2 Aralık 2012 Pazar

MEVLANA VE HÜSAMEDDİN ÇELEBİNİN GÖZÜ


Bir önceki” MEVLANA VE SAYGISIZLIK “ yazısı ile bağlantılıdır.

Bu olayın vukuundan önce Mevlana Hazretleri bir azizin sema’ında sabahleyin erkenden ta gece yarısına kadar heyecanlandı ve cezbelendi.

Çelebi Hüsameddin’i uyku bastırmıştı.

Mevlana Hazretleri mübarek ferecesini yastık yaparak “Çelebi, biraz başını koy da dinlen” dedi.

Çelebi Hüsameddin onun emirlerine uyarak başını yastığa koydu ve uykuya daldı.

Uyku ile uyanıklık arasında beyaz iri bir kuş geldi, Çelebi Hüsameddin’i yakalayıp dünya gözünde bir hardal tanesi gibi gözükünceye kadar yükseğe çıkardı.

Sonunda meyveli, çiçekli, ağaçlarla dolu olan bir dağın tepesine indirdi.
Çelebi yemyeşil ve neşe dolu olan o dağı temaşaya daldı.

Sanki yüce Tanrı o dağı yeşil zümrütten yaratmıştı.
Bir de baktı ki dağın tepesinde insan başı gibi bir baş var.

O kuş, Çelebinin eline bir kılıç verdi ve “ Bu dağın başını vur, Tanrı’nın emri böyledir” dedi.

Çelebi Hazretleri “ Sen kimsin, adın nedir?” diye sordu.

O” Ben namus-u Ekber’im, meleklerin tavusu Cebrail-i Emin’im” dedi.
Çelebi Hüsameddin o kılıçla dağın başını vücudundan ayırdı.

Kuş onu tekrar kaldırıp aynı yere getirdi.

Çelebi Hazretleri o rüyanın heybetinden gözlerini açınca Mevlana Hazretlerinin karşısında durduğunu gördü.

Kalkıp baş koydu.
Mevlana” Sen, gördüğün bu rüyanın tabirini hemen bu gün aynıyla göreceksin” dedi.

Sultan Rukneddin’in sema tertip ederek şeyh Baba’yı Mevlana’nın huzurunda baba edinmesi o günde idi.

Hüsameddin Çelebi, Rükneddin’i başı kesik ve ayaklarından asılmış bir vaziyette gördü.

Mevlana tarafına baktı
Mevlana” O rüyanın tabiri bu gördüğündür.” Buyurdu.

Şiir:
“ Senin göze görünmeyen gözün (kalp gözü), görünen gözün gibi gayba (görünmeyen âleme) ait olan işleri ve sırları müşahede (gözle görme) ve keşfeylemede üstattır.

Bu dünyadan ve bu dünyanın ehlinden bu müşahede ve vergi eksik olmasın”
(Dünyada yaşayanlardan kalp gözü ile görme eksik olmasın)

Ve o anda kalkıp hareket etti.

                                      ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489

                                      ***
Neler öğrendik:

1.   Tanrı sevdiği kulana önceden ne olacağını rüya yoluyla gösterdiğini öğrendik.

2.   Tanrı erlerinin yakın dostlarına bir hüküm yerine getirilmeden önce münasip bir rüya ile bildirildiğini öğrendik.

3.   Tanrı erlerinin dostumuzu koruyamadık, yardım edemedik gibi kendini suçlu ve çaresiz görmemesi için önceden bu Tanrı hükmüdür diye bildirildiğini öğrendik.

4.   Olan olayın bir sebep olduğunu, aslında bir Tanrı hükmünün yerine getirilişini öğrendik.

5.   Tanrı dostlarına yapılan terbiyesizliğin cezasız kalmayacağını öğrendik.

Yaren,

Dilinde Allah, elinde kuran, her anlatışında peygamber efendimizin bir hikâyesini ballandıra- ballandıra anlatanlara çok rastlamışsındır.

Burada senin sevdiğin ve kapıldığın o yüce sözlerdir.
Yoksa o kişinin kendinden bir değer bekleme onun sanatı övgü düzmektir.

Seni senden alıp karanlık yerlere götürürler, yolunu kaybedersin.
Senin bütün birikimini alana kadar da sana Kuran’la sihir yaparlar.

Tabii ki dinle, lezzetini al, mutluluk deryasına dal ama o kişinin yaptığını asla sanma.

Yaren,

Mevlevi ailesi gördükleri rüyaları birbirine anlatarak İlahi âlemden gelen haberleri anlamaya çalışırlar.

Kalp gözü böylece görmeye, gördüğünü de doğru tanımlamaya alışır.

                      *
RAVLİ

Popüler Yayınlar