Bir gün Mevlana Hazretleri
medresesinde manalar saçıyordu.
O sırada “Ben Şemseddin’i çok
seviyorum,
Fakat onun ayıbı vardır.
Yüce Tanrı’nın o ayıbı da
ondan kaldıracağını ve onu arzusundan vazgeçireceğini ümit ederiz” dedi.
Bu kul baş koyup ondan “
Acaba ayıp nedir?” diye son derece yalvararak sordum.
Mevlana “ Bu senin her
varlıkta Tanrı’nın bulunduğunu tasavvur etmen ve bu hayalin peşinden koşmandır”
dedi.
“ İnsan yüzlü şeytan çok olduğundan
her ele el vermek doğru değildir.
Sende insanın içini gören göz
olmadığından,
Her varlıkta hazine bulunduğunu zannediyorsun”
Bunun üzerine hemen, tam bir
doğrulukla bu halimden ötürü Tanrı’dan mağfiret diledim.
Tanrı da bana büyük bir iyiyi
kötüden, doğruyu yanlıştan ayırt etme kabiliyeti verdi.
Nihayet en yakın ve doğru
dostlardan oldum.
Hak yolculuğunun
başlangıcında bütün uluların, şeyhlerin, münzevilerin (yalnızlığa
çekilmişlerin), dervişlerin etrafını dolaşmak, onlardan medet ve yardım dilemek
âdetimdi.
Sadık bir talip olunca
bunlardan dönüverdim.
Mevlana hazretleri gereken
şeyi bana göstererek gözümü açtı.
Onların hepsinin sohbetinden
el çekip Tanrı hakikatini olduğu gibi gördüm.
O hakikatin sırrı da bana
açıklandı.
O günü Hüdavendiğar hazretleri
bu beyti tekrarlıyor ve “ Dostlar hatırlarında tutsunlar” diyordu.
Şiir:
“ Bu aktarlar pazarında
başıboş her tarafa gidip gelme.
Öyle bir kimsenin dükkânında
otur ki
O’nun dükkânında şeker
bulunsun”
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29, Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
Neler öğrendik:
1.
İnsan yüzlü
şeytan çok olduğundan her yüze dikkat edip farklılığı görmelisin.
2.
İnsan yüzlü
şeytan olabileceğini hiç hatırından çıkarmamak gerektiğini öğrendik.
3.
Her şeyhten, her
dervişten, her yalnızlığa çekilmişten, ulu gözükenden dua ve yardım istemek
yanlış ve boş olduğunu öğrendik.
4.
Her insanı Tanrı
yaratmış olduğunu ama bazılarının içine hazine koyduğunu öğrendik.
5.
Bazı
sahtekârların içimde hazine var gibi göstererek insanları kandırdığını
öğrendik.
6.
Arayıp
durmayacağız, doğru yol göstericiyi bulunca orada kalmamız gerektiğini
öğrendik.
İşte böyle yaren,
Kendinin gönül vereceğin
doğru ve emin birini, içinde hazineler saklayan bir kılavuz ararsın.
Senin arayışını anlayan,
senin hevesinden dolayı zayıf davrandığını bilen seni tuzağa çeker.
Bu tuzakta senin cebinde ne
varsa alırlar, karşılığında hayali ümitler vererek sana sahip çıkmazlar.
Mevlana Hazretlerinin “ Parandan,
mezhebinden, gideceğin yoldan söz etme” der.
Onun için kendini sahtekârların
insafına bırakma.
O sahtekârlar senin duymak
istediğini sana söyleyerek her şeyini elinden alırlar.
*
RAVLİ