6 Kasım 2012 Salı

KAKNUS

Kaknus, güzel, fakat acayip bir kuştur.
Yeri yurdu da Hindistan’dadır.

Uzun, kuvvetli bir gagası vardır.
O gagada ney gibi birçok delikler bulunur.

Yüze yakın delik vardır.
Bu kuşun eşi de yoktur.
Tekdir bu kuş!

Her delikten başka türlü bir ses çıkar;
Her sesten de bir başka nağme duyulur!

Her delikten ayrı bir çeşit ses çıkmaya başladı mı kuş da kararsız bir hale gelir, balık da.
Bütün kuşlar susarlar.
Onun sesinin güzelliğinden hepsinin de aklı başından gider.

Bir filozof vardı;

Bir müddet onunla düştü kalktı, onun sesini dinledi de müzik bilgisini, onun sesini taklit ederek meydana getirdi!

Bu kuşun ömrü, bin yıla yakındır.
Öleceği vakti iyi bilir.

Öleceğini anladı da kendisinden ümit kesti mi çalı çırpı toplar, onları çepeçevre yığar.

Tam ortasına da kendisi geçer, yüzlerce türlü nağmelerle feryada başlar.
Adeta ruhunun her deliğinden, başka çeşit bir dertli nağmedir çıkar.

Ağlayıcılar gibi o delikten çıkan her feryadı, bir başka çeşit feryat haline getirir.

Hem feryat eder;
Hem de ölüm derdinden gazel yaprağı gibi titrer.

Onun feryadını duyup işiten bütün kuşlar, onun coşkunluğunu gören bütün yırtıcı hayvanlar.

Seyretmek için bulunduğu yere yaklaşırlar;
Hepsi de gönüllerini âlemden keser.

O gün ciğerleri kana bulanarak onun derdiyle dertlenen nice hayvanlar, onun karşısında düşüp ölürler.

Hepsi, onun ağlamasına ağlar; bir kısmı da dermansız, takatsiz bir hale düşüp ölür gider!

Onun bu ölüm günü, acayip bir gündür.
Gönüller yakan feryadından adeta gönüllerden kanlar damlar!

Nihayet bir soluk ömrü kalınca şiddetle kanatlarını çırpar.
Kanadından bir kıvılcımdır sıçrar, alev alır, ateşlenir.

O ateş, çevresindeki çalı çırpıyı da tutuşturur;
Bu suretle tamamıyla yanar gider!

 Kaknusla çevresindeki çalı çırpı tamamıyla yandı, kor oldu mu?
Biraz sonra o kor, kül haline gelir.

Külde bir zerre bile ateş kalmayınca o külden başka bir Kaknus kuşu yaratılır, meydana gelir.

Ateş, o çalı çırpıyı kül haline getirince külün içinde bir Kaknus yavrusu baş gösterir.

                                   *
Hiç kimseye böyle bir şey nasip olur mu?
Öldükten sonra doğsun yahut doğursun!

Sana da Kaknus gibi uzun bir ömür verseler, birçok şeylere sahip olsan sonra yine de öleceksin.

Zavallı Kaknus, bin yıl kendisine feryat edip durur.
Yıllarca feryat içinde dert içindedir, oğlu yoktur tektir.

Âlemde hiçbir ilişiği bulunmaz; evlat aile zorluğu görmez.
Fakat nihayet ölüm çattı mı külünü yele verir gider!
(Her parçanı ayrı bir yere savurur)

Buna bak da ders al.
Birkaç düzene sarılmakla hiç kimse ölümün pençesinden kurtulamaz.

Bütün âlemde ölümden kurtulacak kimse yoktur da
Asıl şaşılacak şeye bak, kimse yol azığı düzmez!
(ahret hazırlığı)

Ölüm, çok sert, çok zalimdir;
Fakat gene de bir dilim ekmeği ıslatmak gerek!
(Yutması kolay olsun diye rahmete batırmak lazım)

Başımıza çok işler geldi ama hepsinden beteri işte bu iş!

                              ***

MANTIK AL- TAYR 1 Feridüddin-i ATTAR İslam klasikleri. M. E. B. 2172 Çeviren Abdulbaki GÖLPINARLI

( Bu kitabı temin edip evinde bulundurmanı önemle öneririm)

                          ***

Yaren,
Hikâyede anlatılan ölmeden önce ölünüz hadisidir.

Yani toplumun tesirlerinden kurtulup, kendi isteğinle Tanrı yardımıyla, erenlerin yol göstermeleriyle nefsini öldürüp yeniden kişilikli bir insan olman ve Tanrı kapısına kadar varabilecek terbiyeye ulaşman hedefleniyor ve sana öneriliyor. 

 Bu yol Kuran’ı kerim ve peygamberimizin işaretlerinden gidip gelen ve bizlerin yararlanmasını isteyen evliyalarımızın önerileridir.

İster kabul et uygula istersen ret et bildiğini yap,
Tercih senin.

 Bu hikâyeler, bu manalar yararlanman için, seni yalnız dünyaya bağlayan bağlardan kurtarmak için, yaratılanların yalnız gördüğün olmadığı, göremediğin âlemlerin olduğunu görmen tanıman içindir.
                                                  *
RAVLİ

Popüler Yayınlar