Bir gün Mevlana ile beraber
hamama gitmiştim, hatırıma şeyh Ebu Said Eb ul Hayr’ın şu hikâyesi geldi.
Ebu Said Eb ul Hayr bir gün
müritleriyle birlikte hamama gitmişti.
Müritleri şeyhin etrafına
toplandıkları vakit, o “ Minnet ve hamd Tanrı’nındır.
Biz burada bir peştamalla
bulunuyoruz, o da hamamcınındır” dedi.
Şeyhin bununla kendisinin
dünya ilgilerinden sıyrıldığını anlatmak istediğini Mevlana’ya söyledim.
Mevlana:” Ey Eb ul Hayrat
yalnız peştamal mı, ya hamamın soyunulan yerindeki rehin olarak muhafaza ettiği
elbiseler ve kapıda bağlı duran katır kimindir ?” buyurdu.
Ve “ Tanrı’yı tespih ederim,
O, Tanrılığa en çok
kazanandır.
(O hakikati söyler, doğru yolu
gösterir).
Bütün Peygamberler ve
velilerin bu dünya ile ilgili az bir malları vardır.
Buna da halkın iyiliği için
biraz meyletmişlerdi.
Bizim bu kadar ilgimiz de
yoktur ve olmayacaktır.
Şiir:
“Gözü gördüğünden meyletmedi
ve hamdini aşmadı)(Necm, 17)
Sultanı olan peygamber bütün dünyayı dolaştı,
Bir nakış gördü,
Ondan sonra hiçbir nakışa âşık olmadı.”
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29, Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
Neler öğrendik:
1.
Görünenin her
zaman gerçeği yansıtmadığını öğrendik.
2.
Peygamberlerin
çok az mala önem verdiğini öğrendik.
3.
Velilerin hiç
mala hiç önem vermediklerini öğrendik.
4.
Tanrı nakışını
görenin bu nakşa âşık olunduğunu ve başka nakışlara önem vermediğini öğrendik.
İşte böyle yaren,
Tanrının nakşının (ince-ince sanatkâr
olarak işlemesinin) sadece dünya olmadığını, 18.000 âlemi nakşettiğini ayrıca
kendi açıklamadığı âlemini özenle nakşettiğini bilen dünya nakşına kendini
bağlayıp kalmaz.
Yoksul, garip, fakir tanımı
sadece Allah’a muhtaç, kula muhtaç olmayan anlamındadır.
Kalbini tamamen Allah’a
verenler bunu göstermek ve ispatlamak için mal ve para biriktirmezler.
Allah’a inanmış fakat tam
iman etmemiş olanlar mal ve para biriktirirler.
Yani Allah’a tam
güvenmemişlerdir.
İyi ve iyilik adına yapılan
işlere malını ve parasını kullananlar kınanmamış bilhassa övülmüştür.
Burada yanlış olan yerli
yerinde harcanmayıp, gelecek korkusundan biriktirme yapılması ayıplanmıştır.
Allah vermiş, ye, yedir,
ihtiyacı olanı ara bul, ona da ver.
Paylaş.
*
RAVLİ