İtibarlı hacılardan bir gurup Kâbe’den gelmişti.
Şehrin şeyhleri ve
münzevilerini (yalnızlığa çekilmiş kimse) ziyarete gitmişler ve her birini
anlamışlardı.
Şehir halkı hacılara sema
tertip etmiş ve sevgi gösterilerinde bulunmuşlardı.
En sonunda bir dost Mevlana
Hazretlerini ziyaret etmeleri için hacıları uyarıda bulundu.
Hacıların hepsi kulluk
ihramını can beline bağlayarak o canlar Kâbe’sini ziyarete gittiler.
Medresenin kapısından içeri
girdikleri vakit, Mevlana Hazretlerini mihrapta gördüler.
Hep birden tekbir (Allah-u
Ekber diyerek) getirerek kendilerinden geçtiler.
Bir müddet sonra kendilerine
gelince Mevlana Hazretleri:
“O, sizden gizlenmiş veya
sizin tarafınızdan benzetilmiş olabilir, çünkü insan insana çok benzeyebilir”
diyerek özür dilemekle meşgul oldu.
Hepsi feryat ettiler ve:
“Mevlana Hazretleri ne kadar
üstü kapalı konuşuyor” dediler.
Ulu arkadaşlar o durumu ve o
özür beyan etmenin sebebini hacılardan sordular.
Hacılar söz birliği ile:
“ Yüce Tanrı’ya ve onun Kelamı Kadim’ine (Allah
sözüne) yemin ederiz ki, bu adam Kâbe’yi tavafta, Arafat vakfesinde, Merve ve
Safa arasındaki Say’de, haccın bütün menasik ve daha başka yerlerinde, bundan
başka peygamberlerin (Selam onun üzerine olsun) Medine’de ki mezarını ziyarette
ihrama bürünmüş olarak hep bizimle beraberdi.
Fakat hiçbir gün bizimle
sofraya oturmadı ve bizimle bir kabdan yemek yemedi.
Aynı bu şekilde ve bu elbise
içinde haccın ibadet edilen ve kurban kesilen birçok yerlerini bize bildirdi.
Şimdi kapalı konuşuyor ve kendisini gizliyor.
Dostlar bağırdılar.
Sonra büyük bir sema oldu.
Hacılar başlarını açıp mürit
ve âşık oldular.
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29, Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
Yaren,
Birçok Hak ereninin aynı anda
birçok yerde görüldüğü hikâye edilmiştir.
Hak ereni bir şey isterse Yüce
Tanrı, bu kulunun bu isteğini kendi isteği olarak kabul eder ve yapar.
Çok nadir olarak ortaya
çıkar.
Genelde gizlilik içinde
yapılır.
Gönül nereye giderse vücutta
oraya gider gerçeğinden hareket edersek bu olay araç kullanılmadan olan bir
olaydır.
Buna mekân dürülmesi denir.
Bir ilim dalıdır ama
unutulmuştur.
Sadece hikâyeleri kalmıştır.
*
RAVLİ