3 Aralık 2012 Pazartesi

MEVLANA VE HALLAC-İ MANSUR

Bir Gün Mevlana Hazretleri bilgi ve sırlar saçmakta çok hararetlenmişti.

Hallac-i Mansur’un (Tanrı onun aziz olan sırlarını kutlasın) menkıbeleri (Geçmiş zamanda olan olayları hikâye etme) hakkında haberler veriyordu.

Sonunda “ Mansur’un asılmasına sebep şu idi:

Mansur, bir gün “ Eğer Muhammed’i elime geçirseydim, muhakkak onun yakasına yapışırdım.

Miraç gecesinde Tanrı’nın huzuruna çıktığı vakit, yalnız kendi ümmetini düşündü.

Niçin bütün insanlar için rahmet dilemedi.
Ve niçin hepsini bana bağışla, demedi de (Sadece) müminleri bağışla, dedi “ der.

Bunun üzerine derhal Mustafa hazretleri (Tanrının selât ve selamı onun üzerine olsun) temessül (Bir ruhun şekil veya surete girmesi, cisimlenmesi) tecessüd edip (İç yüzünü araştırıp sırrını çözmeye çalışma) kapıdan içeri girdi.

Ve “ İşte geldim, bakalım nasıl alacaklı gibi yakama sarılacaksın, sarıl “ dedi.

Ve “ Biz ne istiyorsak Tanrı’nın emriyle istiyoruz.
Kalbimiz onun buyruğunun evidir.

Bu ev Tanrı’nın fermanından başka her şeyden temizlenmiştir.
Eğer hepsi için rahmet iste, deseydi, hepsi için isterdim.

Fakat hepsi için değil, yalnız müminler için buyurdu “ diye ilave etti.
Mansur “ Borcumu ödemeye hazırım” diye sarığını indirdi.

Peygamber “ İlle senin başını isterim, sarığınla razı olmam” dedi.
Nihayet ikinci gün o olay vâkı oldu (Yani idam edildi).

O da bahane oldu.

Mansur darağacında “ Bunun nereden geldiğini ve bunun kimin isteği olduğunu biliyorum ve onun isteğinden de yüz çevirmem” dedi.

Öylece başını verdi ve âlemin o sırrından yüz çevirmedi.
Sadık âşıklar din büyüklerinin ve yakin sırrı ariflerinin emrinden asla yüz çevirmezler.

Arif, Tanrı ilminin madeni, nefsi ile taliplerin ruhlarının sütannesi ve ruhu ile de âlemlerin Rabbi’nin sırlarının kitabıdır.

O vahşi bir bedevi olsa da yine akıl ve edep madenidir.

                                      ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489

                                      ***
Neler öğrendik:

1.   Peygamberimizin buyruklarının ve dileklerinin Tanrı’nın dileği olduğunu öğrendik.

2.   Tanrı rahmetini mümin olan peygamberimizin ümmetine verdiğini öğrendik.

3.   Peygamberle Tanrı arasındaki söz ve sözleşmeye karışmanın cezasının darağacına çekilerek ölüm olduğunu öğrendik.

4.   Tanrı hükmü ne olursa olsun kulun severek boyun eğmesi gerektiğini öğrendik.

5.   Tanrı âşıklarının din büyüklerinin ve yakin sırrı ariflerinin emrinden asla yüz çevirmediklerini öğrendik.

6.   Arifin, Tanrı ilminin madeni, nefsi ile taliplerin (İsteklilerin) ruhlarının sütannesi ve ruhu ile de âlemlerin Rabbi’nin sırlarının kitabı olduğunu öğrendik.

7.   Arif, vahşi bir bedevi olsa da yine akıl ve edep madeni olduğunu öğrendik.

İşte böyle yaren;

Allah’ın işine karışmamalıyız, kendi bilgi ve görgümüze göre hüküm vermeye kalkışmamalıyız.

Tanrı ile kul arasına girmemiz gibi iki kul arasına da girmemeliyiz.
Hükmün Tanrıdan geldiğini anladıysak hoşça, şikâyetçi olmadan kabul etmeliyiz.

                             *
RAVLİ

Popüler Yayınlar