Yeri yurdu da Hindistan’dadır.
Uzun, kuvvetli bir gagası
vardır.
O gagada ney gibi birçok
delikler bulunur.
Yüze yakın delik vardır.
Bu kuşun eşi de yoktur.Tekdir bu kuş!
Her delikten başka türlü bir
ses çıkar;
Her sesten de bir başka nağme
duyulur!
Her delikten ayrı bir çeşit
ses çıkmaya başladı mı kuş da kararsız bir hale gelir, balık da.
Bütün kuşlar susarlar.Onun sesinin güzelliğinden hepsinin de aklı başından gider.
Bir filozof vardı;
Bir müddet onunla düştü
kalktı, onun sesini dinledi de müzik bilgisini, onun sesini taklit ederek
meydana getirdi!
Bu kuşun ömrü, bin yıla
yakındır.
Öleceği vakti iyi bilir.
Öleceğini anladı da
kendisinden ümit kesti mi çalı çırpı toplar, onları çepeçevre yığar.
Tam ortasına da kendisi
geçer, yüzlerce türlü nağmelerle feryada başlar.
Adeta ruhunun her deliğinden,
başka çeşit bir dertli nağmedir çıkar.
Ağlayıcılar gibi o delikten
çıkan her feryadı, bir başka çeşit feryat haline getirir.
Hem feryat eder;
Hem de ölüm derdinden gazel
yaprağı gibi titrer.
Onun feryadını duyup işiten
bütün kuşlar, onun coşkunluğunu gören bütün yırtıcı hayvanlar.
Seyretmek için bulunduğu yere
yaklaşırlar;
Hepsi de gönüllerini âlemden
keser.
O gün ciğerleri kana
bulanarak onun derdiyle dertlenen nice hayvanlar, onun karşısında düşüp
ölürler.
Hepsi, onun ağlamasına ağlar;
bir kısmı da dermansız, takatsiz bir hale düşüp ölür gider!
Onun bu ölüm günü, acayip bir
gündür.
Gönüller yakan feryadından
adeta gönüllerden kanlar damlar!
Nihayet bir soluk ömrü
kalınca şiddetle kanatlarını çırpar.
Kanadından bir kıvılcımdır
sıçrar, alev alır, ateşlenir.
O ateş, çevresindeki çalı
çırpıyı da tutuşturur;
Bu suretle tamamıyla yanar
gider!
Külde bir zerre bile ateş
kalmayınca o külden başka bir Kaknus kuşu yaratılır, meydana gelir.
Ateş, o çalı çırpıyı kül
haline getirince külün içinde bir Kaknus yavrusu baş gösterir.
*
Hiç kimseye böyle bir şey
nasip olur mu?Öldükten sonra doğsun yahut doğursun!
Sana da Kaknus gibi uzun bir
ömür verseler, birçok şeylere sahip olsan sonra yine de öleceksin.
Zavallı Kaknus, bin yıl
kendisine feryat edip durur.
Yıllarca feryat içinde dert
içindedir, oğlu yoktur tektir.Âlemde hiçbir ilişiği bulunmaz; evlat aile zorluğu görmez.
Fakat nihayet ölüm çattı mı külünü yele verir gider!
(Her parçanı ayrı bir yere savurur)
Buna bak da ders al.
Birkaç düzene sarılmakla hiç
kimse ölümün pençesinden kurtulamaz.
Bütün âlemde ölümden
kurtulacak kimse yoktur da
Asıl şaşılacak şeye bak,
kimse yol azığı düzmez!(ahret hazırlığı)
Ölüm, çok sert, çok zalimdir;
Fakat gene de bir dilim
ekmeği ıslatmak gerek!(Yutması kolay olsun diye rahmete batırmak lazım)
Başımıza çok işler geldi ama
hepsinden beteri işte bu iş!
***
MANTIK AL- TAYR 1
Feridüddin-i ATTAR İslam klasikleri. M. E. B. 2172 Çeviren Abdulbaki GÖLPINARLI
( Bu kitabı temin edip evinde
bulundurmanı önemle öneririm)
***
Yaren,
Hikâyede anlatılan ölmeden
önce ölünüz hadisidir.
Yani toplumun tesirlerinden
kurtulup, kendi isteğinle Tanrı yardımıyla, erenlerin yol göstermeleriyle
nefsini öldürüp yeniden kişilikli bir insan olman ve Tanrı kapısına kadar
varabilecek terbiyeye ulaşman hedefleniyor ve sana öneriliyor.
İster kabul et uygula
istersen ret et bildiğini yap,
Tercih senin.RAVLİ