Bir gün babam bana “
Bahaeddin, senin düşmanını sevmeni, düşmanında seni sevmesini istersen, kırk
gün onun hayrını ve iyiliğini söyle.
O düşman senin dostun olur.
Çünkü gönülden dile yol
olduğu gibi, dilden de gönüle yol vardır.
Tanrı’nın sevgisini de onun
aziz olan isimleriyle elde etmek mümkündür.
Tanrı buyurdu ki:
Ey kullar,
kalbinizde safa hâsıl olması ( Saflık, berraklık, gönül şenliği, kedersizlik ve
neşenin sebepsiz olarak oluşması) için daima beni çok anmaktan geri durmayın.
Safa ne kadar çok olursa
Tanrı’nın nurunun parlaklığı da kalp de o nispette fazla olur.
Tıpkı ekmekçinin fırını
gibidir.
Tandır ne kadar sıcak olursa,
o kadar ekmek alır.
Soğuk olunca ekmek almaz.
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29, Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
Neler öğrendik:
1.
Gönülde oluşan
dile döküldüğü zaman nasıl ki eyleme geçip vücut buluyorsa, dilimizle söylediklerimizle
tersine gidilen bir yol ile gönülde dostluk oluşturduğunu öğrendik.
2.
Tanrının
isimlerini zikrederek Tanrının dostluğunu kazanabileceğimizi öğrendik.
3.
Sıcaklık içiren
anmaların dostluk oluşturduğunu öğrendik.
4.
Oluşan sıcaklık
ve faydanın daha faydalı ve verimli olması için anmayı çoğaltmamız gerektiğini
öğrendik.
5.
Tanrıyı andığımız
zaman gönlümüzde saflık, berraklık, gönül şenliği, kedersizlik ve neşenin
sebepsiz olarak oluştuğunu öğrendik.
İşte böyle yaren karşılıksız
hiçbir şey yoktur.
İyilikle anarsan iyilikler
kendini gösterir.
Tanrı’yı bilmenin, iletişim
kurmanın bir yolunun da anmak olduğunu öğrendik.
Fırına girmedikçe, o ateşin
sıcaklığını almadıkça sofraya yenilir bir nimet olarak konamayacağımızı bir kere
daha hatırlamalıyız.
O ateş (sıkıntılar, dertler,
hastalıklar, Vb.) bizi olgunlaştırmak için olduğunu unutmayalım.
Tanrı’dan gelene hoşlukla
razı olur duruma gelmelisin.
Taş kalpliye ne desen kendini
kapattığı için fayda vermeyeceğini hatırlayalım.
*
RAVLİ