8 Kasım 2012 Perşembe

ULU ARİF ÇELEBİNİN DOĞUMU

Yine kutupların makbulü o Seri’nin sırrını arayan ve Mevlana’nın makbul müritlerinden olan Mevlana Sıraceddin-i Tatari (Tanrı onun derecesini yükseltsin) hikâye etti ki:

Bir gün Mevlana beni yanına çağırıp:
“ Git Fatma Hatun’a selamımı ilet ve tarafımdan ona:

“ Böyle şeyler yapma, çocuğunu koru;
Yoksa bizim neslimizden ar mı (Utanıyor musun?) ediyorsun?

Bu mekân merkezine (Konya), gurbet âleminden gelen bir lâmekân konuğu (Mekâna ihtiyacı olmayan) çok latif, şerif ve büyük candır (Çelebi Arif’in ruhu).

Seni korumaları için onu tam bir doğrulukla koru diye tembih et” buyurdu.

Derler ki:
Onun Veled Hazretlerinden on iki, on üç çocuğu olmuş ve hepsi ölmüş seleflerine (geldiği yere geri dönmek) kavuşmuştu.

Bu Şevkatli anne de hayırlı bir halef (babasının işini devam ettirecek çocuk) için yanıp yakılıyordu.

(Doğan çocukların kısa bir müddet sonra öleceklerinden korkarak) gebe kalınca, karnındaki çocuğu düşürmek için türlü ilaçlar içer ve gebe kadın için doğru olmayan şiddetli hareketlerde bulunurdu.

Bu gebeliğinde de birkaç defa tesirli ilaçlar içmiş, fakat bu çocuğu düşürmek ona kolay olmamıştı.

Sıraceddin hazretleri Fatma Hatuna, Mevlana’nın Arif’in doğacağına dair işaretini müjdelediği vakit, Fatma Hatun sevincinden Arif’i düşürmek fikrinden vaz geçti ve bu çocuğu karnında koruyup yetiştirmeye çalıştı.

Ağır yemeklerden sakındı, kurbanlar kesti.

Çelebi Arif 8 Zilkade 670/6 Haziran 1272 Salı günü ikindi namazından evvel mesut bir talihle mübarek bir saatte kıdem âleminden vücut sahrasına ayakbastı.

(Ruhu İlahi âlemden dünyaya gelip bedenine kavuştu) 

                                        ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ Şark İslam Klasikleri 29

Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489

                                      ***
eler öğrendik:

1.   Bazı anne adaylarının çocuk doğurmaktan ve büyütmekten korktuklarını öğrendik.

2.   Çocuk doğurmak ve büyütmekten korkan hanımlara destek olunmasını, manevi yardımda bulunulması gerektiğini öğrendik.

3.   Hamile kalan hanımların çok dikkat etmeleri gerektiğini öğrendik.

 İşte böyle yaren,

 Ulu Arif Çelebinin anası, Konyalı Şeyh Selahaddin Feridun Zerküp Bin Yağı Basan’ın kızı Fatma Hatundur.

 Büyük mürit Mevlana tarafından bizzat okutulup yazdırılan Fatma Hatun’a menakıp kitapları ‘Gerake-küçük Gera’ diyorlar.

Fatma Hatun, Seyyie Burhaneddin Tırmizinin Halifesi olan Konya bedesteninde kuyumculuk sanatıyla uğraşan Şeyh Selahaddin’in kızdır ve Sultan Veled’in eşidir.

Mevlevi menkıbelerinin yazdığına göre, Fatma Hatun, Ulu Arif Çelebiden önce 10-12 tane çocuk doğurmuş, fakat bütün erkek çocuklar gibi tabiatın yaptığı gaddarlığa kurban giden bu yavrular ya düşmüş yahut birkaç aylıkken ölmüşler.

Mutahhare, Şeref adında iki kız, Arif Çelebiden önce doğmuş ve Mevlana, birinciye Abide, diğerini Arife diye çağırmıştır.

Mutahhare Abide, baş şehirleri Kütahya olan Germiyan oğulları Hükümdarı Süleyman Şaha gelin edilmiş, bu evlenmeden Hızır Paşa, İlyas paşa diye iki erkek, Devlet Hatun adında bir kız doğmuştur.

Devlet Hatun, Gazi Birinci Muradın sağlığında oğlu Yıldırım Beyazid’e nikâh edilmiş, Topal Timur’un yıkmak istediği Osmanlı Devletini yeni baştan kurmaya, bir bayrak altında toplamağa muvaffak olan Birinci Mehmet (816-824) Devlet Hatundan doğmuştur.

Mevlana’nın çocuklarına “Çelebi” denildiği için Sultan Veled’in torunundan doğan şehzadeye, Çelebi Sultan Mehmet demişler ve öylece tarihlerde meşhur olmuş, bugün                                                         dahi aynı şöhretle anılmakta bulunmuştur.

İşte İkinci Gazi Murad’ın babası, İstanbul Fatihi İkici Mehmet beyin dedesi Çelebi Sultan Mehmet böylelikle Mevlevi oymağına, ailesine bağlanmıştır.

Fatma Hatunun gebeliği anlaşılınca, kaynata (Mevlana Hazretleri) velayet (velilik) kudretiyle, çocuğun erkek olduğunu, çok dikkatli bulunmasını, Mesnevi okutan Siraceddin   ile gelin hanıma haber yolladı.

Gebe, buyruğu dikkatlice dinledi, bütün hareketlerinde aşırı olmaktan çekindi, günü saati gelince hakikaten bir erkek çocuk gayb âleminden dünya yüzüne atak bastı.

Büyük babaya müjdelediler.

Mevlana lohusanın başına altın saçtı, yıkayıp kundakladıkları bebeği, geniş kollu hırkasının yenine koyup, hücresine götürdü.

Yeni doğan çocuklara 3 ezan dediğimiz bir gecikme olmayınca süt verilmez.
Esasen anne de, yavru da, doğum sıkıntılarıyla yorgundur.

Mevlana Hazretleri, tam zamanında bebeği, dadısının eline uzattığı zaman kundakta iki büyük Selçuki altını bağlı buldular.

(Son senelerde rengi fevkalade güzel böyle altınlardan birisi bulunmuş, Ankara Etnografya Müzesince satın alınmıştır)

Fatma Hatun bu altınları, kızlarının çeyizinde kullanmayı düşündü.

Bu günkü Mevlana torunlarının hepsi Ulu Arif Çelebinin ikinci oğlu Muzafferiddin Emir Adil Çelebiden gelmedir.

                                         *

ULU ARİF ÇELEBİNİN RUBAİLERİ
Feridun Nafiz Uzluk
Anadolu Selçukluları Gününde Mevlevi Bitikleri

                                        *

RAVLİ

Popüler Yayınlar