Mademki sen Allah'ı göremiyorsun, bu sana müyesser (Kolay) olmuyor, bari çileyi boz da dışarı çık.
Her tarafı dolaş.
Ola ki o seni görür; onun
nazarına uğrarsın da çetin işlerin kolaylaşır. Kör Bedreddin'in damadı,
Şahabeddin'in yanında sana başbuğluk erişmez diyordu.
Celâleddin'in vaazında geçen bu söz çok doğrudur.
Celâleddin'in vaazında geçen bu söz çok doğrudur.
Allah'ın sözünü,
onun dilini, onun kulu nasıl bilir?
Allah kulu ol ki,
Allah'ın dilini ve sözünü anlayabilesin.
Allah olasın demiyorum sana!
Küfür söz söylemiyorum.Canlı varlıklar, cansız şeyler, felek boşluğunun güzelliği, bunlar hep insanlarda vardır, insanlarda olan hassalar (Özel nitelik, kuvvet, güç) ise bunlarda yoktur.
Yüce âlem sensin, gerçek budur!
Nasıl ki Allah, "Göklerim ve yerim beni kapsayamadı, ama imanlı bir kulumun
gönlüne sığdım," (Kutsal hadis) buyurmuştur.
Ahmed'den Ahad'e (Bir) kadar
açık bir mim den fazla bir şey yoktur.
Bu mim ise mananın
perdesidir.Mısra:
Sen aradan kalkan (Çıkan) o mimi cihan farz et!
Âdemoğlu ne kutludur!
Yedi iklime, bütün varlıklara değer.
Hele Âdemoğullarından
Muhammed ümmeti (İnanıp bağlanan) olanlara ne mutlu! Muhammed'in gözü Muhammed
değil mi?
Muhammed'in gözü aydın ki, sen ona ümmet (İnanıp bağlanan) oldun.
Ona ümmet (İnanıp bağlanan) olunca,
Hak Peygamber seninle iftihar eder, elini tutar.
Musa'ya, İsa’ya göstererek
seninle öğünür; bu adam benim ümmetimdir (İnanıp bağlanan), der.
Hazreti Resul, o geniş
yenleri ile Arş üzerinde ve Arş sakinlerine göstererek, bakınız, görünüz der.
Bir aralık ansızın bir sütun
gözüne erişir, sonra görünmez olur. Kayıplara karışır.
Tertip ehli erenler, gitmeyi
düşünürler ve o zamanı korurlar.
Onun etrafında
toplanarak birlikte yürümek isterler.
Ben böyle birine selâm vermek isterim ki, kendisini uzaktan selamlayanlara karşı hem selâm alsın, hem de secde etsin.
Ben böyle birine selâm vermek isterim ki, kendisini uzaktan selamlayanlara karşı hem selâm alsın, hem de secde etsin.
Nihayet ondan ne çıkar ki ona
umut bağlayacaksın, sana ne yapabilir? O bir kaç kişiye bak ki, senin gibi
yirmi tanesini beslemeye yetişir. Gerektir ki o selâm
versin, gönül alçaklığı göstersin, senden
hiç yüz çevirmesin.
Ancak yakınlık yönünden
olsun.
Şimdi hale ve işe bak ki, o,
yarım selâm bile vermez
***
MAKÂLÂT. Şems-i Tebrizi.
Çeviren Mehmed Nuri Gençosman.ATAÇ yayınları Tasavvuf 6
***
Neler öğrendik:
1. Yalnızlığa çekilip ibadet ederek, düşünerek Allah’ı
göremezsek arayış içinde gezmemizin gerektiğini öğrendik.
2. Allah bu çalışmanı ve uğraşını görür yardım ederse bu
arzumuza ulaşabileceğimizi öğrendik.
3. Allah âlemine gitmemiş din bilgininin Allah’ı görmeyi
sağlayamayacağını öğrendik.
4. Allah’a sevgi ve hizmet yönünden bağlanmamız
gerektiğini, ancak Allah’ın sözlerini anlayabileceğimizi öğrendik.
5. Başka canlı ve
cansız varlıklarda olmayan ama insanda özel nitelikler, kuvvetler, güçler
olduğunu öğrendik.
6. Ahmed isminin
ortasındaki Mim (M) harfinin dünyayı temsil ettiğini ve Allah ile bir olmaya
perde (Görmeye engel) olduğunu, bu perdenin kaldırılması gerektiğini öğrendik.
7. Peygamber efendimize sevgiyle bağlanmak ile Allah’a
bağlanmanın farklı bir bağlanma olmadığını öğrendik.
8. Hazreti Muhammed kendisine sevgi ile bağlananları
diğer peygamberlere gösterdiğini öğrendik.
9. Allah’ın dünyayı kendini bilen kullarıyla süslediğini,
o zamanda yaşayan kulların bu kulun etrafında toplanması ve yürümeleri
gerektiğini öğrendik.
10.
Yakınlık yönünden
selam veren, alçak gönüllülük gösterene Allah âleminin öğretildiğini öğrendik
İşte
böyle yaren,
Allah
âlemine yalnız başımıza ulaşamayız.
Ancak
o âlemi görmüş de gelmiş olgun kişinin anlatımıyla bir şeyler öğrenebiliriz.
Yani
yaren,
O
mübarek kişinin verdiği aydınlıkta ve işaret ettiği yerde bir şey görebilirsin.
Yoksa
sanılarla hayallerle uğraşır, ezberlediğini tekrar eder, görmediğin halde
gördüm der, duymadığın halde duydum der, bilmediğin halde bildim der
yalancılardan olursun ki halkın aferin demesi sana bir şey kazandırmaz.
*
RAVLİ