3 Aralık 2012 Pazartesi

MEVLANA VE GÖRÜNENE ALDANMA

Sırlar kâtibi Bahseeddin-i Bahri (Tanrı rahmet etsin) buyurdu ki:

Bir gün Mevlana ile beraber hamama gitmiştim, hatırıma şeyh Ebu Said Eb ul Hayr’ın şu hikâyesi geldi.

Ebu Said Eb ul Hayr bir gün müritleriyle birlikte hamama gitmişti.

Müritleri şeyhin etrafına toplandıkları vakit, o “ Minnet ve hamd Tanrı’nındır.

Biz burada bir peştamalla bulunuyoruz, o da hamamcınındır” dedi.

Şeyhin bununla kendisinin dünya ilgilerinden sıyrıldığını anlatmak istediğini Mevlana’ya söyledim.

Mevlana:” Ey Eb ul Hayrat yalnız peştamal mı, ya hamamın soyunulan yerindeki rehin olarak muhafaza ettiği elbiseler ve kapıda bağlı duran katır kimindir ?” buyurdu.

Ve “ Tanrı’yı tespih ederim,
O, Tanrılığa en çok kazanandır.

(O hakikati söyler, doğru yolu gösterir).
Bütün Peygamberler ve velilerin bu dünya ile ilgili az bir malları vardır.

Buna da halkın iyiliği için biraz meyletmişlerdi.
Bizim bu kadar ilgimiz de yoktur ve olmayacaktır.

Şiir:
“Gözü gördüğünden meyletmedi ve hamdini aşmadı)
 (Necm, 17)

 Sultanı olan peygamber bütün dünyayı dolaştı,
 Bir nakış gördü,

 Ondan sonra hiçbir nakışa âşık olmadı.”

                                      ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489

                                      ***
Neler öğrendik:

1.   Görünenin her zaman gerçeği yansıtmadığını öğrendik.

2.   Peygamberlerin çok az mala önem verdiğini öğrendik.

3.   Velilerin hiç mala hiç önem vermediklerini öğrendik.

4.   Tanrı nakışını görenin bu nakşa âşık olunduğunu ve başka nakışlara önem vermediğini öğrendik.

İşte böyle yaren,

Tanrının nakşının (ince-ince sanatkâr olarak işlemesinin) sadece dünya olmadığını, 18.000 âlemi nakşettiğini ayrıca kendi açıklamadığı âlemini özenle nakşettiğini bilen dünya nakşına kendini bağlayıp kalmaz.

Yoksul, garip, fakir tanımı sadece Allah’a muhtaç, kula muhtaç olmayan anlamındadır.

Kalbini tamamen Allah’a verenler bunu göstermek ve ispatlamak için mal ve para biriktirmezler.

Allah’a inanmış fakat tam iman etmemiş olanlar mal ve para biriktirirler.
Yani Allah’a tam güvenmemişlerdir.

İyi ve iyilik adına yapılan işlere malını ve parasını kullananlar kınanmamış bilhassa övülmüştür.

Burada yanlış olan yerli yerinde harcanmayıp, gelecek korkusundan biriktirme yapılması ayıplanmıştır.

Allah vermiş, ye, yedir, ihtiyacı olanı ara bul, ona da ver.

Paylaş.

                                   *
RAVLİ

Popüler Yayınlar