.

Büyük Allah’a yalvararak içten ve derinden gittikçe yükselen bir tempo ile ismi şerifi (ALLAH) tekrarla.

(Üç kere uzun-uzun Allah demelisin, sonra AL’ derken nefes al sonra Lah’ derken nefes vererek birbirine çarptırarak coşku içinde söylemelisin)

Sevgi ve iyi düşüncelerle kalbini Allah’ın huzuruna çıkmaya hazırla.

Mümkün olduğu kadar nefesini tutup sık nefes alma.
Tarif olunan bu davranışı sıkı sıkıya bağlan ve çalış.

Her nereye baksan Allah’la bağlantı kur.
Savaşan gözle bu çalışmaya devam et.

İçten ve samimi ve derinleşen şekilde ismi şerife (ALLAH) hazır olmalısın.
Huzurdan sonra da zikre devam ederek hayret makamına ulaşana kadar çalışmalısın.

Bu çalışma senin senliğini alıp, kendi varlığını sana bağış yapana kadar devam etmelidir.

Gerçekte senin ismin lev-hi mahfuzta yazılıdır, bir an önce ulaşıp, kavuşup, selamete ulaşana kadar çalışman, çabalaman, gözünü bu hedeften kaydırmaman lazım.

Senden gayret Allah’tan rahmet,

Bu gayrette olana yeteneğine göre iç anlam yönünden akla yakınlaştırılıp besleyip büyütür, eğitirler.

Bu zamanda böyle göreve hazır muhterem, sevgili, saygıdeğer ile görüşüp içtenlikle doğrulma ve yakınlaşma isteyesin.

Sohbet isteyesin.
Böyle kişi zahmet çekmiş ve güzel bir inanca sahip olmalıdır.

Böyle bir kişiye ulaşmış fakat güvenin tamam olmamış ise geçmiş şeyhlerden yardım iste.

Örnek:  Hazreti şeyh Muhyi’ d-din-i Ekber veya
Abdü’l-Kadiri’l Geylani veya
Abdu’llah-ı Bülyani veya
Beyazid-i Bestami veya
Cüneyd-i Bağdadi veya
Hasan Basri veya
Zü’n-nun-ı Mısri veya
Ömer İbni’l Fariz veya
Sadre’d-dinil-Konevi veya
Celaled’d-dini’l-Rumi veya
Hazret- Bahae’ddin-i Nakşibendi

Gibi sultanların ruh-i şeriflerinden doğrulma ve alışma istemek iyidir.
Böyle yaparsan isteğine çabuk kavuşursun.

Bu yolda ihlâsla (Doğru ve temiz) çalışırsan, Ulu Allah isterse sonuca ulaşırsın.
Geçimsiz bunları söyledi, netice olarak Allah’a şükranlarımı bildiririm.

Tamam.

Sultan Divane Mehmet Çelebi 

                  *

RAVLİ

 

Popüler Yayınlar