Dünyanın şehzadesi Keygatu
Han Mevlana dünyadan göçtükten sonra Aksaray’a geldiği vakit kendisine boyun
eğmeleri ve kendisini karşılamaları için Konya emirlerine ve Türklerine
itibarlı bir elçi gönderdi.
Ayaktakımından bazı kimseler
küstahlık ve zorbalıklarından elçiyi öldürdüler.
Bu haber padişahın kulağına
gelince, fena halde kızarak, bütün askerlerin Konya üzerine yürümelerini, şehri
kuşatarak bütün ahaliyi öldürmelerini, bütün mal ve mülklerini yağma etmelerini
emretti.
Emirler ve vezirlerden
hiçbirisi onun bu gazabını önleyemediler.
Bu haberi alan Konya halkı fena korktu, kendilerini kurtarmak için Mevlana’nın türbesine sığınmaktan başka çare bulamadılar.
Hep beraber kalkıp türbeye
geldiler, ağlayıp sızladılar.
Keygatu büyük bir ordu ile
şehrin etrafına geldiğinde bir gece Mevlana hazretlerini rüyasında gördü:
Mevlana büyük bir heybetle
kendi kubbesinden dışarı çıktı ve mübarek sarığını başından çözüp onunla şehrin
kalelerini kuşattı.
Sonra hiddet ve gazapla
Keygatu’nun otağına girip parmaklarıyla boğazına sarılarak Keygatu’yu boğmak
istedi.
O da feryat edip Mevlana’dan
aman diledi.
Mevlana da ona “ Ey habersiz Türk, bu düşünceyi bırak, bu işten vazgeç, bu getirdiğin Türkleri mümkün mertebe süratle geri çekip arkadaşları yanına götür, yoksa canını kurtaramazsın” dedi.
Keygatu uykudan uyandığı
vakit bütün emirlerini ve yakın adamlarını çağırdı.
Biz Keygatu’nun yanına
gittiğimiz vakit o son derece bir korku içinde idi, vücudu titriyor ve
ağlıyordu.
Biz bunun sebebini sormadan
o, rüyasını anlattı.
Bütün noyinler (komutanlar)
ve yakın adamları onun önünde baş koyarak “ Biz bunu düşünmüştük, bu şehir ve
ülke Mevlana’nındır.
Bu ülkeye kim kast ederse
onun nesli kurur, fakat ne yapalım ki padişahımızın korkusundan bir şey
söyleyemedik “ dediler.
Bunun üzerine askerin geri
dönmesi için emir çıktı.
Sabah olunca Keygatu bütün
emirleriyle beraber bu mukaddes türbenin ziyareti ile şereflendi.
Ben de (Sakürci) o vakte
kadar türbeyi görmemiştim.
Keygatu Sultan Veled’i çağırıp ona mürit oldu, kurbanlar kestirdi, Konyalı komşularına ve din büyüklerine sadakalar dağıttı, halkın günahın bağışladı ve gönül hoşluğu ile dönüp gitti.
Konya halkı çok sevindiler ve
ona türlü-türlü hediyeler verdiler.
Benim de eski aşk ve sevgim
bir iken bin oldu.
Sonunda Sultan Veled’e mürit
oldum.
Bu nimet ve rahmetin teşekkür
borcunu ödemek için hemen türbenin çeşmesini tamir ettirdim.
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29, Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
Neler öğrendik:
Mevlana Hazretlerinin
Allah’ın izni ve sahip olduğu ruhaniyeti ile öldükten sonra da kendisine
müracaat edenleri koruduğunu öğrendik.
Bedeni olmasa bile ruh
gücüyle ve rüya yoluyla istediği amaca ulaştığını öğrendik.
İşte böyle yaren,
Sevdiğimiz saydığımız Hazreti
Mevlana ve evlatları ve atalarına gönül bağıyla bağlanmamız gerektiğini
öğrendik.
*
RAVLİ