2 Aralık 2012 Pazar

MEVLANA VE KİRA HATUN

Mevlana’nın, eteğinin temizliği ve namusluluğu hususunda ikinci bir Meryem olan Kira Hatun adındaki karısı anlattı ki:

Bir gün Mevlana hazretleri kışın ortasında Şemseddin-i Tebrizi hazretleri ile bir halvete (Baş başa) oturmuşlardı.

Mevlana, Şemseddin’in  (Allah dostu, sevgili Tebrizli Şems Hazretlerinin) dizine dayanmıştı.
Ben de” Ne sırlar söylüyorlar ve aralarında ne geçiyor” diye hücresinin kapısı deliğine gözümü dayamıştım.

Birden evin duvarının açıldığını, Gayp âlemine mensup altı heybetli adamın içeri girip selam verdiklerini, yeri öptüklerini, bir deste gülü de Mevlana’nın önüne koyduklarını gördüm.

Tam bir huzur içinde takriben öğle namazına kadar oturdular.
Şöyle ki: 
Hiçbir kelime konuşmadılar.
Mevlana hazretleri Şemseddin’e “Namaz kılalım” diye işaret etti.

Şemseddin “Siz olduktan sonra kimseye imamlık düşmez” dedi.
Mevlana imamlık etti.
Namaz bittikten sonra o altı kişi büyük bir saygı ve ikramla kalkıp oradan gittiler.

Ben de bunun heybetinden kendimden geçmişim.
Kendimi topladığım vakit Mevlana dışarı çıktı ve o bir deste gülü de muhafaza edilmek üzere bana verdi.

Ben de o gülden birkaç yaprak alıp” Bu ne cins güldür, biz hiç görmemişiz.
Bu nerenin gülüdür ve adı nedir?” diye Attar dükkânlarına gönderdim.

Bütün Attarlar o gülün tazeliğinden, renginden ve kokusundan şaşa kaldılar ve “Kış ortasında bu garip gül nerenindir?” dediler.

O Attarlar içinde itibarlı, daima ticaretle Hindistan’a giden, acayip ve garip mallar getiren Şerafeddin-i Hindi adında bir tacir vardı.
Gülü ona götürdükleri vakit o bu gül Hindistan gülüdür, hususiyle orada, Serendip havalisinde yetişir.

Şimdi bunun Rum (Anadolu) ikliminde ne işi var?
Benim, bunun nasıl olduğunu ve bu hediyenin Rum’a (Doğu Roma, Anadolu) nasıl geldiğini anlamam lazımdır” dedi.

Kira hatunun hizmetçisi yaprakları alıp tekrar eve geldi ve hikâyeyi anlattı.
Kira Hatun hazretlerinin şaşkınlığı bir iken bin oldu.

Birdenbire Mevlana hazretleri içeri girdi ve “O gül demetini sakla, namahrem (yabancıya) bir kimseye gösterme, çünkü Hindistan’ın kutupları olan, mübarek İrem bağının bahçıvanları ve kerem hareminin örtüleri onu sana dimağını (beyin, akıl, şuurve gözünü kuvvetlendirsin diye armağan getirmişler.

Aman! Aman! İyi muhafaza et de fena bir göz değmesin” dedi.

Kira hatun son nefsine kadar o yaprakları sakladı.
O yapraklardan birkaçını sultanın karısı Gürci Hatun’a vermişti.
Bu Mevlana’nın müsaadesi ile olmuştu.

Her kimin gözü ağrısaydı ağrıyan bu göze bu gülün bir yaprağını sürerdi.
O göz sağalırdı (iyileşirdi).
O azizlerin bereketi ile o gülün de rengi ve kokusu hiç değişmedi.
                                 *
Kira Hatun anlatmıştır ki:
Bizim evde bir adam boyunda bir şamdan vardı.
Mevlana akşamdan şafak sökünceye kadar ayakta durarak Baha Veled’in Maarif’ini mütalaa ediyordu.

Bir gece bizim oturduğumuz yerin sakinleri olan cinler tayfasından bir gurup bana “ Bizim mum ışığına tahammülümüz yoktur.

Mumun ışığından çok zahmet çekiyoruz.
Bu yüzden ev halkına bizden bir elem gelmesini istemiyorum” diye şikâyette bulundu.

Kira Hatun bu şikâyeti Mevlana hazretlerine anlattı.
Mevlana hazretleri gülümsedi ve üç güne kadar da hiçbir cevap vermedi.

Ondan sonra “ Bu günden itibaren üzülme;
Çünkü cinler bizim mürit ve mutekidimiz (inanan) oldular.
Çocuklarımızdan ve dostlarımızdan hiçbirine bir zahmet vermeyeceklerdir” dedi.

                                      ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
                                      ***
Yaren,
Gayp âlemiyle, yukarı âlem ile cin ile yani insan dışındaki varlıklar ile diğer âleme gitmiş ruhaniyeti olan Hak erenleriyle konuşmak ağızla, dille, sesle olmaz, kulakla duymazsın.

Ya göz göze gelerek ya da içinden düşünerek soracağın soruyu sorarsın, kalp bölgenden de aynen kulağınla duymuş gibi duyar anlarsın. 

Belirli bir ilerleyiş yapan Hak erenleri birbiri ile böyle konuşurlar.
Kimini başına eğmiş düşünüyor, kimini de uyuklar görürsün.
Aslında bunlar konuşurlar sen miskin-miskin uyuyor sanırsın.

Bunlar Mantık-ül-tayr (kuşdili) hikâyelerinde ve ilahi namede buna hazırlığın için incelikle işlenerek hazırladık.
Mevlevi dostları bir araya geldiklerinde gizli konuları böyle konuşurlar.

Böyle konuşmak sır dediğimiz gizli bilgiyi uygun olmayana vermemek ve iman etmemiş cinlerin duymaması içindir.

Yaren karşılıklı konuşmaktan başka kendin içinden bir şeyin olmasını dile ve bekle.
Gönlü açık olan bu içten seslenişini duyar ve cevap verir.

Acele etme bir zaman sonra çalışarak bu yeteneğe kavuşursun.

Hatırla rüyanda ses olmadığı halde konuşursun, cevap alırsın, oysaki ne sen ne de karşındaki sesle konuşur.
                                   *
Her kadın gibi kocasının ne yaptığını merak eden Kira Hatun hanımefendi nasipsiz bırakılmadan hediyesi verilmiştir.
                                    *
Cin bile birden bir yere çok kısa zamanda gidecek de ulu kişiler gidemeyecek mi?
Bu konuyu yer ve zaman dürülmesinde işlemiştik.
                                     *
Yaren bizi takip ediyorsan bir zaman sonra kalp gözün açılacağından cinleri görebilirsin.
Sakın korkma, onlar sana zarar veremez.

Ancak onlarla arkadaşlık kurmaya başlarsan onları kontrol eder duruma gelmediğinden onların etkisi ile kendi kendine fenalık yaparsın.

Cinleri görmek bir duraktır, bu durakta oyalanmadan yoluna devam etmelisin.
Cinler ışıktan rahatsız olur karanlık yerlere kaçarlar.
                                      *

RAVLİ

Popüler Yayınlar