3 Aralık 2012 Pazartesi

MEVLANA VE HACILAR

Hikâye anlatan ve ayetleri ezberleyenler şöyle anlatmışlardır ki:
İtibarlı hacılardan bir gurup Kâbe’den gelmişti.

Şehrin şeyhleri ve münzevilerini (yalnızlığa çekilmiş kimse) ziyarete gitmişler ve her birini anlamışlardı.

Şehir halkı hacılara sema tertip etmiş ve sevgi gösterilerinde bulunmuşlardı.

En sonunda bir dost Mevlana Hazretlerini ziyaret etmeleri için hacıları uyarıda bulundu.

Hacıların hepsi kulluk ihramını can beline bağlayarak o canlar Kâbe’sini ziyarete gittiler.

Medresenin kapısından içeri girdikleri vakit, Mevlana Hazretlerini mihrapta gördüler.

Hep birden tekbir (Allah-u Ekber diyerek) getirerek kendilerinden geçtiler.
Bir müddet sonra kendilerine gelince Mevlana Hazretleri:

“O, sizden gizlenmiş veya sizin tarafınızdan benzetilmiş olabilir, çünkü insan insana çok benzeyebilir” diyerek özür dilemekle meşgul oldu.

Hepsi feryat ettiler ve:
“Mevlana Hazretleri ne kadar üstü kapalı konuşuyor” dediler.

Ulu arkadaşlar o durumu ve o özür beyan etmenin sebebini hacılardan sordular.

Hacılar söz birliği ile:
 “ Yüce Tanrı’ya ve onun Kelamı Kadim’ine (Allah sözüne) yemin ederiz ki, bu adam Kâbe’yi tavafta, Arafat vakfesinde, Merve ve Safa arasındaki Say’de, haccın bütün menasik ve daha başka yerlerinde, bundan başka peygamberlerin (Selam onun üzerine olsun) Medine’de ki mezarını ziyarette ihrama bürünmüş olarak hep bizimle beraberdi.

Fakat hiçbir gün bizimle sofraya oturmadı ve bizimle bir kabdan yemek yemedi.

Aynı bu şekilde ve bu elbise içinde haccın ibadet edilen ve kurban kesilen birçok yerlerini bize bildirdi.

Şimdi kapalı konuşuyor ve kendisini gizliyor.
Dostlar bağırdılar.

Sonra büyük bir sema oldu.
Hacılar başlarını açıp mürit ve âşık oldular.

                                      ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489

                                      ***
Yaren,

Birçok Hak ereninin aynı anda birçok yerde görüldüğü hikâye edilmiştir.
Hak ereni bir şey isterse Yüce Tanrı, bu kulunun bu isteğini kendi isteği olarak kabul eder ve yapar.

Çok nadir olarak ortaya çıkar.
Genelde gizlilik içinde yapılır.

Gönül nereye giderse vücutta oraya gider gerçeğinden hareket edersek bu olay araç kullanılmadan olan bir olaydır.

Buna mekân dürülmesi denir.
Bir ilim dalıdır ama unutulmuştur.

Sadece hikâyeleri kalmıştır.

                        *
RAVLİ

Popüler Yayınlar