Mevlana Hazretleri her sene
ulu arkadaşlar ve sesleri çok güzel guyendelerle (söyleyici) beraber arabaya
binerek ılıcaya giderlerdi.
Kırk elli güne yakın orada
kalırlardı.
Dostlar ılıcanın gölü
kenarında halka olmuşlar, Mevlana Hazretleri de Beka kadehiyle mest olmuş ve
lika (Tanrı’yı görme, kavuşma) nurlarına gömülmüş bir vaziyette manalar
saçıyordu.
Dostlar naralar atıyor,
çığlıklar koparıyorlardı.
Tesadüfen o gölün bütün
kurbağaları vak-vak diyerek büyük bir gürültü yaptılar.
Mevlana Hazretleri onlara
korkunç bir şekilde;
“ Bu ne gürültüdür, ya siz
söyleyin, ya biz” dedi.
Bunun üzerine kurbağaların
hepsi hiçbir ses çıkarmadılar.
Orada bulundukları müddetçe
hiçbir canlı gürültü etmedi.Yom (hatıra) ve uğurla hareket edeceği zaman Mevlana gölün kenarına geldi ve
“ Bundan sonra kendi
halinizle meşgul olabilirsiniz” diye işaret etti.
Derhal kurbağalar tam bir
gürültüyle bağırmaya başladılar.
Bu garip keramet sebebiyle
tevhidi inkâr eden o kadar kimse iman getirdi ki, söylenemez.
İki bine yakın erkek ve kadın
mürit oldular.
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29, Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
Velilerin sadece insanlara
değil, hayvanlara da söz geçirdiğini öğrendik.Bazı insanların kerameti görerek imana geldiğini öğrendik.
*
TEVHİD
Bir görme, bir bilme halidir.
Sufi sadece biri görür, biri
bilir.
Tanrı’dan başka bir varlık
olduğunu ne bilir, ne de görür.
Tevhidin hakikatine eren
birden başkasını unutur.
Aslında tevhid Allah’ın
zatını, aklen tasavvur edilen her şeyden ayrı tutmaktır.
Zihninde dilediğin gibi tasavvur
etsen o gördüğün Allah değildir.
Cenab-ı Hakk’ın bir olduğuna
inanmaktır.
Ona kimseyi ortak etmemektir.
“ Allah Teâlâ’dan başka
ibadete layık bir ilah yoktur” sözünün manasına gönülden inanmak, dil ile
söylemektir.
Tevhit 3 şekilde olur.
1.
Yüce Allah’ın
ulûhiyetini ( Allahlık sıfatı, Tanrılık vasfı) tanımak.
2.
Allah’ın
birliğini tasdik etmek.
3.
Ona hiçbir eş ve
ortak kabul etmemektir.
Bütün Peygamberlerin ilk
daveti Tevhiddir.
Çünkü o, Hak yoluna girmenin
başlangıcı ve Allah’a inanmanın ilk basamağıdır.
Cenab-ı Hak gönderdiği her
peygambere ilk hareket tarzının ümmetine tevhide davet olduğunu bildirmiştir.
“Senden önce hiçbir resul
göndermedik ki ona: “Benden başka ilah yoktur;
şu halde bana kulluk edin” diye
vahyetmiş olmayalım”
(Enbiya, 21-25)
Allah’ın Vahdaniyetini
(Allah’ın bir oluşu) konu eden bilim dalına “İlmi tevhid” denir.
Bu ilim başlangıçta daha çok
Allah’ın birliğinden ve sıfatlarından bahsediyordu.
Daha sonra nübüvvet (Tanrı
haberciliği) ve ahiret (ölüm sonrası yaşam) konularını kapsamına almış olsa
bile aynı ismi yine korumuştur.
Çünkü tevhid ve sıfat akait
(İnanılan şeyler) ilminin en önemli noktalarını teşkil etmiştir.
İslam tefekkür tarihinde
“İlm-i Tevhid”, “İlm-i Kelam” yerine de kullanılmıştır.
Tevhidin 3 mertebesi vardır.
1.
Avamın (herkes,
kaba ve cahil halk, ayak takımı) tevhidi: La ilahe illallah tevhid kelimesini
dil ile söyleyip manasına kalben inanmaktır. Bu tevhid ile açık şirkten
(Allah’a ortak koşmaktan) kurtulup imana girilir.
2.
Hal sahiplerinin
tevhidi: Hakikatlerin keşfi ile olur. Hal sahipleri gizli ve açık bütün şirkten
(Allah’a ortak koşmaktan) kurtulmuş olurlar. Mutmaine (içi rahat, şüphelerden
arınmış) görünür olup iman sadra(göğse, kalbe) yerleşince, hakiki iman teşekkül
edince tevhidin kemali de görünür olur.
3.
İlahi tevhid:
Cenab-ı Hakkın Vahidiyyet (Bir olma, tek olma) sırrının bütün incelik ve
özellikleriyle bilinmesidir ki Habibi ile azın azı seçilmişlere mahsustur.
Burada (İşaretten başka ifade, sükûttan başka işaret yoktur) denilmiştir.
Doç.Dr. Fikret Karaman. D.İ B. Dini kavramlar Sözlüğü alıntı.
*
RAVLİ