3 Aralık 2012 Pazartesi

MEVLANA VE HASTAYA YARDIM

İlahi dostlardan ve arkadaşların ileri gelenlerinden Fahreddin-i Sivasi (Tanrı rahmet etsin) yüksek ateşli ve tehlikeli bir sıtmaya yakalanmış, bir müddet yatalak olmuş ve pervane kelebeği gibi yanmıştı.

Bütün doktorlar onun tedavisinden aciz kalmışlardı.

Mevlana Hazretleri kendisini ziyarete gitti, onu bu halde görünce sarımsak taneleri tedarik etmeleri ve onları dövüp hastaya yedirmelerini emretti.

Doktorlar bu tedavi tarzından haberdar oldukları vakit hastanın sıhhatinden tamamen ümitlerini kestiler.

Fakat Tanrının inayetiyle (iyilikte yardım) ve onun erlerinin himmetiyle (emek ve gayretiyle) hasta hemen o gece terleyip iyileşti.

Bunun üzerine doktorlar “ Bu tedavi Mevlana’nın kudret elinin yaptığı bir tedavidir, yoksa bunun tıp kaidelerinde ve hikmet kanunlarında yeri yoktur “ dediler.

                                 *
Yine bir gün kıymetli dostlardan Çelebi Celaleddin (Tanrı rahmet etsin) Mevlana Hazretlerine uykusunun fazlalığından şikâyet etti.

Mevlana haşhaşın usaresini (öz su, sıkılıp çıkartılan su) çıkarıp yemesini emretti.

O da bunu yaptı ve tamamıyla uykusuz kaldı.
Hatta o derecede ki, uykusuzluğun şiddetinden dimağı (aklı, şuuru) bozuldu.

Bunun için tekrar Mevlana’ya müracaat etti.
Mevlana mübarek elini onun başına sürdü ve o, bu hastalıktan kurtuldu.

Herkesin şunu bilmesi lazımdır ki, Tanrı erlerinin bu kuvvet ve kudreti vardır ve bu kudret onların öyle bir öz malı olmuştur ki,

Onlar hastalık ve zahmeti mucip olan bir şeyi, sıhhat ve şifa sebebi,
Bilgisizliği bilgi,
Aptallığı irfan (bilme, anlama)  
Düşmanları dost yaparlar.

Şiir:
Bir kul Tanrı’nın makbulü olursa,
Bütün işlerde onun eli Tanrı’nın elidir.”

“ Velilerdeki kudret, Tanrı’dandır.
Onlar isterlerse yaydan fırlamış olan oku yolundan geri çevirirler.

                                          ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489

                                      ***
Neler öğrendik:

Tanrı eri olursak Tanrı bize kuvvet ve kudret verdiğini ve bunu öz malımız gibi kullanabileceğimizi öğrendik.

Tanrı eri sadece kendisine değil bütün dostlarına ve arkadaşlarına faydalı olduğunu öğrendik.

Bilgisizliğin bilgiye değişebileceğini öğrendik.
Aptallığın anlama ve bilmeye değişebileceğini öğrendik.

Düşmanlığı dostluğa değiştirebileceğini öğrendik.
Zahmetli işleri kolaylığa dönebileceğini öğrendik.

Hastalığın şifaya dönebileceğini öğrendik.
Tanrı eri olunca Tanrı eli olabileceğimizi öğrendik.

İşte böyle yaren,

Tanrının kudret nuru bizim kullanımımıza verilirse bizim istediğimiz her ne varsa Tanrı kendi isteği haline getiriyor ve gerçekleştiriyor.

Sanki kendimiz yapmışız gibi oluyor.
Bir takım sebepler de bu işi gizliyor.

Şimdi bu nur ile enerjiyi birbirine karıştırmamalıyız.
Pozitif enerji denen ve tedavi olarak kullanılan seni bu şekilde iyi olacağına inandırarak iç dinamiğini harekete geçirmedir.

Kendilerinden bir enerji aktarımı tedavi edecek seviyede değildir.
Kimi taş çeşitleriyle seni inandırırlar.

Kimi uğur ve totem oluşturarak inandırır.
Kimi başka çeşit bilgilerini bu alanda etkenmiş gibi kullanırlar.

(Yüzüne, vücuduna ve hareketlerine bakarak ne çeşit bir hastalık olduğunu anlayıp sanki doğaüstü bir bilgi ile iyileştireceğine inandırma gibi)

Bunların hepsi yanılsama, göz bağlayıcılık, yanılmaca (illüzyona) giren hareketlerdir.

Kendinde kendini onarma enerjin varsa sonuç alınır.

Tanrı eri kendinde toplanmış nuru hasta kişiye aktarması ile oluşan iyileşmede yanılsama, göz bağlayıcılık, yanılmaca (illüzyona) yoktur.

Enerji tedavicileri olarak geçimini sağlayanlar bilgisizliği bilgi, aptallığı irfan (bilme, anlama),  düşmanları dost yapamazlar.

                         *
RAVLİ

Popüler Yayınlar