8 Kasım 2012 Perşembe

MEVLANA HAZRETLERİNE GÖRE SEMA


Şu çerçöpe benzeyen dünya ehli de oynar durur; bunu da Sema sanır.

Oysaki sema:
Buluşma cennetinden gönüle vuran bir ışıktır.

Kör olana derler ki; çeşitli zanlara kapılır, onlardan kurtulması da mümkün değildir.

Gönül de ona derler ki, iyiden iyiye inançla bu şüphelerden kurtuluş yolunu bulur.

Sema-ı bazı bilginler men etmişlerdir, bazıları caiz görmüşlerdir.
Her ikisi de doğrudur.

Nefse uyan, şehvetine kapılan kişiler, kibirle, gafletle Sema yapmaya kalkarlar, ahret hallerinden haberleri yoktur.

Onların sema-ı, boşuna bir iştir, oyundan ibarettir.
Onlar yaptıklarıyla azaba uğrayanların ta kendileridir.

Şeyhlerin, muhiplerin Sema’ına gelince:
Bunlar boş şeylerden, oyunlardan tertemizdir, hatta zahir ehlinin çalışıp çabalamalarından da bunlar yücedir.

Çünkü:
İşler, niyetlere göredir
(Hadis Et-Tecrid, I s 4)

                               ***
FİHİ MA-FİH VE MECALİS-İ SEBA’ dan seçmeler
Hazırlayan Abdülbaki GÖLPINARLI

                                ***
Neler öğrendik:

1.   Sema etme zevkinden mahrum olanın hastalandığını öğrendik.

2.   Sema’yı yasaklayanın veya aleyhinde konuşanın üstü kan içinde kalacağını öğrendik.

3.   Aşk mahrumiyetinden olan kanlı gözyaşının bazen dışarıya bazen de içeriye aktığını öğrendik.

4.   Yiyip içmekten başka zevki olmayanların kâfirler mesafesinde kaldığını öğrendik.

 İşte böyle yaren,

Akbabanın gıdası leştir.
Şahinin gıdası taze ettir.

Serçesini gıdası tahıldır.
Her canlının gıdası farklı farklıdır.

Şahin kafese konursa veya leş yedirilirse ölür.
Özgürce yaşayan, davranana yasak korsan kahrından ölür.

Çünkü yaşam yazgısı böyle yazılmıştır.
Yarış atına yük vurursan veya sütçü beygirini yarışa sokarsan beklenilen elde ediş olmaz.

Herkesin gıdası ayrı olduğu gibi yaptığı iş de başka başkadır.
Yerli yerince davranmak gerektiğini öğrendik, anladık.

                                         *

RAVLİ

Popüler Yayınlar